Ersan AKBAŞ'ın 30 Mart 2024 tarihli yazısı: Bir Kadının Kokusu

Bazen gözden bilerek ve isteyerek kaçırılan filmler vardır.

İsmini çok duyarsınız ama izlemeye bir türlü gönlünüz olmaz. Bir bahane uydurursunuz, izlemeyi hep ertelerseniz.

Çünkü filmin içindeki dram size ağır gelir. O dramda insanın çaresizliği vardır. O nedenle kalbiniz o dramı yaşamak istemez.  

Bir Kadının Kokusu / Scent of a Woman, işte tam da böyle bir filmdir.  

Ülkemizdeki bilinen adıyla Kadın Kokusu, emekli kör bir yarbayın yaşamına odaklanır.

Geçinmesi çok zor olan yarbay, bir kaza sonucu gözlerini kaybedip emekli olunca dünyanın en huysuz adamı olmuştur.

Halbuki Yarbay Frank Slade de, hayatı diğer insanlar gibi sevmektedir. Tutkuları vardır; kadınları sever, tangoya bayılır, seyahatten hoşlanır, arabalara özellikle de Ferrari’ye sevdalıdır.

Ama hayatın acımasızlığı devreye girmiş, yarbayın görme yetisini elinden almış, bağımsız ruhunu başkalarının yardımına muhtaç bırakmıştır.

Bu nedenle öfkesi, hayata karşı nefrete dönüşmüştür.

Hazırlık okulu öğrencisi Charlie Simms de paraya ihtiyacı olduğundan Şükran Gününde Frank Slade’e bakıcılık yapacaktır.

Okul hayatında yaşadığı büyük bir sorun nedeniyle bu iş hiç de kolay olmayacaktır.

Maceralı bir New York seyahati ise ikilinin gelecekteki hayatlarını birlikte değiştirecektir.

Al Pacino’nun destanlaştığı film, 1992 yılında bu büyük oyuncuya daha önce hak ettiği halde bir türlü alamadığı ilk ve tek Oscar’ı kazandırdı.

Yarbay Frank Slade rolünde Al Pacino’nun performansı o kadar güçlü ki yaşadığı dramı kalbinizde hissedebiliyorsunuz.

Emin olun bu kadar güçlü bir oyunculuğu her zaman göremezsiniz.

Öğrenci Charlie Simms’i canlandıran Chris O’Donnell, gerçekçi ve doğal oyunculuğu ile Pacino’nun gölgesinde kalmıyor.

Pacino’nun devleştiği anlarda bile silikleşmiyor, kapasitesiyle en az onun kadar etkili bir oyunculuğa imza atıyor.

Bir de Gabrielle Anwar var ki tango sahnesindeki rolüyle sinema tarihinde mutlaka görülmesi gereken bir oyunculuk sergiliyor. Onun duru güzelliği gözlerinizi yaşartıyor.

Yönetmen Martin Brest’i de es geçmemek lazım. İzleyiciyle hemen temas kuran ve 2 buçuk saat boyunca seyircisinin dikkatini kaybetmeyen bir filmi çekebilmek kolay değil.

Bir Kadının Kokusu, insanın çaresizliği üzerine yapılmış en iyi filmlerden biri.

Filmdeki harika performanslardan etkilenmemek için kaya gibi sağlam olmalısınız.

Karşınızda bir başyapıt var.

Hayata ve onun yüklerine karşı pes etmemeyi öğreten filmi yüksek beklentilerle izleyebilirsiniz. Çünkü karşılığını mutlaka alacaksınız.