Burak BALCI'nın 27 Nisan 2024 tarihli yazısı: Kaderin Kılıcımın Ucundadır!

Yer: Atina Tren İstasyonu.

Saat: 17.02

15’er metre aralıklarla istasyonda bekleyen Türk İstihbarat görevlileri, günün gelen son trenini bekliyordu.

Tavşan, bu trene de binmezse operasyon ertelenecekti.

Terör örgütünün üst düzey üyesi Tavşan, 6 aydır Atina’da fink atıyor, gününü gün ediyordu.

Nefesler tutulmuştu…

Derken Tavşan göründü.

İlk temas sağlanmıştı…

İri cüssesi ve uzun boyuyla dikkat çeken Tavşan, kendinden emin bir şekilde istasyona girdi. Elindeki sigaradan son fırt çektikten sonra izmariti baş ve orta parmağının arasına alarak raylara doğru fırlattı.

Tren de aynı anda istasyona yanaşmıştı.

3 vagonlu trenin her seferinde orta vagonuna binen Tavşan, bu kez karar değiştirerek son vagona binmişti.

Tedbiri elden bırakmayan Türk istihbaratı, Tavşan’ı kaçırmamak için her vagona bir avcı yerleştirmişti.

Aheste bir şekilde istasyonda duran trenin raylara sürtünen tekerleri iç gıcıklatıyordu…

Göz ucuyla saatine bakan Tavşan, seri adımlarla trene bindi, peşinden de Avcı…

Yaşlı bir karı- koca ve genç bir kadının dışında vagon bomboştu…

Vagonun orta kısmında kapının karşısındaki cam kenarına oturan Tavşan başını öne eğip cep telefonuna gelen mesajları okumaya başladı.

10-15 saniyelik bir duraksamanın ardından Avcı da Tavşan'ın tam karşısındaki koltuğa oturdu.

Birkaç saniye telefonundan gözünü ayıran Tavşan, boş vagonda karşısına oturan kendi gibi iri cüsseli Türk istihbaratçıyı süzüyordu.

Avının gözünün içine bakan Türk istihbaratçı, Latince olarak “Kaderin kılıcımın ucundadır” dedi.

Böyle durumlarda av ve avcı arasında gizli bir iletişim kurulur, av (Tavşan), hiçbir şey söylenmese de yolun sonuna geldiğini anlardı.

Tavşan “anlayamadım” diyerek avına son cevabını verdi…

Aslında bu son cümlesiyle birlikte başına geleceği de anlamıştı.

Dedesi, Kurtuluş savaşında Teşkilat-ı Mahsusa da görev yapan Avcı, dedesinin hatıra olarak bıraktığı kasaturasını belinden çıkararak tek hamlede Tavşan’ın işini bitirdi.

Her şey göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir süre içinde olmuştu.

Tren bir sonraki istasyona yaklaşırken Avcı trenden atladı…

Rayların arasında bulunan çakıl taşlarına takılarak tökezledi ve düşmekten son anda kurtuldu.

Kendisini bekleyen sivil araca doğru tüm gücüyle koştu.

Aracın arka koltuğuna bindi.

Araçta kendisinden başka iki kişi daha vardı.

Aralarında tek bir kelime bile konuşulmadı.

Atina’nın varoşlarına doğru yol alan araç yaklaşık 15 dakika sonra iki katlı bir evin kapalı garajına girdi.

Avcı burada başka bir araca binerek yoluna devam etti. Bu kez yolculuk bir saat sürecekti…

Daha sonra bir nakliye kamyonunun kasasına bindi. Kasa içerisinde boş bir yere uzandı. Üzerine kalın bir battaniye örttü.

Bu şekilde 45 dakika daha yol aldıktan sonra sahile gelen Avcı planda çalışıldığı üzere kendisini götürmek için bekleyen balıkçı teknesine bindi.

Kalbi, hızlı hızlı atıyordu…

İçine bir şüphe düştü… Balıkçı teknesinin kaptanına kendisini bırakarak geri dönmesini söyledi… Tekneyi kullanan kaptanın itirazına fırsat bırakmayan istihbarat görevlisi, sözünün son cümlesiyle suya atladı.

6 saat boyunca yüzdükten sonra bir Türk adasına çıkmayı başardı.

Adada kendisini bekleyen görevlilerin ayarladığı lüks yata bindi. 3,5 saat içinde Muğla’nın gözde yat limanına ulaştı.

Kendisine ayarlanan gizli eve geçti, spor kıyafetlerini giydi, havalimanına doğru hareket etti ve apronda bekleyen özel jete bindi.

1,5 saat sonra Ankara’daydı.

Havalimanında kendisini karşılayan görevlilerle birlikte Ankara’nın Çukurambar mahallesindeki bilinmeyen bir eve geçti…

Burada Teşkilat başkan yardımcısına bilgileri ilk ağızdan aktardı…

Anlatılanları nefessiz bir şekilde dinleyen Başkan Yardımcısı, Avcı’yı alnından öperek dinlenmesini söyledi…

Avcı, Oran sitesinde Eymir Gölü’nü gören evinde istirahate çekildi…

Sabah kalktığında rutinini bozan bir haber görmedi…

Ertesi gün de…

Derin sessizlik içine kuşku düşürüyordu…

Ruhu, beyni âlemden aleme doğru yol alıyordu.

Yaşanan her şey bir hayal olabilir miydi?

Olayın ardından 72 saat geçtikten sonra ölen kişinin kimliği Atina medyası tarafından dünyaya servis edildi…

Atina’da -hükümetin engelleme çalışmalarına rağmen- medya ölen üst düzey terör örgütü mensubunun kimliğini açıklamıştı…

Medyaya yansıyan haberlerde terör örgütü üyesi kişinin trafik kazasında öldüğü bilgisi veriliyordu.

Ancak hem hükümet hem de medya, işin aslını pek tabii biliyordu.

Avcı, kıç tarafı büyük yayvan koltuğuna yaslandı…

İçini bu kez derin bir huzur kaplamıştı…

Bir gün gideceği bu görevlerden birinden geri dönemeyeceğini biliyordu…

Bir ara Beyrut’ta mermilerden son anda kurtulduğunu anımsadı…

Hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti…

12 saat deliksiz bir uyku çekti…

Sabah saat 08.00'i gösterdiğinde ev telefonu çalmaya başladı…

NOT: Burada yazılanlar kurgudan ibarettir!