Uygarlığın gelişmesinde büyük pay sahibi olan ve Orta Asya’da M.Ö. 4 bin yıllarında evcilleştirilen at hemen tüm Türk toplumlarının güncel, siyasî, ekonomik ve askerî yaşamında çok önemli rol oynamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde binicilik, hem askeri hem de sosyal açıdan önemli bir spor ve beceri olarak kabul ediliyordu. 

Osmanlı toplumunda, binicilik yetenekleri genellikle bir erkeğin askeri veya yönetici kariyerinde önemli bir rol oynamaktaydı. 

Atın binek hayvanı olarak kullanılması, dünya tarihinde çok önemli bir aşama olup tarıma bağlı hayvancılığın çok üstünde bir kültür atılımıdır.

Avcılık yaşamından hayvanları evcilleştirmeye geçen ilk ırk Türklerdir. At, Türkler tarafından evcilleştirilmiş, Türkler ata binen ilk insanlar olmuştur.

Binicilik Osmanlı'da Cündicilik olarak da bilinmekteydi. Cündi kelimesi Osmanlılarda yalnız yetenekli biniciler için kullanılmaktaydı. 

Atlar, tarihte çok değerli bir silah olarak görülmüş, günümüze kadar da sayısız savaşta rol almıştır. 

Türklerin bu alandaki birçok başarısı da atları ve binicilerin hünerleri sayesinde olmuştur. Fakat Türk toplumu için binicilik sadece savaşlarla sınırlı kalmamıştır. 

Türkler atçılığı günlük yaşamlarının içine katmışlardır. Yerleşik hayattan uzak bir toplum olmasından dolayı ulaşımda ve ekonomik alanlarda da atlar kullanılmıştır.

Sosyal açıdan, binicilik Osmanlı toplumunda zenginlik ve statüyü simgeleyen bir aktivite olarak görülüyordu. 

Saray çevresindeki soylular ve beyler genellikle at üzerinde ustalaşmışlardı ve bu becerilerini göstermek için çeşitli yarışmalara ve gösterilere katılırlardı.

Osmanlı Dönemi’nde, binicilikle ilgili faaliyetler; binicilikte ustalık ve hüner gösterme yarışları, uzun mesafeli at yarışları ve at üzerinde oynanan çeşitli oyunlar olarak 3 bölümde yapılmıştır. 

Binicilikte ustalık ve hüner gösterme yarışları, halkın en çok ilgilendiği yarışlardı. 

Padişahların da yarışlara ilgi göstermiş ve desteklemiş olmaları, binicilikte usta ve maharet sahibi olmayı teşvik etmiştir.

Osmanlıların büyüme dönemlerinde de Kapıkulu ve Tımarlı süvarileri çok önemli rol oynamışlardır. 

Kapıkulu süvarilerinin 50 bine, Tımarlı süvarilerinin 90 bine ulaştığı dönemler olmuş; Niğbolu Savaşı’nda 40 bin, Mohaç Savaşı’nda 166 bin süvari bulundurulmuştur. 

Osmanlı ordusundaki süvari sayısı 16. yüzyıl başlarında 200 bine kadar çıkmıştır.

Osmanlıların büyük bir süvari gücüne sahip oldukları dönemlerde Anadolu’da at yetiştiriciliğine de çok önem verildiği görülmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu'nda binicilik sporu ve at kültürü, toplumun çeşitli kesimlerinde önemli bir yer tutuyordu ve bu geleneğin izleri günümüz Türkiye'sinde de hala yaşamaktadır. 

Özellikle Türkiye'de at yarışları, cirit oyunları ve binicilik sporları, Osmanlı dönemindeki bu geleneksel kültürün mirasını sürdürmektedir.