Geçen yıl Sundance’te rüzgar gibi esen “Kneecap” (2024), hem müzik hem sinema çevrelerinde cesur anlatımıyla çok konuşulmuştu.
Belfast merkezli hip-hop üçlüsünün hikayesini mizah, politik dokunuş ve isyankar enerjiyle anlatan film, yönetmeni Rich Peppiatt’ı festival haritasında güçlü bir yere taşımıştı.
Maalesef bu film, neredeyse bütün dünyayı dolaşsa da Türkiye'deki sinemalara uğramadı.
Şimdi yönetmen Peppiatt, ikinci uzun metrajıyla çıtayı daha da yukarı taşımaya hazırlanıyor.
Başrollerinde Daisy Edgar-Jones ve Emilia Jones’un yer aldığı yeni projesi, 19. yüzyılın göç, kadın mücadelesi ve adalet kavramlarını harmanlayan bir dönem gerilimi olacak.
Victoria Döneminde Kadınların Dünyası
Filmin ilham kaynağı, İngiltere Kraliçesi Victoria’nın hüküm sürdüğü 1837-1901 yıllarında İrlandalı kadınların toplum tarafından “isyankar” veya “suçlu” olarak etiketlendiği karanlık bir dönemi inceleyen akademik bir esere dayanıyor.
Victoria dönemi, katı ahlaki kurallar, sınıf ayrımları ve sanayi devrimiyle şekillenen bir dönem olarak bilinir.
Peppiatt, işte bu dünyayı dramatik bir intikam hikayesine dönüştürerek, tarihsel adaletsizliğe sinemasal bir yanıt vermeye hazırlanıyor.
Set Kuzeyde, Hikaye New York’ta
Çekimler 2026 baharında Kuzey İrlanda ve İrlanda’da başlayacak. Ancak hikaye, açlık içindeki İrlanda’dan Amerika’ya uzanacak.
Genç bir kadının gizemli bir mektupla 19. yüzyıl New York’unda, toplumun ‘Kötü Bridget’ adını taktığı asi İrlandalı kadınlar topluluğuna katılması, filmi klasik bir dönem anlatısından çıkarıp sosyal bir eleştiriye dönüştürmeyi vaat ediyor.
Yapım ekibi de iddialı: Oscar ödüllü yapım tasarımcısı James Price ve kostüm tasarımcısı Kate Hawley dönemin kasvetli atmosferini perdeye taşımak için ekipte yer alıyor.
Peppiatt Yeni Kuşak İrlanda Sinemasını Temsil Ediyor
“Kneecap”, BAFTA tarihine “en çok aday gösterilen ilk film” olarak geçmişti.
7 Britanya Bağımsız Film Ödülü, 5 IFTA ve Londra Eleştirmenler Birliği’nden aldığı “çığır açan Britanyalı/İrlandalı yönetmen” ödülleriyle Peppiatt, artık yalnızca yeni bir ses değil, yeni kuşak İrlanda sinemasının temsilcisi olarak görülüyor.
Yeni filmle birlikte yönetmen, komedi-dram sınırından çıkarak tarihsel bir tonda da kendini tanımlamaya hazırlanıyor.
Sonuç Olarak
İrlanda’nın açlık, göç ve kadın mücadelesi tarihinden beslenen bu yeni proje, “Kneecap” sonrası Peppiatt’ın sinemasında ikinci perdeyi açıyor.
Ve bu kez mizah değil, öfke ve isyan, hikayenin merkezinde.
Eğer “Kötü Bridget”lerin hikayesi beklenildiği gibi işlenirse, bu film sadece bir dönem gerilimi değil, kadın tarihine sinemasal bir yüzleşme olarak da anılabilir.
