Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin zamanında başlayan genişleme politikaları, İstanbul'un fethinin temellerini attı. Osmanlılar, zamanla Bizans İmparatorluğu'nun topraklarını genişletti ve İstanbul'un stratejik önemini fark ettiler.

Osmanlılar, ilk kez 1390 yılında İstanbul'u kuşatma girişiminde bulundular ancak başarılı olamadılar.

II. Murad döneminde (1421-1451), Osmanlılar, Balkanlar'da güçlerini sağlamlaştırdılar ve İstanbul'u fethetme planlarını yeniden gündeme aldılar.

II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmed) 1451'de tahta çıktığında, İstanbul'u fethetmek için uzun vadeli bir strateji belirledi. 1452 yılında donanmayı hazırladı ve Rumeli Hisarı'nı inşa etti. Böylece Boğaz'ın kontrolü Osmanlıların eline geçti. Ardından, büyük bir ordu toplandı ve kuşatma için gerekli malzemeler hazırlandı. Ayrıca büyük bir topçu birliği de kurdu.

II. Mehmed, 6 Nisan 1453'te İstanbul'u kuşattı. Şehir, Bizans İmparatoru XI. Konstantinos'un yönetimi altındaydı.

Osmanlı donanması, Boğaz'ı kontrol altında tutarak şehri abluka altına aldı. Karadan ise, şehre doğru saldırılarını sürdürdü. Ancak şehrin savunucuları da direniyordu ve uzun süren çatışmalar yaşandı. Kuşatma boyunca, Osmanlılar şehre karşı yoğun topçu ateşiyle, savunucuları zayıflattılar.

29 Mayıs 1453 sabahı, Osmanlılar büyük bir saldırı düzenlediler. Fatih Sultan Mehmed'in bizzat yönettiği son saldırıda, surlar aşıldı ve şehir içine girildi. Bu noktadan sonra şehrin düşmesi kaçınılmazdı ve Bizans askerleri geri çekilmeye başladı.

Sonunda, 29 Mayıs 1453'te, Fatih Sultan Mehmed komutasındaki Osmanlı ordusu, şehri ele geçirdi.

İstanbul'un fethi, Bizans İmparatorluğu'nun sonunu getirdi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun gücünü doruğa çıkardı. Ayrıca, İstanbul'un fethi, Doğu ve Batı ticaret yollarının birleştiği önemli bir noktanın kontrolünü ele geçirmesi açısından da stratejik bir öneme sahipti.

İstanbul'un fethi, tarihte unutulmaz bir dönüm noktası olarak kalırken, Osmanlı İmparatorluğu'nun da en parlak anlarından biri olarak hatırlanır.