Tüketici kredilerindeki artış eğilimi, 19 Nisan haftasında Türkiye'nin finansal sektöründe belirgin bir şekilde görüldü. Bu dönemde tüketici kredilerindeki yükseliş, ekonomik hareketlilik ve tüketici güveninin artmasıyla doğrudan ilişkilendiriliyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, tüketici kredilerindeki ivme artışı, ekonomik aktivitenin canlanması adına olumlu bir sinyal olarak değerlendiriliyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), kredi büyümesi konusundaki gelişmeleri yakından takip ettiğini belirtirken, son veriler tüketici kredilerinde hareketlenme olduğunu gösterdi.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 19 Nisan haftasında 13 haftalık, yıllıklandırılmış ve kur etkisinden arındırılmış tüketici kredi büyümesi yüzde 31,9 olarak kaydedildi. Bu, 2023'te görülen yüzde 100'ü aşan büyümeden sonraki düşüşten sonra yaşanan bir iyileşmeyi işaret ediyor.
Ticari kredilerde ise büyüme yüzde 27,3 olarak gerçekleşti, bu oran ticari kredilerdeki yüzde 1,7'lik artışa paralel ilerledi.
BDDK'nın haftalık bültene göre, bankacılık sektörünün kredi hacmi 19 Nisan itibarıyla 1 milyar 779 milyon lira arttı ve toplam kredi hacmi 12 trilyon 897 milyar 246 milyon liradan 12 trilyon 899 milyar 25 milyon liraya yükseldi.
Tüketici kredileri tutarı ise 19 Nisan'da 5 milyar 517 milyon lira artarak 1 trilyon 622 milyar 581 milyon liraya çıktı. Bu kredilerin büyük bir kısmı konut ve ihtiyaç kredilerinden oluşuyor.
Aynı dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 2 milyar 934 milyon lira artarak 1 trilyon 600 milyar 530 milyon liraya yükseldi.
Bireysel kredi kartı alacakları ise yüzde 2,6 azalarak 1 trilyon 370 milyar 228 milyon liraya geriledi.
Bu finansal gelişmelerin yanı sıra, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yaptığı görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkilerin önemi ve olası iş birliği fırsatlarına dikkat çekildi. Şi, Çin'in ve ABD'nin birbirlerini rakip olarak değil, ortak olarak görmesi gerektiğini vurguladı, bu da uluslararası ilişkilerin seyrini etkileyebilecek bir açıklama olarak yorumlandı.
