Beyin tümörleri, çocukluk döneminden ileri yaşlara kadar her yaş grubunda görülebiliyor.
Medical Park Bahçelievler Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Abuzer Güngör, “Her yıl yaklaşık 100 bin kişide 25-30 yeni beyin tümörü olgusuna rastlanır. Her yaşta ortaya çıkabilse de, en çok ileri yaşlarda tanı konur. Çocuklarda da görülebilir ancak bu dönemde farklı tümör tipleri ön plandadır.
Beyin tümörlerinin çoğu ailede benzer hastalık olmadan gelişir. Genetik yatkınlık nadir vakalarda önemlidir. En bilinen risk faktörü, özellikle çocuklukta baş bölgesine alınan radyasyondur” ifadeleriyle uyarıda bulundu.
Prof. Dr. Güngör, beyin tümörünün doğasını şöyle özetledi:
“Beyin tümörü, kontrolsüz şekilde büyüyen ve çoğalan hücrelerin oluşturduğu anormal doku kitlesidir. Normalde hücrelerin çoğalmasını durduran mekanizmalar bozulduğunda tümör oluşur ve zamanla büyüyebilir.
Bu yapılar iyi huylu (benign) veya kötü huylu (malign) olabilir. İyi huylu tümörler genellikle daha yavaş büyür ve çevre dokulara yayılma eğilimi azdır; kötü huylu tümörler ise hızla ilerleyebilir ve çevre dokulara, hatta bazen uzak bölgelere yayılabilir.”
Beyin Tümörleri Her Yaşta Görülebiliyor
Toplumda nadir rastlanan beyin tümörlerinin sıklığını değerlendiren Prof. Dr. Güngör, “Her yıl yaklaşık 100 bin kişiden 25-30’unda yeni beyin tümörü tespit edilir.
Tanı her yaşta konabilir ancak ileri yaşlarda daha sık görülür. Çocuklarda da ortaya çıkabilir; bu yaş grubunda farklı tümör türleri öne çıkar” dedi.
Çocuklukta Radyasyon Riskine Dikkat
Beyin tümörlerinin büyük çoğunluğunun aile öyküsü olmadan geliştiğini vurgulayan Prof. Dr. Güngör, “Genetik yatkınlık nadir durumlarda önem taşır. En bilinen risk faktörü özellikle çocuklukta baş bölgesine alınan radyasyondur” uyarısında bulundu.
Cep telefonu veya kimyasal maddelerin etkisi konusunda ise kesin kanıt bulunmadığını belirten Prof. Dr. Güngör, riskin genetik, sağlık geçmişi ve çevresel etmenlerin birleşimiyle şekillendiğini ifade etti. Ayrıca MR görüntülemenin radyasyon açısından herhangi bir sağlık riski taşımadığını vurguladı.
Belirtiler Göz Ardı Edilmemeli
Beyin tümörlerinde farklı belirtiler görülebileceğini anlatan Prof. Dr. Güngör, “En sık karşılaşılan belirtiler baş ağrısı, nöbet, konuşma veya düşünme güçlüğü, kişilik ve davranış değişiklikleri, vücudun bir tarafında güçsüzlük veya uyuşma, denge kaybı, baş dönmesi, görme ve işitme sorunları, hafıza kaybı, açıklanamayan mide bulantısı, kusma ve yorgunluktur. Özellikle yeni başlayan ve giderek şiddetlenen baş ağrıları, nöbet, ani görme veya konuşma bozuklukları vakit kaybetmeden uzman tarafından değerlendirilmelidir” dedi.
Tanı Süreci Nasıl İşliyor?
Prof. Dr. Güngör, tanı sürecini şu şekilde açıkladı:
“Öncelikle MR görüntüleme tercih edilir. MR, tümörün boyutu, yeri ve çevre dokularla ilişkisini ayrıntılı şekilde gösterir.
Acil durumlarda veya kemik yapılarla ilişkili tümörlerde BT kullanılabilir. Kesin tanı ise genellikle tümör dokusundan alınan biyopsi ile konur. Erken teşhis, hastalığın seyrini ve yaşam kalitesini büyük ölçüde etkiler.
Tümör küçükken ve çevre dokulara yayılmadan tespit edilirse cerrahiyle tamamen çıkarılma şansı artar; böylece hastalar daha uzun ve kaliteli bir yaşam sürebilir.”
Tedavi Yaklaşımı Tümöre ve Hastaya Özel
Beyin tümörü tedavisinin tümörün türüne, yerine ve hastanın durumuna göre planlandığını belirten Prof. Dr. Güngör, “İyi huylu tümörlerde cerrahi çoğunlukla tercih edilir; çıkarılması mümkün değilse hedefe odaklanmış ışın tedavileri uygulanabilir. Kötü huylu tümörlerde cerrahiye ek olarak radyoterapi, kemoterapi, immünoterapi ve elektriksel alan tedavileri (TTFields) kullanılabilir.
Bazı merkezlerde lazer ablasyon veya hedefe yönelik ilaçlar da denenmektedir. Her hastada cerrahi ilk seçenek değildir; küçük ve iyi huylu tümörler yalnızca düzenli görüntülemelerle izlenebilir. Ameliyatın riskli olduğu veya çıkarılamadığı durumlarda radyoterapi, kemoterapi veya hedefe odaklanmış radyocerrahi seçenekleri mevcuttur.
Son yıllarda elektriksel alan tedavileri ve lazer ablasyon yöntemleri de alternatif olarak sunulmaktadır. Tedavi, her hasta için cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonuyla planlanmaktadır” dedi.
Yapay Zeka ve Robotik Cerrahi ile Daha Güvenli Operasyonlar
Prof. Dr. Güngör, “Yapay zekâ destekli görüntüleme ve analiz sistemleri, tümörün sınırlarını daha net belirleyerek cerrahların daha hassas ve güvenli ameliyat yapmasına yardımcı olur.
Robotik cerrahi teknolojileri ise zor ulaşılan bölgelerde cerrahın elini destekleyerek ameliyat süresini kısaltır, hata riskini azaltır ve sağlıklı dokulara zarar vermeden müdahale sağlar.
Böylece hem tümörün etkin çıkarılması hem de hastaların yaşam kalitesinin korunması mümkün olur” ifadelerini kullandı.
Tedavi Sonrası Yaşam Kalitesi Değişkenlik Gösteriyor
Beyin tümörlerinin tedavi sonrası yaşam kalitesinin tümörün türüne, yerine, uygulanan tedaviye ve genel sağlık durumuna bağlı olarak değiştiğini belirten Prof. Dr. Güngör, “İyi huylu ve tamamen çıkarılabilen tümörlerde hastalar genellikle kısa sürede günlük yaşamına döner. Kötü huylu tümörlerde tedavi süreci daha uzun ve zorlu olabilir. Radyoterapi ve kemoterapi yorgunluk, hafıza ve konsantrasyon zorlukları yaratabilir. Cerrahi sonrası iyileşme birkaç hafta sürebilir, tam toparlanma ise aylar alabilir” dedi.
Riski Azaltmak için Öneriler
Beyin tümörlerinden tamamen korunmanın mümkün olmadığını ifade eden Prof. Dr. Güngör, “Ancak koruyucu hekimlik kapsamında bazı önlemlerle riskler azaltılabilir. Radyasyondan kaçınmak, kimyasal ve ağır metal maruziyetine karşı korunmak, dengeli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, sigara ve alkol gibi risk faktörlerinden uzak durmak önemli adımlardır” uyarısında bulundu.