ARDA KEMAL ATAY

1980 yılında Kurtuluş Lisesi'nde seymenlik etkinliğine başlayan Gürcan Maden, o günden bu yana seymenlik geleneğini sürdürmeye devam ediyor. “Seymenlik sadece bir oyun değil, bir kültür ve yaşayış tarzıdır” diyen Maden, “Bize öğretilenleri biz de bizden sonrakilere öğretmek için çaba sarf ediyoruz. Dedik ya seymenlik sadece bir oyun değil… Aslında biz bir askeriz. Seymenler, Orta Asya'dan Anadolu'ya göç esnasında seyfiye sınıfında, kılıç kanadıdır. Daha sonrasında Anadolu'ya yerleştikten sonra yerleşik düzende de yine koruyan ve kollayan bölümde yer aldık. İç anadolu bölgesinde en rafine olarak yaşayan ve Ankara'da yaşayan bir etkinlik” dedi.

Seymenliğin tarihte bir koruma rolü olduğundan bahseden Maden, Seymenlerin seyfiye kanadında yer alarak amaçlarının halkı ve kervanı korumak olduğunu dile getirdi. Maden, “Anadolu'ya yerleştikten sonra Anadolu'da bir teşkilat var, ahi teşkilatı. Bu ahi cumhuriyetinde askeri kanat yine seymenlerden oluşuyordu. Seymen alayı her daim kurulmaz. Yeni bir lider seçildiği zaman kurulur. Ahi cumhuriyetinden sonra Selçuklu'nun kuruluşunda, Osmanlı'nın kuruluşunda ve en son 27 Aralık 1919'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü Dikmen sırtlarında karşılarken kuruldu. O güne kadar suskun olan davullar yüze çıktı. Bir gün öncesinden sinsin ateşi yakıldı. Sinsin ateşi de her daim yanmaz”  şeklinde konuştu.

Bir haberleşme aracı olan sinsin ateşinden bahseden Gürcan Maden, şöyle anlattı:

Çankaya’da Engellilere Işık Olan Okuyuculara Teşekkür Belgesi Çankaya’da Engellilere Işık Olan Okuyuculara Teşekkür Belgesi

“Sinsin ateşi aslında bir haberleşme aracıdır. Bunun kökü şaman geleneğine dayanmaktadır. Şimdiki gibi cep telefonu ile haberleşme yok. İnsanları çağırmanın, bir araya getirmenin yolu bu ateşi yakmaktır. Bu anlamda sinsin ateşi bir çağırma, davet anlamı taşır.  Yine o gün, çok nadir çıkan sancak çıkıyor. Sancak dikiliyor ve onu gören seymenler orada toplanıyor. 27 Aralık'ta Atatürk'ü 3 bin atlı, 700 yaya karşılıyor. Erzurum, Sivas, Kayseri'den çıkan seymenler, Beypazarı, Ayaş, Nallıhan'dan katılan seymenler Ankara'da Ata'yı karşılamak için bir araya geliyor. O gün bu tablo karşısında Atatürk, kendisinde bir güç olduğunu hissediyor ve aslında o gün kurtuluş savaşı başlamış oluyor. Buna vesile olan da yine seymenlerdir. Bunun yanında Atatürk, yine Ankarayla ilgili "Ben Ankara'yı coğrafya kitaplarından değil, tarih kitaplarından biliyorum" diyor. Cumhuriyetin Ankara'da kurulduğunu, 14. Yüzyılda bir Ahi Cumhuriyetinin burada var olduğunu biliyor. O gün hem kurtuluş savaşının başlamış hem de yeni bir lider Ankaralılar tarafından seçilmiştir. Kurtuluş savaşından sonra Ankaramız başkent oluyor. 16 gün sonra da cumhuriyet ilan ediliyor. Bu sene Ankara Kulübü'nde 43.senem. 43 senedir bu geleneği devam ettirmeye çalışıyorum. Bana öğretildi ve bende bu öğrendiklerimi öğretmekle mükellefim. Ankara Kulübü 1925'ten beri varolan bir dernek. Dernekte çok kişi geldi geçti. Onların içinde bir kişi de biz olabilirsek, bizden sonrakilere bir şey bulabilirsek en mutlu kişi biz olacağız. Bunun dışında götüreceğimiz hiçbir şey yok bu hayatta. Bizim amacımız bu, Ankara Kulübü'nün amacı da bu. Buradaki tüm seymenlere ilk öğretilen şey; derslerde ve karnelerinde başarılı olunması. Çünkü bize çalışkan, zeki, terbiyeli seymenler lazım diyoruz.”