5 Eylül 2025 Cuma namazı saati, vatandaşların en çok merak ettiği konular arasında yer alıyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar, “5 Eylül 2025 Cuma namazı saat kaçta?” sorusunun cevabını araştırarak hazırlıklarını yapmak istiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayımladığı güncel namaz vakitleri ise Cuma namazı saati konusunda en güvenilir kaynak olarak öne çıkıyor. Peki, Ankara'da Cuma namazı saati kaç? 5 Eylül 2025 Cuma Hutbesinde ne anlatıldı? İşte, detaylar…
ANKARA’DA CUMA NAMAZI SAAT KAÇTA?
5 Eylül 2025 Cuma namazı saati, Ankara'da yaşayan vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayımladığı resmi namaz vakitlerine göre Ankara'da Cuma namazı 12:52’de kılınacak. Cuma namazına katılacak olanların, ibadete hazırlık için camilere biraz daha erken gitmeleri tavsiye ediliyor.
CUMA NAMAZI NE ZAMAN KILINIR? (DİYANET AÇIKLAMASI)
Cuma namazı vaktini öğrenmek isteyenler, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi internet sayfası ve mobil uygulaması üzerinden şehir şehir güncel namaz saatlerini kontrol edebiliyor. Cuma namazına katılmayı düşünen vatandaşların ise ibadet öncesinde en az 10-15 dakika önce camiye gitmeleri tavsiye ediliyor.
CUMA NAMAZI KAÇ REKAT?
Cuma namazının farzı iki rekâttır. Bunun dışında farzdan önce dört rekât, farzdan sonra ise yine dört rekât olmak üzere toplam sekiz rekât sünneti bulunmaktadır. Ancak İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’e göre farzdan sonra kılınacak sünnet, bir selamla dört rekât ve bir selamla iki rekât olmak üzere altı rekâttır. Bu görüşün Hz. Ali’den rivayet edildiği belirtilmektedir.
CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?
Cuma namazına başlarken şöyle niyet edilir:
“Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının ilk sünnetini kılmaya.”
Bu sünnet, öğle namazının ilk sünnetiyle aynı şekilde eda edilir. İlk rekâtta Sübhaneke okunur, ardından Euzü Besmele çekilir. Her rekâtta Fatiha ve zamm-ı sure okunur. İlk oturuşta yalnızca Ettehiyyatü okunur. Son oturuşta ise Ettehiyyatü, Allahumme Salli, Allahumme Barik ve Rabbena duaları okunur.
İlk sünnetin ardından cami içinde ikinci ezan okunur. Daha sonra imam hutbe okumak üzere minbere çıkar. Hutbe sırasında cemaatin namaz kılması veya konuşması tahrimen mekruh kabul edilir. Hatip dua ederken cemaat içinden sessizce “Âmin” der, sesli söylemez. Namaz esnasında haram olan şeyler hutbe esnasında da haramdır.
Hutbe bittikten sonra müezzin kamet getirir ve cemaat imamla birlikte iki rekât Cuma namazının farzını kılar. Bu farz, sabah namazının farzı gibi kılınır. Niyet ise şöyle yapılır:
“Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imama.”
Farzın ardından dört rekât son sünnet kılınır. Niyet:
“Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının son sünnetini kılmaya.”
Bu sünnet de ilk sünnetle aynı şekilde eda edilir. Böylece Cuma namazının farzı ve sünnetleri tamamlanmış olur.
Bunun ardından zuhr-i âhir olarak dört rekât daha kılınır. Niyet şu şekildedir:
“Niyet ettim Allah rızası için edası üzerime olup da henüz üzerimden düşmeyen en son öğle namazının farzına.”
Bu niyetle, eğer Cuma namazı herhangi bir şart eksikliğinden dolayı kabul olmamışsa öğle namazı eda edilmiş olur; kabul edilmişse en son kazaya kalmış öğle namazına sayılır.
Son olarak iki rekât vaktin sünneti kılınır. Niyet:
“Niyet ettim Allah rızası için vaktin sünnetine.”
Eğer Cuma namazı sahih olmamışsa, kılınan toplam on rekât öğle namazı yerine geçer. Namazın ardından Âyet-el Kürsî okunur, tesbihler çekilir ve dua ile namaz tamamlanır.
5 EYLÜL 2025 CUMA HUTBESİ!
5 Eylül 2025 tarihli Cuma hutbesi, camilerde cemaatle paylaşıldı. İşte, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan bu haftanın Cuma hutbesinin konusu…
Muhterem Müslümanlar!
Yüce dinimiz İslam, kadın erkek her Müslümana ilim öğrenmeyi farz kılmıştır. İlim; kişinin kendini bilmesi, Rabbini tanıması ve yaratılış gayesini idrak etmesini sağlar. اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ “Yaratan Rabbinin adıyla oku!”[1] emri bize; ilim elde etmenin Allah’ın adıyla ve O’nun rızası için yapılması gerektiğini haber verir.
