Regaip Kandili, hem manevi atmosferiyle hem de geleneksel tatlarla anılan özel bir gün olarak toplumda yerini koruyor. Kandil gecelerinin vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan kandil simidi, bu anlamlı günlerde sofralarda ve komşu paylaşımlarında kendini gösteriyor.
Ankara’nın deneyimli fırıncılarından Ahmet Sabri Tandoğan, kandil simidinin yapımı ve tarihsel önemi hakkında bilgi verdi. Mesleğinde 45 yılı geride bırakan Tandoğan, baba mesleğini devralarak bugünlere taşıdığı tecrübesiyle, kandil simidinin Osmanlı döneminden günümüze uzanan önemli bir gelenek olduğunu vurguladı.
“Kandil Simidinin Ruhunda Paylaşım ve Sadelik Var”
Ahmet Sabri Tandoğan, kandil simidinin sadece bir yiyecek olmanın ötesinde bir anlam taşıdığını belirterek, “Kandil simidi, sade bir lezzet olmasına rağmen, manevi açıdan çok derin bir anlamı vardır. Komşulara, dostlara ikram edilmesi bu lezzeti daha da anlamlı kılar. Geleneksel tatların yaşatılması, bir bakıma bu değerleri paylaşmakla mümkün.” dedi.
Kandil simidinin, Osmanlı saray mutfağından mahalle fırınlarına uzanan bir hikâyesi olduğunu ifade eden usta, bu lezzetin paylaşım kültürüne yaptığı katkının önemine de dikkat çekti.
Kandil Simidinin Yapılış Sırrı
Usta fırıncı, kandil simidinin geleneksel tarifini ve püf noktalarını şu sözlerle aktardı:
“Kandil simidinde temel malzemeler un, tereyağı, sıvı yağ, yoğurt, sirke, toz şeker, tuz, kabartma tozu ve üzeri için yumurta sarısı ile bolca susamdan oluşur. Hamur yoğurulurken aşırı yoğurmaktan kaçınılmalı ve yumuşak bir kıvam elde edilmelidir. Simitler halkalar halinde şekillendirilip üzerine yumurta sarısı ve susam eklenir. En son aşamada ise 170 derecelik fırında 15-20 dakika pişirilerek o altın sarısı renk elde edilir.”
Ahmet Usta, malzeme seçiminin çok kritik olduğunu belirterek, kaliteli tereyağı ve taze susam kullanımının simidin tadını önemli ölçüde etkilediğini de söyledi.
Geleneksel Tariflere Modern Dokunuşlar
Son yıllarda kandil simidine getirilen çikolatalı, fındıklı ya da fıstıklı yorumlara dair düşüncelerini sorduğumuzda, Tandoğan bu yeniliklere mesafeli yaklaştığını belirterek, “Kandil simidinin sadeliği ve o klasik tadı, onun özü. Modern dokunuşlar her ne kadar farklı bir tat katmaya çalışsa da bu geleneksel bir tarifin ruhundan uzaklaşmasına sebep oluyor. Geleneksel lezzetlerimize sahip çıkmak öncelikli hedefimiz olmalı.” diye konuştu.
Ahmet Sabri Tandoğan, geleneksel tariflerin korunması ve yeni nesillere aktarılması gerektiğini vurgulayarak şu sözleri ekledi:
"Bugün birçok genç, bu tarz geleneksel lezzetlere mesafeli duruyor. Ancak bu tarifler bizim kültürel mirasımızdır. Onları yaşatmazsak kaybolurlar. Fırınlarımızda bu geleneksel tatlara her zaman yer vermeliyiz. Ayrıca insanlar kendi evlerinde de kandil simidi yaparak bu geleneği sürdürebilir."