Ankara'nın sembollerinden biri olan ve kendine has uzun, parlak tüyleriyle dikkat çeken Ankara Keçisi, bugünkü sakin görünümünün ardında imparatorlukları zengin eden stratejik bir geçmiş barındırıyor. Ziraat tarihçileri ve uzmanlar, bu keçiden elde edilen ve "tiftik" (mohair) olarak bilinen yünün, bir dönem küresel tekstil endüstrisinin en değerli ham maddesi olduğunu ve Osmanlı'nın bu kaynağı bir devlet sırrı gibi koruduğunu belirtiyor.

Keçiören Belediye Başkanı ve İtfaiye Personelinden Huzurevi Ziyareti
Keçiören Belediye Başkanı ve İtfaiye Personelinden Huzurevi Ziyareti
İçeriği Görüntüle

Bugün Ankara'nın bozkırlarında otlayan bu hayvan, aslında yüzyıllar boyunca bir "tekstil fabrikası" görevi görüyordu. Ancak ürettiği yün, sıradan bir yün değildi; o, Avrupalı tüccarların peşine düştüğü "altın yün" idi.

TİFTİĞİ BU KADAR DEĞERLİ YAPAN NE?

Tiftik Kecisi1

Peki, Ankara Keçisi'nin yününü bu kadar aranan bir meta haline getiren neydi? Uzmanlar, tiftiğin onu diğer tüm liflerden ayıran eşsiz özelliklerini şöyle sıralıyor: Doğal bir parlaklığa sahip olması ve ışığı ipeksi bir şekilde yansıtması, ona lüks bir görünüm kazandırıyor. İnanılmaz derecede dayanıklı bir lif yapısına sahip olması ve boyayı diğer tüm yünlerden daha canlı ve kalıcı tutması, onu özellikle Avrupa'daki lüks kumaş üreticileri için vazgeçilmez kılıyordu.

OSMANLI BU ‘HAZİNE’Yİ NEDEN KANUNLA KORUDU?

ve 19. yüzyıllarda dünya tiftik üretiminde tekel konumunda olan Osmanlı İmparatorluğu, bu ekonomik gücü elinde tutmak için radikal bir karar almıştı. Ziraat tarihçileri o dönemi, "Osmanlı yönetimi, bu değerli hayvanın sadece Ankara ve çevresinin kendine has ikliminde bu kalitede tiftik ürettiğinin farkındaydı. Bu yüzden canlı Ankara keçisinin imparatorluk sınırları dışına çıkarılmasını kesin olarak yasakladılar. Amaç, ham madde olan keçinin kendisini değil, işlenmiş ürün olan tiftiği satarak katma değeri ülke içinde tutmaktı. Bu, dönemin en bilinçli sanayi koruma politikalarından biriydi," şeklinde açıklıyor.

Bu stratejik tekel, ancak 19. yüzyılın ortalarında birkaç keçinin Güney Afrika ve Amerika'ya (Teksas) kaçırılması ve oralarda üretimin başlamasıyla kırılabildi.

GENETİK MİRAS YENİDEN AYAĞA KALDIRILIYOR

Tiftik Kecisi2

Bir zamanlar Ankara ekonomisinin can damarı olan tiftik keçisi, sentetik kumaşların yaygınlaşmasıyla önemini yitirmiş olsa da, bu milli genetik hazine unutulmadı. Tarım ve Orman Bakanlığı ile üniversiteler tarafından yürütülen modern ıslah ve koruma projeleri, Ankara'nın "yürüyen serveti"ni yeniden eski parlak günlerine kavuşturmayı hedefliyor. Ankara'nın bozkırlarındaki o beyaz keçiler, sadece bir hayvancılık faaliyeti değil, aynı zamanda imparatorluklara zenginlik katmış eşsiz bir genetik mirasın da taşıyıcısı olmaya devam ediyor.

Muhabir: Haber Merkezi