Paleolitik Çağ'dan başlayarak Anadolu'da hüküm sürmüş medeniyetlerin hikayesini kesintisiz bir kronolojiyle anlatan müze, ziyaretçilerine adeta zamanda bir yolculuk vaat ediyor. Kurşunlu Han ve Kurşunlu Bedesteni gibi iki tarihi mekanın restore edilmesiyle oluşturulan bu eşsiz yapı, bir yandan kendi mimari tarihini, diğer yandan da içinde sergilediği on binlerce yıllık Anadolu tarihini aynı anda sunuyor. Bu özelliğiyle müze, Ankara'nın sadece idari bir başkent değil, aynı zamanda medeniyetlerin beşiği olan Anadolu'nun hafıza merkezi olduğunu kanıtlıyor.
Tarihin Sıfır Noktasından Hititlere: Eşi Benzeri Olmayan Koleksiyon
Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ni dünya çapında özel kılan en önemli özelliği, belirli bir döneme veya medeniyete odaklanmak yerine, Anadolu'nun bütüncül tarihini bir bütün olarak sunmasıdır. Müzenin koleksiyonu, insanlığın ilk yerleşim yerlerinden olan Çatalhöyük buluntuları, Anadolu'daki ilk yazılı belgeler olan Asur Ticaret Kolonileri'ne ait Kültepe tabletleri ve dünyadaki en zengin Hitit koleksiyonunu barındırıyor.
Bir müze yetkilisi, sergileme düzenini "Ziyaretçimiz, Kurşunlu Bedesteni'nin kubbeli salonlarına girdiğinde, kendisini kronolojik bir akışın içinde bulur. Her bir salon, sizi bir sonraki medeniyete taşır: Kalkolitik, Eski Tunç, Asur, Hitit, Frig, Geç Hitit ve Urartu... Bu, okulda okuduğumuz tarih şeridinin, gerçek eserlerle ete kemiğe bürünmüş halidir. Bu deneyimi bu ölçekte sunabilen başka bir müze dünyada neredeyse yoktur" sözleriyle açıklıyor. Özellikle Hitit İmparatorluğu'na ait devlet antlaşmalarının yer aldığı kil tabletler ve törensel semboller, müzenin en dikkat çekici eserleri arasında yer alıyor.
Tarihi Mekan İçinde Tarih: 'Avrupa'da Yılın Müzesi' Unvanının Sorumluluğu
Müzenin başarısı, sadece koleksiyonunun zenginliğinden değil, aynı zamanda bu koleksiyonun sunulduğu mekanın tarihi dokusuyla kurduğu diyalogdan geliyor. 15. yüzyıla tarihlenen bir kervansaray (Kurşunlu Han) ve bir kapalı çarşı (Kurşunlu Bedesten) yapılarının içinde gezerken, ziyaretçiler hem Osmanlı mimarisinin hem de binlerce yıllık Anadolu medeniyetlerinin atmosferini bir arada soluyor. Bu "tarih içinde tarih" konsepti, müzeye "Avrupa'da Yılın Müzesi" ödülünü getiren en önemli faktörlerden biriydi.
Son yıllarda Türkiye'nin yurt dışına kaçırılmış tarihi eserleri geri getirme konusundaki diplomatik başarıları, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin önemini bir kez daha artırdı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan bir yetkili, "Yurt dışından iadesi sağlanan her bir eser, ait olduğu topraklara, ait olduğu hikayeye geri dönüyor. Anadolu Medeniyetleri Müzesi, bu eserlerin ait oldukları kronolojik sırayla, yani Anadolu'nun büyük anlatısındaki yerleriyle yeniden buluştuğu yuvadır. Bu müze, kültürel mirasımıza sahip çıkma kararlılığımızın da bir simgesidir" dedi.