Aziz Müminler!
İslam’a göre ilim sadece meslek, kariyer ve dünya kazancı için yapılan bir yarış değildir. Allah’ın, öğrenilmesini emrettiği, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in rehberlik ettiği ilmin temelinde; hayatın merkezine Kur’an’ı yerleştirmek vardır. Allah’ın ve Resûlü’nün sevgisini gönüllere nakşetmek vardır. Yaratana hürmet eden, yaratılana şefkat gösteren bir anlayışı hâkim kılmak vardır. Şiddetin yerine muhabbeti, nefretin yerine merhameti; kin ve düşmanlığın yerine sevgi ve saygıyı ikame etmek vardır. İmanlı, ahlaklı ve erdemli nesiller yetiştirmek vardır.
Kıymetli Müslümanlar!
Bizler, ilmin değerini Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’den öğrendik. إِنَّمَا بُعِثْتُ مُعَلِّماً “Ben, ancak bir öğretmen olarak gönderildim.”[2] buyuran Allah Resûlü (s.a.s), Mekke’nin o zor günlerinde Dârulerkam’ı bir ilim mektebine; Medine’nin daha ilk günlerinde Mescid-i Nebi’yi bir hikmet yuvasına dönüştürmüştür. Allah Resûlü (s.a.s), “Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi destekleyen ol. Beşincisi olma, helâk olursun!”[3] hadisiyle bizleri ilme teşvik etmiştir. “Kim, ilim için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır.”[4] buyurarak ilim talebelerini ve muallimleri cennetle müjdelemiştir. Resûl-i Ekrem (s.a.s)’i rehber edinen her öğretmen; eğitim ve öğretim için harcadığı zamanı bir ibadet şuuruyla değerlendirmeli; öğrencilerini, Allah’ın bir emaneti olarak görmelidir. Onlara, önce Allah’a ve Resûlü’ne imanı öğretmeli; sonra da adalet, merhamet, güzel ahlak, helal haram bilinci gibi değerler üzerine bina edilmiş iyi bir insan, güzel bir Müslüman olmanın yollarını göstermelidir.
Değerli Müminler!
Zamanımızda yaşanılan problemlerin temelinde evlatlarımızı; Rabbimizin emrine, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in yüce ahlakına göre eğitememiş olmamız yatmaktadır. Bugün ne yazık ki kimi çocuklarımız daha küçük yaşlarda bağımlılık tuzağında, kimileri sanal kumar batağında; kimileri sapkın fikirlerin, batıl düşüncelerin, fıtratlarını bozacak yanlış anlayışların ağında, kimileri akran zorbalığı altında, kimileri ise moda ve özenti uğruna elimizden kayıp gitmektedir. Maalesef anne, baba ve toplum tarafından ihmal edilen; manevi değerlerimize göre yetiştirilemeyen, kötülerin insafına terk edildiğinden dolayı suça sürüklenen nice çocuk vardır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”[5]
Aziz Müslümanlar!
Eğitim ve öğretimin aileden sonraki en önemli ayağı okullardır. Ailede ve okulda öğretilemeyen sevgi, saygı ve tahammül; sokakta öfke ve şiddete, akran zorbalığı ve kavgaya dönüşmektedir. Yine öğretilemeyen adalet, merhamet ve edep; toplumda haksızlık, kargaşa ve ahlaksızlığa yol açmaktadır. O halde Allah’ın bize emanet ettiği evlatlarımızı; “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”[6] buyuran Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in ahlakıyla buluşturalım. Onlara; iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırmanın yollarını öğretelim. Çocuklarımızın değerlerimize bağlı birer insan olarak yetişmeleri için, aile, okul ve toplum el birliğiyle sorumluluklarımızı yerine getirelim. Okullarımızda okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini büyük bir fırsat bilelim. Ahlaki ilkeleri hem teorik hem de pratik olarak çocuklarımıza kazandıralım. Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in doğumunun 1500’üncü yılı münasebetiyle okullarımızda Peygamberimizin Hayatı ve Kur’an-ı Kerim dersini bu yıl daha çok öğrencimizin; severek, muhabbet ve heyecan duyarak seçmesini sağlayalım.
Bu vesileyle milyonlarca evladımızı yeniden okullarla buluşturacak olan eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyorum. Hutbemi Allah Resûlü (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: “Allah’ım! Bana öğrettiklerinle beni faydalandır. Fayda verecek ilmi bana öğret ve ilmimi artır.” [7]
[1] Alak, 96/1.
[2] İbn Mâce, Sünnet, 17.
[3] Dârimî, Mukaddime, 26.
[4] Tirmizî, İlim, 19.
[5] Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77.
[6] İbn Hanbel, II, 381.
[7] Tirmizî, Deavât 128; İbn Mâce, Sünnet, 23.