SİBEL BAY

Bunun neden oluştuğunu anlamak için çoğumuzun günlük yaşamımızda yaşayabileceği benzer bir olguyu düşünmek faydalı olacaktır.

Yolun kenarında hareketsiz durduğunuzu, sirenleri çalan bir ambulansın yaklaştığını hayal edin. Sesin seviyesi yalnızca yaklaştıkça değişmekle kalmıyor, aynı zamanda sirenin tonunun ötesine yaklaştıkça sesin perdesi biraz daha derinleşiyor.

Doppler kayması veya Doppler etkisi olarak adlandırılan bu durum, yaklaşan veya geri çekilen bir kaynaktan aldığımız dalgaların frekansındaki farklılıktan kaynaklanır.

Ambulansın bize olan mesafesi azaldıkça, bir sonraki basınç dalgasını biraz daha erken alırız ve bu da sesin gerçekte olduğundan daha sık görünmesine neden olur. Uzaklaştıkça, her dalga arasındaki mesafe uzar, bu da onların daha az sıklıkta görünmesine ve dolayısıyla perdenin daha düşük olmasına sebep olur.

Doppler etkisine maruz kalan yalnızca ses dalgaları değildir. Bizimle dalganın kaynağı arasındaki mesafe arttıkça veya azaldıkça tüm dalgaların frekansı değişiyormuş gibi görünebilir.

Doopler Etkisi Neden Kırmızıya Kayma Olarak Adlandırılıyor?

Işığın 'perdesindeki' bir değişiklik, elektromanyetik spektrumdaki yerine göre rengini değiştirecektir. Örneğin, ışığın dalga boyu uzarsa dalgaların frekansı düşer, bu da onların daha kırmızı görünmesine neden olur ve gökbilimcilerin kırmızıya kayma dediği durumu yaratır. Bunları daha yüksek bir frekansa getirmek, ışığı daha maviye çevirir ve maviye kayma yaratır.

Uzaklaşan nesnelerden gelen ışık, daha kırmızı görünen dalga boylarına yayılırken, yaklaşan nesnelerden gelen ışık daha mavi görünür.

Dünya üzerinde etrafımızda hareket eden çoğu nesne, renklerindeki değişimleri fark edemeyecek kadar yavaştır. Ancak uzakta, yıldızlar ve galaksiler gibi hızlı hareket eden nesneler, renk değişiminin tespit edilmesini çok daha kolay hale getiren ölçekler üzerinde hareket eder.

Sabit Bir Kırmızı Yıldız ile Kırmızıya Kayan Bir Yıldız Arasındaki Fark Nedir?

Tıpkı bir mumun alevinin gaz sobasının aleviyle aynı renkte olmaması gibi, bir yıldızın rengi de sıcaklığı ve yapısıyla yakından ilişkilidir. Gökbilimciler genellikle bir yıldızın kütlesine ve parlaklığına göre ne kadar sıcak olması gerektiğini hesaplayabilirler; bu da onun ne renk olması gerektiği konusunda iyi bir başlangıç ​​noktası sağlar.

Çok daha önemli olan, yıldızın gazlarında yüzen maddelerin bir sonucu olarak yayılan spesifik gökkuşağı renkleridir.

Farklı bileşiklerin ve elementlerin elektronları çok spesifik frekanslardaki ışık dalgalarını emer. Bu iyi tanımlanmış 'parmak izi', bilinen hemen hemen her kimyasal için hangi spektral çizgilerin görünmesi gerektiğini tam olarak bildiğimiz anlamına gelir.

Kırmızıya kayma bize astronomide iki şey anlatır:

Birincisi, uzak mesafeye nereden bakarsak bakalım, nesneler büyük bir hızla bizden uzaklaşmasıdır.

ABD'nin Güney Kıbrıs'la İlgili Kararına Türkiye'den Sert Tepki! ABD'nin Güney Kıbrıs'la İlgili Kararına Türkiye'den Sert Tepki!

Bu, ya her şeyin Dünya'dan uzağa itildiği ve biz hareketsiz kaldığımız ya da her şeyin diğer her şeyden uzağa itildiği anlamına gelir. Kendimizi özel bir şey olarak düşünmememiz gerektiğini söyleyen önemli bir prensip göz önüne alındığında, kozmologlar Evrenin dokusunun genişliyor olması gerektiğini varsaymaktadır.

Kırmızıya kaymanın bize söyleyebileceği ikinci şey ise bizimle bir nesne arasındaki mesafedir.

Uzaktaki nesneler bizden uzaklaşıyormuş gibi görünmekle kalmamakta, aynı zamanda yakındakilere göre daha hızlı hareket ediyor gibi görünmektedirler. Bu daha yüksek hız, spektral çizgilerin uzaklaştıkça daha da bozuk görüneceği anlamına gelmektedir.

Editör: Sibel Bay