Dünya genelinde faaliyet gösteren büyük petrol şirketlerinin yol açtığı karbon salımlarının, giderek artan “ölümcül sıcak hava dalgaları” ile doğrudan ilişkili olabileceği ortaya kondu.
Nature dergisinde yayımlanan “Sıcak Hava Dalgalarının Sistematik Olarak Karbon Ana Emisyonlarına Bağlanması” başlıklı çalışmada, fosil yakıt kullanımının olmadığı dönemlerdeki iklim verileri ile günümüzün “ısınmış” dünyasına ait istatistikler karşılaştırıldı.
Önceki araştırmalarda tekil vakalar ele alınırken, bu yeni çalışmada “bir dizi vaka sistematik olarak” değerlendirildi.
Bulgular, sıcak hava dalgalarının ortalama şiddetindeki artışın 2000-2009 yıllarında 1,4 derece, 2020-2023 arasında ise 2,2 dereceye yükseldiğini gösterdi.
Karbon salımlarının sıcaklık artışı üzerindeki etkisinin incelendiği araştırmada, bu artışın ölümcül sıcak hava dalgalarını tetikleme ihtimali de analiz edildi.
Sonuçlara göre, iklim değişikliği 2000-2023 arasında kaydedilen 213 sıcak hava dalgasını daha olası ve daha yoğun hale getirdi.
Sıcak hava dalgalarının görülme sıklığı ise çarpıcı şekilde arttı. 2000-2009 döneminde yaklaşık 20 kat, 2010-2019 yılları arasında ise yaklaşık 200 kat daha fazla ihtimalle yaşandığı tespit edildi.
Fosil Yakıt Devlerinin Etkisi
Fosil yakıt ve çimento üretiminde önde gelen 180 şirketin, küresel yüzey sıcaklıklarının yanı sıra sıcak hava dalgalarının ihtimali ve şiddeti üzerindeki katkısı ölçüldü.
Çalışma, en büyük 14 şirketten her birinin tek başına 50’den fazla sıcak hava dalgasına neden olabilecek emisyon ürettiğini ortaya koydu.
ExxonMobil’in karbon salımlarının, “ısıtılmayan bir dünyaya kıyasla” 51 sıcak hava dalgasının yaşanma ihtimalini en az 10 bin kat artırdığı belirlendi.
“Kirleticiler Sorumlu Tutulmalı”
ETH Zürih Üniversitesinden Prof. Sonia Seneviratne, raporun emisyonların izini sürmekte kritik rol oynadığına dikkat çekerek, “(Rapor) Emisyon kaynaklarını geriye doğru izleme ve nicel olarak belirleme ile potansiyel sorumluluğu saptamada çok faydalı olabilir” dedi.
Araştırmanın yazarlarından Dr. Yann Quilcaille ise, “İklim değişikliği, 213 sıcak hava dalgasının her birini daha olası ve daha yoğun hale getirdi ve durum zamanla kötüleşti” değerlendirmesinde bulundu.
Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nden Dr. Davide Faranda da Guardian’a yaptığı açıklamada çalışmayı “önemli ve yeni bir adım” olarak nitelendirerek, “(Rapor) Emisyon kaynaklı bu felaketleri mümkün kılan şirketler arasındaki noktaları birleştiriyor. Bu köprü, kirleticileri sorumlu tutmak için yasal ve politik eylemler için bir temel taşı olabilir” ifadesini kullandı.
“Fatura Ödeme Zamanı”
Imperial College London’dan Dr. Friederike Otto, “Çalışmanın bulguları muhtemelen bu olayların gerçek ölçeğini küçümsüyor ve gerçek sonuçları muhtemelen çok daha büyük” dedi.
Leipzig Üniversitesinden Dr. Karsten Haustein ise, “Bu çalışma, gelecekteki iklim davalarını desteklemek için kullanılabilecek bir ilerleme. Ayrıca, inkar ve bilim karşıtı söylemlerin iklim sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını da hatırlatıyor” diye konuştu.
Uluslararası “Make Polluters Pay” (Kirletenlere Bedel Ödetin) hareketinin sözcüsü Cassidy DiPaola ise, raporun mahkeme süreçlerinde güçlü bir kanıt olarak kullanılabileceğini vurguladı:
“Artık belirli sıcak hava dalgalarını işaret edip ‘Aramco şunu, ExxonMobil bunu yaptı’ diyebiliyoruz.
Tek başına emisyonları, normalde olmayacak sıcak hava dalgalarını tetiklediğinde, şirketlerin yönetim kurullarında alınan kararlar yüzünden ölen gerçek insanlardan, başarısız olan gerçek mahsullerden ve acı çeken gerçek topluluklardan bahsediyoruz.
İşte mahkemelerin beklediği kanıt. Fatura vadesi geldi, bu kirleticilerin verdikleri zararın bedelini ödeme zamanı geldi.”
Columbia Üniversitesi Sabin İklim Değişikliği Hukuku Merkezinden Prof. Michael Gerrard ise henüz hiçbir şirketin mahkemede hesap vermediğini belirterek zorlukların sürdüğünü ifade etti.
Uzmanlara göre, bu araştırma doğrultusunda petrol ve çimento devleri iklim krizinin yol açtığı kayıplardan dolayı tazminat ödemek zorunda kalabilir.
Küresel ısınma nedeniyle artan sıcak hava dalgalarının her yıl en az 500 bin kişinin ölümüne yol açtığı belirtiliyor.