İnternette sıkça paylaşılan, “kelimeleri harf harf değil, bütün hâlde okuruz” iddiası, gerçekte düşündüğümüzden daha karmaşık bir sürece dayanmaktadır. Örneğin, aşağıdaki metni büyük olasılıkla kolayca okuyabildiniz:
"Bu söczükreldeki hrafelr kaşırık yamızlış olduğu halde onralı okuyabiliyorsunuz.."
Bu metin, bir sözcüğün ilk ve son harfleri doğru kaldığı sürece, iç harflerin sırasının okuma açısından kritik olmadığını öne sürmektedir ancak bu iddia Cambridge Üniversitesi kaynaklı gibi paylaşılmış olsa da, böyle bir araştırma bulunmamaktadır.
Okuma Eylemi Karmaşık Bir Süreçtir
Okuma sırasında gözlerimiz sayfayı soldan sağa tarar ve saniyede 4-5 kez spazmodik hareketlerle duraksar. Bu kısa duraksamalar, kelimenin net görülebildiği alanı merkeze getirir ve okuma mümkün hâle gelir.
Beyin, geçmiş deneyimlere dayanarak kelimelerin nasıl görüneceğini tahmin eder ve okuma sırasında cümlenin anlamı açısından kritik olmayan bazı kelimeleri atlayarak süreci hızlandırır.
Göz çevresi, kelimenin ortasındaki harfleri net olarak tanımada sınırlıdır. Bu nedenle beyin, sözcüğü ilk ve son harfleriyle birlikte, iç harflerin fiziksel özelliklerini (ör. “g” harfinin kuyruğu, “t” harfinin dikmesi) kullanarak tanır.
Karışık Harfleri Okuma Yetisi Ne Kadar Etkilidir?
Araştırmalar, karışık harfleri okuyabilme becerimizin sınırlı olduğunu gösteriyor. Cambridge Üniversitesi araştırmacısı Matt Davis’e göre, bu durum yalnızca kısa sözcüklerde ve metin anlamlı olduğunda geçerlidir.
Psikolog Rebecca Johnson’ın çalışmalarına göre, tamamen karışmış sözcüklerden oluşan bir paragrafı okumak, orijinal metne kıyasla yüzde 40 daha uzun sürmektedir. Bununla birlikte, sadece ortadaki harfler karıştırıldığında okuma süresi yüzde 11’e kadar düşebilmektedir.
İlk harf, sözcüğün telaffuzunu belirlerken, son harf görsel olarak dikkat çeker ve sözcüğün tanınmasında kritik rol oynar. İç harflerin karışması ise beynin deneyim ve tahmin mekanizmaları sayesinde çoğu zaman kolayca telafi edilir.