SİBEL BAY

İlk Astronotların Ayak İzleri En Az 100 Milyon Yıl Ay'da Kalacak

Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, ayın yumuşak beyaz yüzüne ilk adımlarını attıklarında ay üzerinde büyük bir etki yarattılar. Dünya üzerindeki rüzgâr, yağmur ve genel erozyon nedeniyle yok olan ayak izlerinin aksine, Apollo 11'in ayak izleri milyonlarca yıl boyunca orada kalacak. Ay'da ayak izlerini ortadan kaldıracak bir rüzgâr yok ve atmosferin olmayışı, aydaki suyun tamamının buz olduğu anlamına geliyor. Dolayısıyla bu ayak izleri, ay patlayana veya yüzeyine bir meteor çarpana kadar orada kalacak.

Mars'ta Kar Yağıyor

Mars, çoğunluğu demirden oluşan çok ince bir atmosfere sahip büyük bir kırmızı gezegendir. 2008 yılında NASA tarafından kızıl gezegenin atmosferinde yoğun bir yağışın meydana geldiği keşfedildi. Gezegendeki inanılmaz derecede soğuk gece sıcaklıkları, atmosferde istikrarsızlığa neden olarak yoğun kar yağışına benzer küçük, lokal buz patlamalarına neden oldu.

Araştırmacılar ise şöyle yazdı: "Simülasyonlarımızda, konvektif kar fırtınaları yalnızca Mars gecesi sırasında meydana geliyor ve su buzu bulutu parçacıklarının ışınımsal soğumasından kaynaklanan atmosferik dengesizlikten kaynaklanıyor."

Titan'a Sıvı Metan Yağmuru Yağıyor

Bir zamanlar bin yıllık fırtınalar olduğuna inanılan Titan'ı parçalayan metan yağmuru, aslında Satürn'ün en bilinen uydusu üzerinde her yıl meydana geliyor. Bir Titan yılı 30 Dünya yılına yakın olsa da bu yine de başlangıçta inanılandan çok daha kısa bir süredir. Metan yağmuru ayın buzlu yüzeyini keserek dağlar, nehirler ve volkanlar oluşturur.

Dünya Dışı Hayat Umudu: Yeni Gezegen Şaşırttı Dünya Dışı Hayat Umudu: Yeni Gezegen Şaşırttı

Astronotlar Uykularında Boğulma Riskiyle Karşı Karşıya

Astronotlar, havanın hareket etmesini sağlamak için vantilatör fanlarının altında uyuma eğilimindedir. Bunu yapmazlarsa kendilerini boğularak ölüme yol açabilecek bir karbondioksit baloncuğuyla çevreleme riskiyle karşı karşıya kalırlar.

Güneş Sistemimizin Kütlesinin Yüzde 99'u Güneş’tir

Karmaşık ve şekilsiz bir madde alanı olan güneş sisteminin ağırlığını tanımlamak neredeyse imkânsızdır. Gezegenler, aylar ve yıldızlar ağırlıklarına göre tartılmazlar, bunun yerine ağırlıkları çekim kuvvetlerine göre belirlenir. Güneşin çekirdeği, tek bir büyük nükleer füzyonda birlikte dönen hidrojen, helyum, karbon, nitrojen ve oksijenden oluşan yoğun bir koleksiyondur. Dolayısıyla Güneş sisteminin kütlesinin yüzde 99’u Güneş’tir.

Uzayda Vakit Geçirmek Vücudu Eziyor

Sıfır yerçekiminde çok fazla zaman harcamanın vücudunuzun çalışma şekli üzerinde olumsuz etkileri olabileceği ortaya çıktı. Astronot Scott Kelly, bu gerçeği uzayda 520 gün geçirdikten sonra keşfetti. Kelly, Dünya’ya geri döndüğünde tüm kaslarının ağrıdığını ve şiddetli mide bulantısı yaşadığını ifade etti.

Uzayda Ağlamak İmkânsız

Astronotlar Dünya’nın yörüngesindeyken ne kadar üzgün ya da yalnız olsalar da, gözlerini gözyaşlarıyla kapatmamak için duygularını bastırılmış halde tutmaya çalışırlar. Sıfır yerçekiminde, gözyaşlarının akabileceği hiçbir yer yoktur.

NASA'nın Dünya'ya Yakın Nesneleri Gözlemlemeye Adanmış Bir Programı Var

1998'de NASA, "bir kilometreden büyük dünyaya yakın nesnelerin %90'ını keşfetmeye" koyuldu ve 2005'te hedefini 140 metreden büyük dünyaya yakın nesneleri de kapsayacak şekilde genişletti.

Dünyaya yakın nesneler, "yakındaki gezegenlerin yerçekimsel çekiciliğiyle Dünya'nın yakınına girmelerine izin veren yörüngelere itilen kuyruklu yıldızlar ve asteroitler"dir. 2020'de NASA, Dünya'nın 16 ay uzaklığından geçen, yakın asteroit OR2'yi gözlemlediğini" paylaştı.

Bilim İnsanları Bir Kara Deliği Ölçerken Tahmin Yapıyorlar

Bir kara deliğin ölçülmesindeki sorun aslında ölçülecek hiçbir şeyin olmamasıdır. Bir kara deliğin kütlesini hesaplamak için araştırmacıların kara deliğin etrafındaki her şeyi ölçmesi gerekir. Bunu yapabilmek için kara deliğin yakınındaki yıldızların hareketini ve hidrojen siyanür (HCN) ile formilyumun (HCO+) dağılımını takip etmeleri zorunluluğu vardır. Bilim insanları bu hareketi takip ederek bir kara deliğin ağırlığını aşağı yukarı tespit edebiliyorlar.

Editör: Sibel BAY