Marka Konseyi tarafından Afet Döneminde Marka Yönetimi çalıştaylarının ilki gerçekleştirildi.
Kavaklıdere Hotel 2000’de gerçekleştirilen “Marka ve Kamu Olarak Afet ve Kriz Süreçlerine Ne Kadar Hazırsınız?” konulu çalıştayın açılış konuşmasını Marka Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Fidan yaptı.
Yedi yıla yakın bir süre İstanbul Valiliği bünyesinde İstanbul Depreme Hazırlık projesinde danışman olarak görev yaptığını ifade eden Bülent Fidan, her bir projeni her adımında birçok şey öğrendiğini belirtti. 2014 yılından sonra projenin kapatılmasıyla her şeyin unutulduğuna dikkat çeken Fidan, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde farklı türden afetlerin yaşanmaya devam ettiğini ve son olarak yaşadığımız afetin etkilerinin ise uzun süre daha devam edeceğini aktardı.
Marka Konseyi’nin Amacı
“Her sivil toplum kuruluşu her yapı ya da her marka bu dönemde kendi kapasitesi çerçevesinde bir çalışma yapmaya başladı ve bu çalışmaları sürdürüyor. Marka Konseyi de daha farklı bir şey yapmak için yola çıktı. Tek başına bu amacı yerine getiremezdi, o sebeple sizlere ihtiyacı vardı. Her sivil toplum kuruluşu kendi alanında bir çalışma gerçekleştiriyor. Marka konseyi de bu doğrultuda hareket etmek istiyor. Ne yazık ki çoğu markanın afetle ilgili herhangi bir çalışma yapmadığını görüyoruz.
Eğer bir marka afet veya acil durumla ilişki olarak hazırlık yapmazsa hem müşterileri hem çalışanları ve dolayısıyla sonuç olarak Türkiye ekonomisine de zarar vererek ağır kayıpları yaşayabilmektedir. Eğer işletmelerde gerçek anlamda bir güçlendirme yapılmıyorsa veya eğitim sistemine yeterli ölçüde önem verilmiyorsa, afet ve acil planı yoksa doğal olarak her şey yitirilmeye doğru gidiyor. Biz de bu durumun önüne geçebilmek için çalışmalar yürütmeye hazırlanıyoruz”.
Çalıştay kapsamında elde edilecek veriler ile İstanbul’da gerçekleştirmeyi planladıkları ikinci çalıştayda markaları çağırarak onları afet konusunda uyarmak ve hazırlık durumlarına, sorunlara dikkat çekmek istediklerini belirten Fidan, ikinci çalıştay sonrasında da nihai amaca ulaşılması açısından üçüncü bir çalıştayın daha yürütüleceğini belirtti. Fidan sonuç olarak elde edilecek tüm verilerin yaptırım aracı olarak bütün kamu kurum ve kuruluşları ile paylaşılacağını aktardı.
Tohumluluk Vakfı Yönetim Başkanı Pınar Ayhan ise konuşmasında deprem bölgesindeki izlenimlerini aktardı. Depremin olduğu ilk andan itibaren Tohumluluk Vakfı olarak 40 kişiyle birlikte Ankara Kent Konsey’ine göreve gittiklerini dile getiren Ayhan, daha sonra Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye ve Antakya arasındaki köylere giderek görev yapan bütün kurumlarla bir arada hareket ettiklerini ifade etti. Tohumluluk Vakfı olarak marka değerine oldukça değer verdiklerini aktaran Ayhan, bölgedeki çalışmaları esnasında yerel kahramanlarla bir araya gelmeye çalıştıklarını çünkü yerel kahramanların oldukça önemli bir marka değeri barındırdığını bildiklerini iletti. Ayhan şöyle devam etti:
Yerel Kahraman: Gönül Hanım
“Yönlendirmeler sonucunda aynı zamanda kendisi de bir depremzede olan fakat buna rağmen durmadan sahada aktif rol alan Gönül Hanım ile tanıştık. Gönül Hanım tam bir marka. Girişimci bir kadın olan gönül hanım köylere giderek çiftçilerle buluşmuş ve çiftçinin elindeki ürünlerin büyük marketlere satılması adına çalışmalar yürütmüş Gönül Hanım gittiği köylerde çiftçiye vizyon katarak kendi markasının da gücünü ortaya koymuş”
