2025’in ilk altı ayında altının ons fiyatı, global gelişmelerin etkisiyle tarihi zirveleri test ederken; yılın geri kalanında ise fiyatların daha dengeli seyretmesi öngörülüyor.
ABD’nin uygulamaya koyduğu gümrük tarifeleri, merkez bankalarının artan alımları ve doların zayıflaması gibi faktörler, altının yükselişini tetikleyen başlıca unsurlar oldu.
Yıl başında piyasalarda resesyon ve enflasyon ikilemi arasında yön arayışları hâkimdi. Merkez bankalarının para politikalarında gevşeme beklentileri sürerken, küresel risklerin yoğunlaşması yatırımcıları güvenli liman olarak görülen altına yöneltti. Bu durum, değerli metale olan ilgiyi önemli ölçüde artırdı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasıyla ticaret savaşları yeniden gündeme gelirken, tarifelerin ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebileceği endişesiyle piyasalarda risk algısı güçlendi.
Uzmanlara göre, artan enflasyon baskıları ABD Merkez Bankası’nın (Fed) politika esnekliğini de kısıtladı.
Bununla birlikte, Amerika’nın artan bütçe açığına ilişkin beklentiler, altın fiyatlarını yukarı taşıyan bir diğer önemli etken oldu.
Jeopolitik cephede yaşanan gelişmeler de altın piyasasını etkiledi. İsrail ordusunun ateşkesi ihlal ederek Gazze'ye yönelik yeni saldırılarda bulunması ve Trump ile Putin’in Ukrayna konusunda vardığı mutabakatın belirsizlik içermesi, altının güvenli liman olarak öne çıkmasına yol açtı.
Küresel risklerin artması, merkez bankalarının rezerv yönetiminde değişiklik yapmasına neden oldu. Enflasyon ve jeopolitik gerilimlere karşı korunma amacı güden merkez bankaları, portföylerinde altına daha fazla yer verdi.
ABD tahvillerinden çıkışlar dikkat çekerken, birçok ülkenin altın rezervlerini artırması dikkat çekti.
Fiziki altın talebi de önemli ölçüde arttı. Özellikle Çin’de talebin güçlü seyretmesi, fiyatların yükselmesine destek sağladı. Ayrıca İsrail-İran hattında yaşanan gerilim, yatırımcıların güvenli liman tercihini altından yana kullanmasına yol açtı.
Dolar endeksi ise yılın başında 108,5 seviyesindeyken, ilk yarının sonunda 96,7’ye kadar geriledi. Doların zayıflaması, altın fiyatlarındaki artışı destekleyen başka bir unsur oldu.
Fed Başkanı’nın değişeceğine dair haber akışı da bağımsızlık tartışmalarını gündeme getirdi ve bu gelişmeler altın talebini pekiştirdi.
Dünya Altın Konseyi’nin verilerine göre, 2025’in ilk yarısında altına dayalı borsa yatırım fonlarına 2020’den bu yana en yüksek giriş kaydedildi. Konseyin gerçekleştirdiği ankette katılımcıların yüzde 95’i altın rezervlerinde artış beklerken, dolar rezervlerinde azalma öngördü.
Altının Ons Fiyatı İlk Yarıda Yüzde 25,9 Arttı
Yılın ilk altı ayında altının ons fiyatı yüzde 26 oranında değer kazanarak 3.303 dolara kadar çıktı. Bu dönemde en keskin artış mart ayında yüzde 9,3 ile gerçekleşti.
Nisan ayında ise altın, ticaret savaşı kaynaklı belirsizlikler ve Fed ile hükümet arasındaki politika uyumsuzluğu nedeniyle 3.499,99 dolara kadar tırmandı.
İzleyen süreçte ise ABD’nin tarifeler konusunda daha uzlaşmacı bir tutum sergilemesi, piyasalardaki risk algısının sınırlı da olsa gevşemesine neden oldu.
“İkinci Yarı Altın için Zirve Olmaz”
Ahlatcı Portföy Genel Müdürü Tonguç Erbaş, ikinci yarıda altın piyasasının daha yatay bir seyir izleyebileceğine dikkat çekti.
Erbaş, “Küresel risklerin azalması ve tarifelere ilişkin belirsizliklerin ortadan kalkması durumunda, altının ons fiyatı yıl sonunda 3.700 doları geçmeyecektir” ifadelerini kullandı.
Erbaş, yıl sonu öngörülerinde altının 3.300 ila 3.500 dolar bandında kalmasını beklediklerini belirtti ve şu sözleri ekledi:
“Tam da öngördüğümüz aralığa gelmiş durumda, oldukça dikkat çekici bir gelişme. Bu nedenle yılın ikinci yarısı altın yılı olmayacak gibi görünüyor.”
Ons altının yılın kalanında 3.000 doların altına düşmeyeceğini düşündüğünü vurgulayan Erbaş, “Bugünden 2.500 ya da 2.700 dolarlık bir düşüş bana pek olası görünmüyor. Büyük yatırım kurumlarının da fiyat tahminlerini sürekli güncellediklerini görüyoruz. Önümüzdeki 6 ay boyunca 3.000 ile 3.400 dolar aralığında bir seyir bekliyorum” dedi.
ABD’nin uyguladığı yeni politikaların dolar üzerinde baskı yarattığını belirten Erbaş, doların yılın ilk yarısında yaklaşık son 50 yılın en sert değer kayıplarından birini yaşadığını ifade etti.
“Tarifeler konusunda bir orta yol bulunacağını tahmin ediyorum. Ayrıca jeopolitik risklerin azaltılmasına yönelik orta vadeli bir planın uygulamaya konacağını düşünüyorum” diyen Erbaş, mevcut konjonktürde altının yatırımcılar açısından güvenli liman olma özelliğini koruduğunu vurguladı.