Meksika, tarihinin en kapsamlı yargı seçimlerinden birine hazırlanıyor. Ülkede kayıtlı 99 milyondan fazla seçmen, 2 Haziran Pazar günü 881 yargı pozisyonu için oy kullanmak üzere sandığa gidecek. Bu seçim, Meksika yargı tarihinde bir ilk niteliği taşıyor; çünkü Yüksek Mahkeme ve Seçim Mahkemesi üyeleri dâhil olmak üzere birçok üst düzey yargıç, doğrudan halkın oyuyla belirlenecek.
Ulusal Seçim Enstitüsü’nün (INE) verilerine göre, ülke genelinde 83 bin 997 sandık kurulacak. Seçmenler; Yüksek Mahkeme’nin 9, Seçim Mahkemesi Üst Kurulu’nun 2, Seçim Mahkemesi bölge kurullarının 15, Yargı Disiplin Kurulu’nun 5, 464 bölge ve 386 yerel mahkeme yargıcını seçmek için oy kullanacak.
INE, oy pusulalarında çok sayıda aday bulunduğu için seçmenlerin, her pusulanın üst kısmına tercih ettikleri adayın iki haneli numarasını yazarak oy kullanacaklarını açıkladı. Seçmenler ayrıca, adayların kimlik bilgilerine, eğitim geçmişlerine ve önerilerine de erişebilecek. Oy kullanılan her federal kurum için toplam 6 farklı oy pusulası dağıtılacak.
Siyasi ve Hukuki Tartışmalar Derinleşiyor
Bu seçim, Meksika’da "Dördüncü Dönüşüm (4T)" olarak adlandırılan siyasi hareketin temel vaatlerinden biri olan yargının demokratikleşmesi hedefi doğrultusunda gerçekleştiriliyor. Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum’un liderliğini yaptığı MORENA, PT ve PVEM partilerinden oluşan 4T koalisyonu, bu adımı cezasızlıkla mücadelede ve halk denetimini güçlendirmede kritik bir reform olarak tanımlıyor.
Sheinbaum, “Bu seçimde kazananlar halk tarafından seçilecek, halka hesap verecekler. Fark burada.” sözleriyle, reformun amacının yargı üzerinde siyasi denetim kurmak değil, toplumsal şeffaflığı artırmak olduğunu savundu.
Buna karşılık, muhalefetteki PAN ve PRI gibi partiler, sistemin kuvvetler ayrılığı ilkesini zedeleyebileceği uyarısında bulunarak seçimin meşruiyetini sorguluyor. Reformun, siyasi etkilerle yargının bağımsızlığını kaybetmesine yol açabileceğini öne süren muhalefet, seçmenleri sandığa gitmemeye çağırıyor.
Endişeler: Bağımsız Yargı Tehlikede mi?
Meksika basınında ve akademik çevrelerde, yargıçların halk oylamasıyla belirlenmesinin, popülist baskılara açık bir sistem yaratabileceği yönünde eleştiriler gündemde. Siyasi partiler, çıkar grupları ve hatta organize suç örgütlerinin, adaylar üzerinden yargıya sızma riski bulunduğu ifade ediliyor.
“Defensorxs” adlı sivil toplum kuruluşu tarafından yapılan analizde, yarışan adaylar arasında uyuşturucu kaçakçılığı, şiddet ve yolsuzluk suçlamalarıyla ilişkilendirilen 19 ismin “yüksek riskli” olarak sınıflandırıldığı açıklandı.
Uzmanlar, bu yeni modelin demokratik katılım açısından önemli bir adım olduğunu kabul etmekle birlikte, sistemin uzun vadede yargının tarafsızlığı ve halkın adalete güveni açısından ciddi sınavlar vereceği uyarısında bulunuyor.