Ticari Hayat

Japonya ve Çin Ekonomilerinde Enflasyon–Deflasyon Ayrışması Derinleşiyor

Japonya enflasyon, Çin deflasyon baskılarıyla ayrışırken iki ekonomi küresel piyasalar üzerinde çeşitli yönlerde etkiler ortaya koyuyor.

Abone Ol

Son dönemde ekonomik hassasiyetlerin yükseldiği Asya’da Japonya ve Çin ekonomileri birbirinden belirgin biçimde ayrı bir tablo sergiliyor.

Japonya’da enflasyonist baskıların güçlenmesi, Çin’de ise deflasyon endişelerinin derinleşmesi bölgesel dengeleri ve küresel piyasaları farklı yönlerden etkiliyor.

Japonya’da açıklanan makroekonomik veriler enflasyonun beklenenden daha dirençli seyrettiğini gösterirken, bu durum Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) faiz artırabileceğine dair öngörüleri kuvvetlendiriyor. Ekim ayında Üretici Fiyat Endeksi yıllık yüzde 2,7 ile tahminlerin üzerinde gerçekleşti. Tüketici Fiyat Endeksi de aynı ay yüzde 2,7 artış kaydederek çekirdek TÜFE’nin yüzde 2,8’e yükselmesi enflasyonist baskıların devam ettiğini ortaya koydu.

İşsizlik oranındaki yükseliş, perakende satışlardaki artış ve sanayi üretimindeki toparlanma da ekonomide talep kaynaklı baskıları güçlendirdi. Bu gelişmeler tahvil piyasalarında satış baskısını artırdı. 2 yıllık tahvil faizi 2008’den bu yana ilk kez yüzde 1’in üzerine çıkarken, uzun vadeli tahviller de çok yıllık rekor seviyeleri gördü.

Japonya Başbakanı Takaiçi Sanae’nin genişlemeci mali politikalarının nasıl finanse edileceğine dair belirsizlikler ise enflasyon beklentilerini daha da yukarı çekti. Bu tablo BoJ’un parasal sıkılaşmaya yönelmesi ihtimalini güçlendirirken, piyasalarda oynaklığı artırdı.

Çin Ekonomisinde Deflasyon ve İç Talep Zayıflığı Öne Çıkıyor

Çin’de ise iç talep zayıflığı ve konut sektöründeki kırılganlıklar ekonomiyi baskı altında tutmayı sürdürüyor. Kasım ayı hizmet sektörü PMI 52,1 ile öngörülerle uyumlu olsa da son beş ayın en düşük büyüme hızına işaret etti. İmalat PMI’nin 50 eşik değerinin altına gerilemesi ise iç talepteki daralmanın devam ettiğini gösterdi.

Sanayi şirketlerinin kârlarının yıllık yüzde 5,5 azalması ekonomik yavaşlamaya dair endişeleri güçlendirirken, gayrimenkul sektöründeki problemler daha görünür hâle geldi. China Vanke’nin 2 milyar yuan tutarındaki tahvil ödemesini ertelemek için kredi sahiplerinden onay istemesi, sektörde temerrüt risklerini tekrar gündeme getirdi.

Bu gelişme, daha önce Evergrande ve Country Garden’de görülen borç yapılandırmalarıyla kıyaslandığında daha önemli etkiler yaratabileceğine dair görüşleri güçlendiriyor.

Konut sektörünün Çin ekonomisine katkısı göz önüne alındığında, yaşanan kırılganlıkların ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemesi bekleniyor.

Ayrışma Küresel Etkilere Yol Açabilir Endişesi Artıyor

Asya piyasaları analisti Sadi Kaymaz, Çin’deki deflasyon baskıları ile arz fazlasının küresel ticaret üzerinden yayılabileceğini dile getirdi. Çin’in düşük maliyetli üretim kapasitesi ve dış pazarlarda kazandığı payın küresel rekabeti daha da güçlendiğini vurgulayan Kaymaz, Çin’de hane halkı tüketiminin ekonomideki payının düşük olmasının dış talep arayışını pekiştirdiğini ifade etti.

Kaymaz, Çin’in finansal etkisinin ise daha olumlu yönlü olduğunu, doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve istikrarlı kur politikalarının bölge ekonomilerine destek sağladığını vurguladı.

Japonya ise Çin’den farklı olarak mallarını değil, “parasını ihraç eden” bir ekonomi olarak görülüyor. Japon sıcak parasının küresel piyasalarda dolaştığına dikkat çeken Kaymaz, Japonya’da faizlerin yükselmesinin bu sermaye akımlarını pahalılaştıracağını ve bazı senaryolarda küresel piyasalarda kısa vadeli oynaklık yaratabileceğini ifade etti.

BoJ’un faiz artırımı konusunda belirsizliklerin devam ettiğini vurgulayan Kaymaz, nötr faiz seviyesinin geniş bir aralıkta tahmin edilmesi nedeniyle politika yönünün ekonomik aktörler arasında farklı yorumlamalara yol açtığını belirtti.