Türkiye’den yıllar önce izinsiz şekilde çıkarılan Geç Tunç Çağı ve Roma dönemine ait 7 tarihi eser, 2022’de imzalanan kültür varlığı anlaşması kapsamında İsviçre’den geri getirildi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katıldığı tanıtımda, eserlerin Anadolu kökenlerinin kanıtlanmasıyla kültürel mirasın yeniden ait olduğu topraklara döndüğü vurgulandı.
Anadolu’nun İzleri Bodrum Kalesi’nde
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye’ye iade edilen 7 tarihi eseri Bodrum Kalesi’nde tanıttı. Eserler, İsviçre makamlarının 2 Haziran’da Türkiye’ye teslim ettiği Geç Tunç Çağı ve Roma dönemine ait nadir buluntular arasında yer alıyor.
İade süreci, Türkiye ile İsviçre arasında 2022 yılında imzalanan Kültür Varlığı Kaçakçılığının Önlenmesine İlişkin Anlaşma kapsamında tamamlandı.
Ersoy, “Bu anlaşmanın meyvelerini alıyoruz. İsviçre makamlarıyla yürütülen yakın iş birliği sayesinde Anadolu’dan kaçırılan eserler yeniden vatanına döndü” dedi.
900 Binden Fazla Eser Yakalandı
Ersoy, kaçakçılıkla mücadelenin yalnızca uluslararası değil, yerel düzeyde de kararlılıkla sürdüğünü “Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığımız, Anadolu’daki vatandaşlarımızı bilinçlendiriyor. Onların duyarlılığı sayesinde çok sayıda eser yurt dışına çıkarılmadan yakalanıyor. Son beş yılda 900 bini aşkın eser müzelerimize kazandırıldı” şeklinde açıkladı.
Bakan, bu çalışmaların hem toplum bilincini güçlendirdiğini hem de definecilerin faaliyetlerini caydırdığını vurguladı.
Koleksiyonerler Artık Daha Tetikte
Ersoy, iade edilen eserlerin sadece kültürel değil, caydırıcı bir diplomatik mesaj taşıdığını “Artık dünyadaki koleksiyonerler biliyor ki Türkiye kökenli eserleri portföylerinde bulundurmak riskli. Çünkü biz o eserin peşini bırakmıyoruz” sözleriyle ifade etti.
Bu kararlılığın, yasa dışı ticarete duyulan ilgiyi ciddi oranda azalttığını belirten Ersoy, “Her geri dönüş, hem bir başarı hem de geleceğe bırakılmış bir miras mesajıdır” diye konuştu.
Kadın ve Erkek Adak Heykelcikleri
İsviçre’nin St. Gallen Kantonu’nda yürütülen bir soruşturma sonucu ele geçirilen eserler, arkeolojik açıdan büyük önem taşıyor. Koleksiyonda, Geç Tunç Çağı’na ait kadın ve erkek adak heykelcikleri yer alıyor.
Yüz ve kemer kısımları yaldızla süslenen bu figürinlerin, tanrılara sunulan koruyucu kült objeleri olduğu değerlendiriliyor.
Uzmanlara göre heykelcikler, biçimsel benzerlikleri sayesinde Uluburun Batığı’ndaki örneklerle doğrudan ilişkilendiriliyor. Bu da eserlerin Anadolu kökenli olduğunu güçlü biçimde destekliyor.
Altın Küpe ve Roma Cam Eserleri
Koleksiyonda dikkat çeken bir diğer parça, granülasyon tekniğiyle yapılmış altın küpe. Ayrıca Roma dönemine tarihlenen cam balsamarium şişesi ve minyatür amphora formundaki cam obje, dönemin gündelik yaşamına ve mezar geleneklerine ışık tutuyor.
Yeşil-sarı tonlarında camdan yapılmış çok kollu kandile (polykandelon) ait yağ kapları ise erken Orta Çağ’ın dini ritüellerini simgeliyor.
Eserler Takip Ediliyor
Tanıtımın sonunda Ersoy, Türkiye’nin kültürel mirasına sahip çıkma kararlılığını “Bu sadece birkaç eserin değil, binlerce yıllık kimliğimizin geri dönüşüdür. Her eser, Anadolu’ya dönene kadar takipteyiz” şeklinde bir kez daha vurguladı.