MÖ 330 yılında Atinalı Lycurgus, Aiskhylos, Euripides ve Sofokles’in eserlerinin orijinal nüshalarının şehir kütüphanelerinde saklanmasını zorunlu kılan bir yasa çıkarmıştır. Bu yasa, yazarların yaratıcılığını korumayı ve eserlerin orijinalliğini güvence altına almayı amaçlamaktadır.

Roma döneminde de benzer bir farkındalık bulunmaktaydı. Cicero, yazılarında intihal konusuna değinmekte; Vitruvius ise şiir yarışmalarında kopya çeken “sahte şairleri” ifşa etmekteydi. Roma’da özel bir telif yasası çıkarılmamış olsa da hukukçular, “fikir ile madde arasındaki ayrım” gibi bugün hâlâ geçerliliğini koruyan kavramlar geliştirmişlerdir.

Tarihin İlk Telif Uyuşmazlığı Ne Zaman Yaşanmıştır?

MS 560 civarında İrlanda’da Başrahip Finnian ile öğrencisi Rahip Columba arasında Zebur’un izinsiz kopyalanması nedeniyle bir mülkiyet tartışması yaşanmıştır.

Dönemin kralı, “Her ineğin bir buzağısı, her kitabın bir kopyası vardır” diyerek kararı Finnian lehine vermiştir ancak anlaşmazlık büyümüş, binlerce kişinin öldüğü Cúl Dreimhne Muharebesi’ne yol açmıştır. Bu olay, tarihteki en eski ve en kanlı telif hakkı anlaşmazlığı olarak kabul edilmektedir.

Matbaanın İcadı Telif Sorunlarını Nasıl Etkilemiştir?

Orta Çağ boyunca kitap kopyalamak zahmetli bir süreç olarak bilinmekteydi. Ancak 1440 yılında Johannes Gutenberg’in matbaayı icat etmesiyle bu durum kökten değişmiştir. Artık binlerce sayfa kısa sürede basılabilmekteydi. Fakat telif yasaları bulunmadığından, eserler rakip matbaacılar tarafından izinsiz çoğaltılmaya başlanmıştır.

Bu süreçte İngiltere’de “copyright” terimi, basım ve çoğaltma hakkı anlamında kullanılmaya başlanmıştır. 1486’da Sabellicus’a “Venedik Tarihi” adlı eseri için verilen imtiyaz, tarihteki ilk yazarlık hakkı olarak kabul edilmektedir.

Telif Hakkı Nasıl Ortaya Çıkmıştır

Modern Telif Hukukunun Temelleri Nasıl Atılmıştır?

Matbaanın yayılmasıyla birlikte sansür ve kontrol mekanizmaları da ortaya çıkmıştır. III. Richard basılı eserleri teşvik etmekle birlikte zararlı görülen metinleri yasaklamıştır. 1534 yılında VIII. Henry’nin çıkardığı yasa ise tarihteki ilk kapsamlı sansür düzenlemesi olarak kabul edilmektedir.

Bu dönemde verilen basım imtiyazları zamanla yayınevlerine güç kazandırmış, yazarların haklarını sınırlamıştır. Nihayet 1710 yılında çıkarılan “Kraliçe Anne Kanunu”, yazarları koruyan ilk modern telif yasası olma özelliğini taşımaktadır. Bu yasa, Fransa ve Amerika dâhil birçok ülkenin telif hukukuna ilham kaynağı olmuştur.

Telif Hakları Uluslararası Düzeyde Nasıl Tanınmıştır?

1886 yılında imzalanan Bern Konvansiyonu, edebiyat ve sanat eserlerinin korunmasını düzenleyen ilk uluslararası anlaşma olmuştur. Ardından 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, “herkesin ürettiği eserden doğan manevi ve maddi haklara sahip olduğunu” belirterek, fikri mülkiyeti ilk kez bir insan hakkı olarak tanımıştır.

Türkiye’de Telif Hakkı Ne Zaman Yasal Güvenceye Kavuşmuştur?

Türkiye’de matbaanın 1727 yılında kurulmasıyla birlikte telif hakkı alanındaki gelişmeler, Batı’ya göre yaklaşık 300 yıl gecikmeli olarak gerçekleşmiştir. İlk düzenleme, 1850 tarihli Encümen-i Daniş Nizamnamesi ile yapılmıştır. Ardından 1857 tarihli Telif Nizamnamesi, basım haklarını tanımlamış ve yazar koruma sürelerini belirlemiştir.

Kızılcık Şerbeti Reytinglerde Zirvede, Taşacak Bu Deniz Yükselişte!
Kızılcık Şerbeti Reytinglerde Zirvede, Taşacak Bu Deniz Yükselişte!
İçeriği Görüntüle

Gerçek anlamda ilk telif yasası, 8 Mayıs 1910 tarihli Hakkı Telif Kanunu ile yürürlüğe girmiştir. Günümüzde telif hakları, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunmaktadır. Türkiye, Bern Konvansiyonu’nu 1995 yılında imzalayarak uluslararası standartlara uyum sağlamıştır.

Muhabir: Sibel Bay