“Doğru Proje, Doğru Ekip ve Disiplin”
Afet dönemine yönelik yerel yönetimlerin çalışmalarını paylaşmak üzere konuşan Mihalıççık Belediye Başkanı Haydar Çorum ise asıl işinin maden mühendisliği olduğunu hatırlatarak maden sektörünün de öngörülmeyen birtakım durumları barındırdığını ve bunlar göz önünde bulundurulduğunda acil durumlara yönelik hazırlığın ne denli önem taşıdığına dikkat çekti. Bu bağlamda doğru projenin, doğru ekip tarafından disiplinli bir biçimde yürütülmesinin gerekliliğine vurgu yapan Çorum maden sektöründen başlayarak felaketlere hazırlık süreçlerinde neler olması gerektiğini şöyle anlattı:
“Olayların yüzde 95 kişisel hatalardan”
“Bu kadar riskli olmasına rağmen yaşadığımız olayların %95’i kişisel hatalardan kaynaklanıyor. Peki neden? Çünkü toplum olarak ‘Bir şey olmaz’ diyerek olaylara müdahale ediyoruz. İkincisi ise toplumumuzda özellikle bu tür ağır ve tehlikeli işlerde kolay iş bulamayıp son çare olarak bu işi yapmak zorunda kalmış insanlarımızın olması. Bugün yaşadığımız en büyük felaketlerin başında deprem gelmekte. Depreme bağlı olarak bugün elimizde dört ayrı proje olmalı; mimar, statik, elektrik ve mekanik. Bunların yanında en önemli kişiler inşaat ustaları ve inşaat işçilerimiz gelmekte. Mühendisler olarak projeleri hazırlamış olsak bile uygulama kısmında bu arkadaşlarımız var”.
Bizim ülkemizde olmayan şey: “ İnşaat sektöründe usta-çırak ilişkisi”
“Mühendislerimizin teorik eğitiminin iyi olması kadar usta çırak ilişkisinin de çok iyi olması gerekiyor. Örneğin baktığımızda hayatında bir kez bile kümes dahi inşa etmemiş mühendislerimiz çok büyük projelere de maalesef imza atıyor. Sahada çalışmak, şantiyede çalışmak bambaşka bir durum. Bugün ülke olarak kanun ve yasa olarak belki de birçok ülkeden çok daha iyi konumdayız. Ancak kanun ve yasaları maalesef uygulama kısmında sorunlar yaşıyoruz. Toplumdaki her bireyin özellikle duyarlı olması gerekiyor.”
“Yangın tatbikatı yapmak ile yangın söndürmek çok ayrı şeyler”
“Örneğin şimdi beni daha önce hiç yaşamadığım bir olayın başına koyarsanız organize edemezsiniz. Olay anında konuyla alakası olmayan birilerini o bölgeye yönlendirmek de elbette sonuç vermeyecek. O bölgeyi bilen ve ne yapılması gerektiği konusunda daha tecrübeli olan insanlar bölgeye sevk edilmeli. Yerindeki insanlar oradaki problemi çözebilirler. Temelde bunu sağlar ve bunu uygularsak daha başarılı olabiliriz. Ülkemizde disiplin ve üretkenlik açısından çok nitelikli insanlar var. Ama şuna inanmamız gerekiyor ki bilim ve teknik bizim için vazgeçilmez olmalı”
Çalıştayda Grup Çalışması
Çalıştay iki grup çalışması yapılarak yürütüldü ve elde edilmek istenen veriler, afet ve kriz dönemlerinde markaların ve kamunun çalışma biçimleri, eksiklikleri ve sorunlara yönelik getirilebilecek çözüm önerilerine odaklanılarak aranmaya çalışıldı. Ankara’da gerçekleştirilen ilk çalıştayda özellikle kamunun ne gibi eksiklikler gördüğü saptanmaya çalışılarak veri toplama çalışması niteliğinde bir izleyiş sürdürüldü. Çalıştay kapsamında bu tür organizasyonlarda desteğin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekildi. Çalıştayın sonunda organizasyona destek veren sponsorlara teşekkür plaketleri takdim edildi.