Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hasan Turgut, Türkiye'nin böbrek taşı vakalarının sık görüldüğü ülkelerden biri olduğunu vurgulayarak, yeterli su içmenin böbrek sağlığı açısından hayati önem taşıdığını belirtti.
Doç. Dr. Turgut, “Demli çayın içinde bulunan oksalat maddesi, böbreklerde taş oluşumunu tetikleyebilir. Eğer çaydan vazgeçemiyorsanız, mutlaka su tüketimini artırın ve yanında limonlu su içmeye özen gösterin. Çünkü limonlu su taş oluşumunu engelleyici etki gösterir. Ancak hiçbir sıvı, suyun yerini tutmaz” ifadelerini kullandı.
Türkiye'de özellikle Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde böbrek taşı hastalığının yaygın olduğuna dikkat çeken Turgut, yaptığı bilimsel araştırmalarda Doğu Karadeniz’deki yoğun demli çay tüketiminin bu hastalığın görülme oranını artırdığını ortaya koydu.
"Kola ya da Çay, Suyun Alternatifi Olamaz"
Böbrek taşı gelişiminde en büyük etkenlerden birinin yetersiz su içilmesi olduğunun altını çizen Doç. Dr. Turgut, tuzlu yiyeceklerin fazlaca tüketilmesinin ve terleme yoluyla kaybedilen sıvının yerine konmamasının da süreci hızlandırdığını belirtti.
Turgut, “Böbrek taşı oluşumunun birçok sebebi olabilir ama en başta gelen neden, vücudun ihtiyaç duyduğu sıvının karşılanmamasıdır. Sıvıdan kastımız sudur. Pek çok hasta, ‘çay içiyorum, soda içiyorum, kola içiyorum’ diyor ama bunlar su yerine geçmez. Aksine vücudun daha fazla suya ihtiyaç duymasına neden olur.
Türkiye böbrek taşı açısından riskli bölgeler arasında yer alıyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da vakalar oldukça yaygın. Karadeniz Bölgesi ise nemli iklime rağmen yüksek vaka oranına sahip” şeklinde konuştu.
"Ter Yoluyla Atılan Sıvı, Böbreğe Fayda Sağlamaz"
Turgut, su tüketiminin idrarla atılması gerektiğine dikkat çekerek, “Terle kaybedilen sıvı böbrek fonksiyonlarına katkı sağlamaz. En önemli nedenlerden biri, terlemeyle kaybedilen suyun yerine konmamasıdır.
Hastalarıma günde 2,5 ila 3 litre su içmelerini öneriyorum. Bazıları bunu yaptığını söylüyor ama konuşma sırasında ter içinde kalıyorlar. Bu sıvı böbrekten değil, deriden atıldığı için işe yaramaz. İdrarınızın rengi su berraklığında olana kadar su içmeye devam etmelisiniz. Bu, yeterli su tüketiminin en net göstergesidir” dedi.
"Genetik Faktörler Riski 5 Kat Artırıyor"
Böbrek taşının genetik yatkınlıkla da bağlantılı olduğunu belirten Turgut, “Bu rahatsızlık genellikle yan ağrısı ve kasıklara vuran sancıyla kendini belli eder. Bazı hastalar ise idrarda kanama ya da sık idrara çıkma gibi belirtilerle başvurabiliyor.
Eğer aile bireylerinde taş problemi varsa, kişinin taş geliştirme olasılığı beş kat artıyor. Üstelik bir kez taş düşüren kişinin yeniden taş oluşturma riski de oldukça yüksek. Bu yüzden taşın türü analiz edilip tedavi ve beslenme planı buna göre yapılmalı” ifadelerini kullandı.
"Limon, Taş Oluşumuna Karşı Doğal Bir Kalkan"
Turgut, su tüketiminin önemine tekrar değinerek, “Ne soda ne kola ne de çay; hiçbiri suyun yerini alamaz. Böbrek taşı oluşumunun temel nedenleri arasında aşırı tuzlu beslenme, salamura ürünler ve yetersiz su tüketimi yer alıyor.
Gazlı içecekler de taş oluşumunu destekleyebilir. Ancak en etkili koruyucu doğal çözüm limondur. Günlük suyunuzun içine bir adet limon sıkarak tüketebilirsiniz.
Özellikle çayın içinde bulunan oksalat maddesi, böbrek taşlarını tetikleyebilir. Çaydan vazgeçemeyenlerin limonlu su tüketimini artırmaları şart. Suyun yerini hiçbir içecek tutmaz” dedi.