Senarist ve yönetmen Tayfun Pirselimoğlu, yeni filmi “İdea” üzerine konuştu ve yapımın çıkış noktasına dair dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Yapımcılığını Vildan Erşen’in üstlendiği filmde Tarhan Karagöz, Nalan Kuruçim, Ercan Kesal, Jale Arıkan, Tansu Biçer, Gafur Uzuner, Melih Düzenli ve Enver Demirkan gibi deneyimli isimler kamera karşısına geçiyor.
Filmlerinde sık sık kişisel takıntılarına dönüşen temaları ele aldığını dile getiren Pirselimoğlu, özellikle “kimlik” meselesinin uzun süredir zihnini kurcaladığını belirtti.
Daha önce aynı temayı merkeze alan “Ben O Değilim” filmini hatırlatan yönetmen, “Orada sıradan bir adam kendi tercihiyle başkasına dönüşüyordu. Bu kez irade dışı bir dönüşümün peşine düştüm. ‘İdea’ tam da bu sorudan doğdu” ifadelerini kullandı.
Filmin merkezinde yer alan Kemal’in şehirden uzak bir villada bekçi olarak yaşadığını anlatan yönetmen, “Kemal tamamen anlamsız bir biçimde, yalnızca bir kitaba dokunduğu için başka biriymiş gibi muamele görüyor. Filmin omurgasını oluşturan durum tam olarak bu. Yıllardır benim için saplantıya dönüşen meselelerden biri nihayet hikâyeye kavuştu” dedi.
“Biriyken Nasıl Başkasına Dönüşürüz?”
Sinemada izleyici ile yönetmenin karşılıklı etkileşim içinde olduğuna dikkat çeken Pirselimoğlu, “Bir tarafta filmi izlemeye gelen ve beklentisi olan seyirci var, diğer tarafta benim anlattığım hikâye. Bu iki niyet bir araya gelince bir tür mutabakat oluşuyor. Yapıtın kendi arzusu da devreye girince sanatın kurduğu üçlü ilişki ortaya çıkıyor” diye konuştu.
Filmin kimlik üzerine kurulu yapısının, “Biriyken nasıl başkasına dönüşürüz?” sorusunun etrafında şekillendiğini söyleyen Pirselimoğlu, onu en çok cezbeden şeyin aslında olağan olanın taşıdığı gizem olduğunu vurguladı.
Usta yönetmen, “Sıradan olan, içinde bir şeyler saklıyor. Dolayısıyla aslında çok sıradan gibi görünen her şey, bende o durumun altını kazıma arzusu uyandırıyor” sözlerini genişleterek şöyle devam etti:
“Gündelik olanın arkasına baktığınızda, benim bile tahmin edemediğim şeyler ortaya çıkıyor. Suretin ardında başka yüzler var. Parlak olan şeyin sakladığı fazla bir yan yok ama sıradanlık gerçek dehşeti taşıyor.”
“İdea” kavramının filmde çok katmanlı bir anlama sahip olduğunu dile getiren Pirselimoğlu, hem Platon’un idealar dünyasına hem de insanın zihninde taşıdığı yüksek amaçlara göndermeler bulunduğunu aktardı.
Yönetmen, “‘Kafamızda oluşmuş bir fikrin altında hangi fikir yatıyor?’ sorusu benim için belirleyici. Yine o ‘kazıma’ metaforuna dönüyoruz. Bir fikri eşeledikçe başka bir katmana ulaşıyoruz. Bu nedenle ‘idea’ bana göre son derece cüretkâr bir kavram” dedi.
Kendi sinema dilinde tekrar eden yapıları da değerlendiren yönetmen, bu filmle birlikte “Ben O Değilim”e simetrik bir noktadan yaklaştığını belirterek, “Filmlerimde bir yere dönüp durma hali vardır. Başladıkları yerde son bulurlar. Oyuncular bile benzer sahnelerde tekrar tekrar görünür. Kimlikler de böylece yeniden eder. Araya izleyicinin kolay fark edemeyeceği bazı bilmeceler koymayı seviyorum” diye konuştu.
“Gerçekliği Zorlayan Bir Film”
Oyuncu Elif Nur Kerkük ise sinema televizyon eğitimi aldığını ve Pirselimoğlu’yla yollarının ilk kez 2007’de kesiştiğini anlattı. Kerkük, yönetmenin bu film için kendisiyle iletişime geçme sürecini “fazlasıyla ilginç” olarak nitelendirdi:
“Hoca ‘Kerr’ filmiyle Adana Film Festivali’ndeydi, ben de orada set çalışıyordum. Ortak bir arkadaşımız bizi tanıştırdı. Bana projeden hiç söz edilmedi ama hocanın bakışlarından bir şeyler olduğunu hissettim. Yaklaşık altı ay sonra film için yeniden bir araya geldik.”
“İdea”nın absürd unsurlar taşısa da günümüz gerçekliğiyle çarpıcı biçimde örtüştüğünü belirten Kerkük, “Senaryoyu ilk okuduğumda ‘Bu da olur mu?’ diye düşünmüştüm. Ama filmi izleyince ve bugünün dünyasına bakınca o ironi çok daha görünür hale geldi. İnsanların üzerine bir etiket yapıştırılıyor ve neyle suçlandıklarını bile bilmiyorlar. Film bunu hem gerçekçi hem ironik biçimde anlatıyor” dedi.
Filmin Konusu
"Şehirden uzak, ıssız bir villada bekçilik yapan Kemal'in hayatı, gece geç saatte bindiği bir otobüste tuhaf bir adamın koltukta unuttuğu İdea adlı gizemli kitaba rastlamasıyla altüst olur. Sadece birkaç sayfasını karıştırmış olduğu kitap yüzünden açıklanmayan bir suçla suçlanan Kemal, gizli bir örgütün lideri sanılarak tutuklanır. Bir anda kimliği elinden alınan Kemal, nasıl ve neden hedef haline geldiğini bilmeden, akıl dışı bir kabusun içine düşer."





