Altındağ ilçesinde bulunan, bugün bilinen adıyla İstiklal Mahallesi yer alsa da halk arasında hala “Yahudi Mahallesi” olarak anılmaktadır. Bu bölge, yüzyıllar boyu farklı inanç ve kültürlerden insanların bir arada yaşadığı kozmopolit bir yerleşim olarak dikkat çekmekteydi.
Ankara'daki Musevi varlığının izleri, Roma ve Bizans dönemine kadar uzanmaktadır. Ankara’nın fethi sırasında bile şehirde küçük bir Musevi cemaati bulunduğu belgelenmiştir. 1492 yılında İspanya’dan, 1497’de Portekiz’den gelen Sefarad Yahudileriyle beraber mahalledeki Yahudi nüfusu artmış, bu durum hem demografik hem de kültürel anlamda mahalleyi geliştirmiştir.

Tarihi Yahudi Evlerinin Mimari Özellikleri
Yahudi Mahallesi, geleneksel taş-kerpiç-ahşap konutları, dar sokakları, avlulu evleri, sinagogu, mescit ve camileriyle döneminde çok inançlı ve çok kültürlü bir mahalle olarak farklılıklara rağmen, insanları huzurlu biçimde bir arada yaşatmaktaydı.
Mahalledeki evler genellikle iki katlı, avlulu ve dar sokaklara açılan konutlardı. Konutların bodrum katları taş, üst katları ise ahşap karkas-kerpiç karışımı sistemle inşa edilmişti. Bu mimari tarz, hem Ankara’nın coğrafi koşullarına hem de Osmanlı dönemi yapı geleneklerine uygun bir yerel doku oluşturuyordu.

Yahudi Mahallesindeki Değişim Süreci
20. Yüzyılla birlikte ekonomik şartların, sosyal dönüşümün ve özellikle İsrail’in kurulmasının ardından birçok Musevi aile mahalleden ayrılmıştır.
1940’lı yıllara kadar mahallede aktif bir Yahudi nüfusu varken, günümüzde sayıları önemli ölçüde azalmıştır.
Yahudi Mahallesi, yalnızca taş duvarlar ve evlerden ibaret olmayıp, aynı zamanda Ankara’nın çok kültürlü kimliğinin, farklı inançların huzur içinde bir arada yaşadığı geçmişin somut bir temsilini oluşturmaktadır.

Bununla beraber, yıllar içinde yaşanan ihmaller, bakımsızlık ve plansız kentleşme nedeniyle birçok konut harap hale gelmiş ya da boşaltılmıştır.
Günümüzde hala ayakta kalan bazı yapılar ve sinagog kapısındaki beş köşeli yıldız, mahallenin bir dönem canlı bir Yahudi cemaatine ev sahipliği yaptığını hatırlatmaktadır. Bununla beraber genel görünüm, “unutulmuş bir mahalle” izlenimini güçlendirmekte ve birçok boş ev, sessiz sokaklar ve doğal çevre, tarihi dokunun korunması gerektiğini göstermektedir.





