Son araştırmalar, yüksek tansiyon olarak bilinen hipertansiyonun, bireylerin günlük yaşamında birçok olumsuz etkisi olduğunu ortaya koyuyor. 

Kalbin kanı pompalarken damarlarda oluşturduğu basıncın normalden yüksek olması durumu hipertansiyon olarak adlandırılıyor. 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü'nde, tedavi edilemeyen ancak kontrol altında tutulabilen bu hastalığa dair farkındalığın artırılması hedefleniyor. 

Tuz Kullanımına Karşı Sert Önlemler 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 15 Mayıs'ta yayımladığı son çalışmada, tuz kullanımı ile hipertansiyon arasındaki yakın ilişkiyi inceledi. Çalışmada, tuz tüketiminin azaltılmasının Avrupa’da binlerce hayatı kurtarabileceği belirtildi. 

Netflix’te Patlayan 'Ma' için Devam Filmi Onayı Netflix’te Patlayan 'Ma' için Devam Filmi Onayı

Çalışmada, hipertansiyonun genellikle belirti vermediğine ve kontrol edilmediğinde ciddi sonuçlara yol açabileceğine dikkat çekildi. Ayrıca, "Tuz kullanımını azaltarak hipertansiyonu kontrol altında tutmak mümkün, ancak birçok ülke bunu uygulamak istemiyor," ifadesine yer verildi. DSÖ, tuz kullanımını azaltmaya yönelik daha sert önlemler alınabileceğini ve bu konuda siyasilerin kapısının çalınacağını belirtti. Özellikle, tuz oranı yüksek ürünlerin yeniden paketlenmesi gibi önerilerde bulunacaklarını açıkladılar.  

Hipertansiyon ve Hafıza Üzerindeki Etkisi 

ABD’de Boys Town Ulusal Araştırma Hastanesi İnsan Sinir Bilimi Enstitüsü’nün mayıs ayında yayımladığı araştırmada, hipertansiyonun sözel hafıza üzerindeki etkileri incelendi. Kronik hipertansiyonun bilişsel gerilemeyi tetiklediğine dikkat çekilen araştırmada, hipertansiyonlu bireyler ile sağlıklı bireyler karşılaştırıldı. Hipertansiyonun, sözel hafızanın kodlanması sırasında yaşanan sinirsel anormalliklerle ilişkili olduğu sonucuna ulaşıldı. Kontrollü hipertansiyonu olan bireylerde bu tür sorunlar tespit edilmezken, kontrolsüz hipertansiyonu olan bireylerin hafıza işlevlerinde sorun yaşadığı belirlendi. 

“Sessiz Katil" Hipertansiyon 

DSÖ, hipertansiyona dair farkındalık yaratmak amacıyla sadece sağlık çalışanlarının değil, sivil toplum kuruluşları, toplum ve siyasilerin de rol alması gerektiğini vurguladı. 2019 itibarıyla dünyada 1,3 milyar yetişkinin hipertansiyondan etkilendiğini belirten DSÖ, bu kronik sorunun kalp, damar ve böbrek hastalıklarından kaynaklanan ölümleri artırdığını ifade etti. Yüksek tansiyon, "sessiz katil" olarak tanımlanırken, etkili ilaç tedavisi ile kontrol altında tutulabileceğinin altı çizildi. 

Tedavi Gelir Düzeyine Göre Değişiyor 

DSÖ raporunda, hipertansiyon tedavisinin ülkelerin gelir düzeyine göre değişiklik gösterdiği belirtildi. En iyi tedaviye ABD'nin ulaşabildiği, Afrika'nın ise tedavi konusunda oldukça geri kaldığı bilgisi paylaşıldı. Yüksek gelirli ülkelerde tedaviye erişim oranı yüzde 58 iken, düşük gelirli ülkelerde bu oran sadece yüzde 26 olarak tespit edildi. Yüksek tansiyonun her bölgeyi, ülkeyi ve coğrafyayı etkileyen kronik bir rahatsızlık olduğu vurgulandı. 

Kaynak: AA