6 Ekim 1923 - O Günlere Gittim

Hüseyin ALPASLAN’ın 6 Ekim 2025 tarihli yazısı: 6 Ekim 1923 - O Günlere Gittim

Abone Ol

Bugünün önemini tam anlamıyla kavrayabilmek için, bir yazar olarak kalemimi alıp o günlere gitmek istedim.

Zihnimde bir yolculuk yaptım…

1918’in kasvetli İstanbul’unda, işgalin gölgesinde nefes almanın bile ağır geldiği o günlere.

Gözlerimi açtığımda Boğaz’a sis çökmüştü.

Denizin üzerinde yabancı bayraklar dalgalanıyor, dev gemiler şehrin kalbine demir atıyordu.

Martılar bile susmuştu.

Galata Köprüsü’nde insanlar başlarını eğmiş, konuşmaya korkuyordu.

İstanbul, yorgun bir sükûnetin içinde ağlıyordu adeta.

Fakat o sessizliğin altında bir umut kıpırdanıyordu.

Her şeye rağmen, bu milletin kalbi hâlâ atıyordu.

Ve bir gün, o kıvılcım yandı:

Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı.

O haber İstanbul’a ulaştığında, biz yazarların, öğretmenlerin, gençlerin, tüccarların yüreğinde bir şey değişti.

Birdenbire umut yeniden şekil aldı.

Kahvelerde fısıltılar dolaşmaya başladı:

“Paşa bir şeyler yapacakmış…”

“Anadolu’da bir direniş örgütleniyormuş…”

İstanbul, o dönemde işgal altındaydı ama ruhu Anadolu’yla birdi.

Bir yandan sansür, baskı, korku vardı; ama öte yandan gizli bir el, Anadolu’ya uzanıyordu.

Karaköy’deki depolardan silahlar sessizce sandıklara konuluyor, gecenin karanlığında mavnalarla Haliç’ten hareket ediyordu.

Kadıköy’den, Üsküdar’dan gizlice paralar, mühimmatlar, gönüllüler Anadolu’ya gönderiliyordu.

Kimi esnaf kazancının yarısını verir, kimi genç canını riske atardı.

O yardımlar, Sakarya’da, Dumlupınar’da atılan her kurşunun ardındaki görünmez güçtü.

Ve Anadolu direndikçe, İstanbul umutlandı.

Her gelen zafer haberiyle sokaklarda gizli bir sevinç dalgası dolaşırdı.

Sakarya Meydan Muharebesi kazanıldığında, Fatih’te, Beyazıt’ta, Kadıköy’de dualar edildi.

30 Ağustos 1922’de Başkomutanlık Meydan Muharebesi zaferle sonuçlandığında, artık herkes biliyordu:

O kara günler bitecekti.

Sonra Lozan Antlaşması imzalandı.

O imza, yalnızca bir barış belgesi değildi - İstanbul’un, Türk milletinin, özgürlüğün mührüydü.

Düşman kuvvetleri çekilmeye başladı.

Ve 6 Ekim 1923 sabahı, nihayet o büyük gün geldi.

Türk ordusu İstanbul’a girdiğinde, ben sokaktaydım.

Yıllardır içimde biriken sessizlik bir anda yerini gözyaşlarına bıraktı.

Kadınlar pencerelerden bayraklar salladı, çocuklar askerlerin ellerine sarıldı.

O gün İstanbul yeniden doğdu.

Artık ne Boğaz’da düşman gemileri vardı ne de sokaklarda korku.

Yalnızca sevinç, gurur ve bir milletin onuru vardı.

Bugün, o günleri anarken, sadece bir tarih sayfasını değil; bir milletin kalp atışını hatırlıyorum.

Çünkü biz o gün yalnızca bir şehri değil, kendi benliğimizi, özgürlüğümüzü ve geleceğimizi kurtardık.

6 Ekim kutlu olsun.

İstanbul, sen yalnızca kurtulmadın…

Bir milletin yeniden doğuşuna şahit oldun.