Günlük hayatın koşuşturmacası içinde stres terimini duyduğumuzda zihnimizde genellikle yorgunluk, kaygı ve olumsuz duygular canlanır. Ancak insan psikolojisi üzerine yapılan araştırmalar, bu karmaşık duygunun her zaman kaçınılması gereken bir düşman olmadığını ortaya koyuyor. Çoğu zaman farkında olmasak da hayatımızın en mutlu ve heyecan verici anlarında bile vücudumuzun verdiği o gergin tepki, aslında bizi ileriye taşıyan gizli bir yakıt görevi görebiliyor. Stres kavramını sadece kötü olaylarla ilişkilendirmek, bu duygunun insan gelişimindeki yapıcı rolünü gözden kaçırmamıza neden oluyor. Oysa hayatın her anında karşımıza çıkabilen bu doğal tepkinin, performansı zirveye taşıyan ve motivasyonu besleyen oldukça şaşırtıcı bir türü daha bulunuyor.

Pozitif Stres Kavramı ve ‘Östres’in Kökeni

Sstresin her zaman yıkıcı olmadığını savunan görüşlerin temelinde Hans Selye'nin 1956 yılında yaptığı tanımlamalar yer alırken Selye, stresi vücudun hem olumlu hem de olumsuz durumlara karşı verdiği ortak bir yanıt olarak ele alıyor.

Bu noktada karşımıza çıkan östres terimi, Latince iyi manasına gelen ‘eu’ ön eki ile gerilim anlamına gelen ‘stress’ kelimesinin birleşmesinden doğuyor. Yani stres sadece başımıza gelen felaketlerle ilgili değil, aynı zamanda bizi geliştiren ve hayat kalitemizi artıran iyi bir gerilimi de ifade ediyor.

Tıpkı bir kelebeğin kozasını yırtmaya çalışırken harcadığı çabanın kanatlarını güçlendirmesi gibi, insanlar için de bu pozitif gerilim zihinsel ve bedensel gelişim için hayati bir ihtiyaç olarak görülüyor.

Başarıya Götüren İtici Güç Olarak ‘Östres’

Yaygın kanının aksine stres, her zaman bizi tüketen bir gerginlik değildir. Östres olarak adlandırılan bu pozitif tür, bireyin içsel ve dışsal talepleri karşılayabilmesi için kaynaklarını geliştirmesini teşvik eder.

'Kıskanmak' Kendi Reyting Rekorunu Kırdı: Zirveyi Geri Aldı
'Kıskanmak' Kendi Reyting Rekorunu Kırdı: Zirveyi Geri Aldı
İçeriği Görüntüle

Duygusal iyi oluşu ve motivasyonu doğrudan etkileyen bu itici güç, gerçek sorunlar ya da tehditlerle karşılaşıldığında çözüm üretmek için gereken odaklanmayı sağlar.

Örneğin bir çalışanın iş yerindeki projelerini zamanında yetiştirmesi için ihtiyaç duyduğu o yapıcı baskı, aslında onu harekete geçiren pozitif bir strestir. Bu sayede kişi sadece işini bitirmekle kalmazken bununla birlikte yüksek bir motivasyonla sürecin devamlılığını sağlar.

Stresi Avantaja Çevirmek Bizim Elimizde mi?

Yaşadığımız her gerginlik her zaman lehimize sonuçlanmayabilir ancak olaylara bakış açımızı değiştirmek stresi östrese dönüştürmenin anahtarıdır. Dünyadaki olayların tamamını kontrol edemeyiz fakat başımıza gelenlere verdiğimiz tepkileri yönetmek bizim irademiz dahilindedir.

Stresi bir gelişim fırsatına çevirmek için öncelikle hislerimize odaklanmak ve bu duygunun kaynağını doğru tanımlamak gerekir. Yoğun bir iş yükü altında ezilmek yerine, bu enerjiyi çözüm yollarına ve yardımcı kaynakları gözden geçirmeye harcamak çok daha işlevsel bir yaklaşım sergilememizi sağlar.

Bakış Açısını Değiştirmenin Yolları ve Öz Şefkat

Kendi yaşadığımız zorluklarda genellikle kendimize karşı çok daha acımasız ve yargılayıcı davranma eğiliminde oluruz. Bu durum olayları objektif bir şekilde değerlendirmemizi zorlaştırarak pozitif stresi yıkıcı bir kaygıya dönüştürebilir ve böyle anlarda uygulanan en etkili yöntemlerden biri, aynı durumun en yakın arkadaşımızın başına geldiğini hayal etmektir.

Rolleri değiştirdiğimizde ve dışarıdan bir gözle baktığımızda, kendimize söyleyemeyeceğimiz yapıcı tavsiyeleri başkasına kolayca verebildiğimizi fark ederiz. Bu bakış açısı değişikliği, duruma daha olumlu bir pencereden bakmamıza ve stresin bizi geliştiren o güçlü yanını keşfetmemize olanak tanır.

Muhabir: Merve Kesgin