SİBEL BAY

Balonlu Kız Tablosu: Sanatta Umut ve Özgürlük
Balonlu Kız Tablosu: Sanatta Umut ve Özgürlük
İçeriği Görüntüle

Genç yazar Burhan Gülderen birkaç hafta önce çıkardığı “Hücre-9” adlı romanının sinema filmi olarak uyarlanabileceğine yönelik Ticari Hayat’a konuştu.

 

Sizi yazar olmaya yönelten düşünce nedir?

Çocukluğumdan beri yazar olmayı çok istiyordum. Çünkü kendimi bildim bileli yazdığımı söyleyebilirim. Çocukluk dönemlerimden beri yazmaya yönelik bir merakım vardı. 2016 yılında ise cesaretimi toparlayarak ilk kitabım olan “Yeniden Başlangıç”ı çıkardım. 2018 yılında ise ikinci kitabım “Kelebeğin Yolu” ile serüvenime devam ettim. Çıkarmış olduğum ikinci kitaba yönelik çok olumlu ve güzel geri dönüşler aldım ve bu kitap ile kendimi buldum. Ben yazar olmanın sonradan öğrenilecek bir durum olmadığını, aksine doğuştan geldiğini düşünüyorum. Yazarların da bazı dönemler kendilerini dinlemesi gereken bazı anlar vardır. Ben de bir süre kendimi dinledikten sonra yazmaya geri döndüm ve polisiye türündeki üçüncü kitabım “Ajan Alfa” adlı romanımı piyasaya sürdüm. Kitaplarımı yazarken yoğun bir araştırma ve okuma yaptığımı söyleyebilirim. Şu an ise son olarak yeni çıkan “Hücre-9” adlı eserimi okuyucularım ile buluşturdum. Henüz birkaç hafta olmasına rağmen oldukça güzel geri dönüşler aldığımı ifade edebilirim.

Türkiye'de yazar olmak ne demektir?

Ülkemizde yazar olmak bence çok kolay ve basit bir biçimde ilerliyor. Her önüne gelen yazar olabiliyor. Bu durumun hem olumlu hem de olumsuz taraflarının olduğunu söyleyebilirim. “Yazar olunmaz, yazar doğulur” sözüne hep inanmışımdır. Şu an için söylemek gerekirse klavyelerin çoğalmasıyla fikirler de karışık olabiliyor. Her önüne gelen bir şeyler ifade etmeye çalışıyor. Yazmak gerçekten insanı mutlu ediyor ancak bu işin perde arkasını bilmeden ticaretine giren çok sayıda gençlerimiz bulunuyor.  “Belki tutarsa köşeyi dönerim” düşüncesi benim için hep yanlıştır. Bir edebi eserin ticari kaygı güdülmeden yaratılması gerektiğini düşünüyorum. En iyi şairlerimizin ve yazarlarımızın hayat hikâyelerine baktığımızda en kaliteli eserleri çıkardıklarını ancak bununla birlikte en zorlu şartlarda da yaşamlarını sürdürdüklerini görürüz. En acı şey ise maalesef ki günümüzde çile, zorluk, kurallar gibi birçok olgunun bilinmemesi, empati duygusundan yoksun olunması nedeniyle yazarlığın adeta pazar yerine döndüğüne ve edebiyatımızın da etik dışı ve ticari kaygıları içindeki yazarlarla dolduğuna şahit oluyoruz.

Bir yazarda olması gereken özellikler nelerdir? Yazar olabilmek için neler gerekir?

Aslında her yazar farklı çalışır. Stilleri farklı olanlar var, günümüzde hala daktilo ile yazanlar var, en lüks bilgisayarlara sahip olsalar dahi sahile giderek not defterleri ile çalışanlar var, kalabalığın içerisinde sessizliğe bürünen yazarlar var. Kısacası bir yazar kendini nasıl hissediyorsa o şekilde kamufle olur. Nerede veya hangi malzeme ile çalıştığı değil, fikirleri, yazdığı eserleri ve hayal gücünü nasıl kullandığı önemlidir. Örneğin, benim herhangi bir çalışma masam yok. İyi kötü beni idare eden bir dizüstü bilgisayarım var. Benim çalışma stilim ise telefon ya da not defterine yazıp, daha sonra ise dizüstü bilgisayarım ile dijital ortama geçirmek biçimde gerçekleşiyor. Basit ama sonuçta hepsi aynı yere çıkıp kitap oluyor.

Bir yazarın topluma yönelik bir sorumluluğu var mıdır?

Her ne kadar bir ses sanatçısı binlerce insanı eğlendiriyorsa, bir yazarın da toplumumuzda belirgin bir yeri ve sorumlulukları vardır. Hocalarımız, üstatlarımız üniversitelerde birçok seminer ve söyleşilere katılarak toplum için yararlı bilgilerini öğrenciler ile buluşturuyorlar. Bence gerçekten yazar olmak, halkın yanında olarak birlikte sesini duyurabilmek, zararlı olay ve durumlara karşı çıkabilmek ve haksızlıklar karşısında bir arada mücadele etmeyi gerektirmektedir.

Eserlerinizi farklı bir platformda yayınlamayı düşünüyor musunuz?

Son romanlarımdan olan “Hücre-9”un okuyucuları bu kitabın film olması yönünde bana ulaşıyorlar. Ben de bu yönde olumlu düşünüyorum ama bunu gerçekleştirmenin oldukça zor oluğunun farkındayım. Şu anlık herhangi bir yapım şirketi ile görüşmemiş olsam da bu bir fikir olarak aklımın bir köşesinde yer alıyor. Popüler kültür kitapları gibi geçici ve tüketilir olmaktan öte ben iz bırakmak istiyorum. Kitaplarımdan film açısından en uygun olanları polisiye türünde yazmış olduğum “Ajan Alfa” ve macera türündeki “Kelebeğin Yolu” adlı eserimdir. Bunun yanı sıra ben bir kitabı okurken aldığımız hazzın her zaman uyarlanmış bir filmden alamayacağımız kanaatindeyim.

Muhabir: Sibel BAY