“Doppelgänger” terimi Almancadan gelir ve “çifte giden” ya da “çifte yürüyen” anlamını taşır. Bu kavram, bir kişinin genetik bağı olmayan fakat yüz hatları son derece benzer başka bir kişiye sahip olabileceğini ifade eder.
Tek yumurta ikizlerinden farklı olarak doppelgänger, biyolojik bir bağ içermez. Yalnızca fiziksel benzerlik temelinde açıklanır.
Kavramın Tarihsel ve Kültürel Arka Planı
Doppelgänger, yüzyıllardır folklorik anlatılarda ve edebiyatta yer bulan bir olgudur. Eski dönemlerde, kendi benzerini görmek kötü bir alamet, hatta ölümün habercisi sayılmıştır.
Modern çağda ise bu benzerlikler, doğaüstü bir olgu olarak değil, genetik tesadüfler ve biyolojik rastlantılarla açıklanır.
Genetik Benzerlikler
Bu alandaki en dikkat çekici çalışmalardan biri moleküler genetikçi Manel Esteller tarafından yürütülmüştür. Esteller, fotoğrafçı François Brunelle’in 1999’dan itibaren sürdürdüğü “I’m not a look-alike!” projesine katılan kişileri inceledi. Çalışmada, birbirine çok benzeyen ancak akraba olmayan bireylerin yüzleri yapay zekâ tabanlı yazılımlarla analiz edildi.
Araştırma, genetik örnekler üzerinde yapılan incelemelerle devam etti. Sonuç olarak, benzer yüz hatlarının bazı ortak genetik varyantlardan kaynaklandığı ortaya kondu.
Epigenom ve mikrobiyom verileri farklı olsa da, kemik uzunluğu gibi belirli fiziksel özelliklerde benzerlikler gözlendi. Bu da benzer yürüyüş stillerinin bile mümkün olabileceğini gösterdi.
Kişilik Özellikleri Benzerlik Gösterir mi?
Dış görünüşteki benzerlik, kişilik özellikleri için geçerli değildir. California State University’den psikoloji profesörü Nancy Segal, François Brunelle’in arşivinden yararlanarak bu konuyu araştırdı.
Benzer görünümlü kişilere “Büyük Beş” kişilik testi uygulandı. Sonuçlar, genetik bağı olmayan kişilerin benzer karakter özelliklerine sahip olmadığını gösterdi. Yani bir doppelgänger ile fiziksel açıdan benzer olmak, kişilik açısından benzerlik anlamına gelmez.