Osmanlı İmparatorluğu, yaklaşık 600 yıllık hükümdarlığı boyunca çok sayıda padişah görmüş bir imparatorluktur. Her bir padişahın kendine özgü karakter özellikleri, yönetim tarzları ve yaşamlarıyla ilgili ilginç ve az bilinen yönleri bulunmaktadır. Aşağıda bazı Osmanlı padişahları hakkında ilginç bilgileri bulabilirsiniz.
Fatih Sultan Mehmet (1432-1481): İstanbul'u fetheden ve böylece Roma İmparatorluğu'nun resmi olarak sona ermesine yol açan Fatih Sultan Mehmet, aynı zamanda büyük bir sanat ve bilim hamisiydi. Yedi dil bilen ve batı sanatını yakından takip eden Fatih, İstanbul'u dünyanın bilim ve kültür merkezlerinden biri yapma vizyonuna sahipti. Kendisi, kendi adına basılan altın ve gümüş paraların tasarımında da aktif rol almıştır.
Kanuni Sultan Süleyman (1494-1566): "Muhteşem Süleyman" olarak da bilinen Kanuni, Osmanlı İmparatorluğu'nu zirveye taşıyan bir hükümdardı. Ancak az bilinen yönü, Kanuni'nin aynı zamanda yetenekli bir şair olması ve "Muhibbi" mahlası altında şiirler yazmasıdır. Kanuni'nin şiirleri, aşkı, doğanın güzelliklerini ve kişisel düşüncelerini içerir, bu da onun sadece bir hükümdar değil, aynı zamanda derin bir duyarlılığa sahip bir birey olduğunu gösterir.
IV. Murad (1612-1640): IV. Murad, sıkı bir disiplinle tanınan ve devlet işlerinde büyük reformlar yapan bir padişahtı. Ancak ilginç bir şekilde, kendisi aynı zamanda büyük bir av tutkunu idi ve avlanmak için sık sık İstanbul dışına çıkardı. Ayrıca, tütün ve alkol kullanımını yasaklamasıyla tanınan IV. Murad'ın bu maddeleri gizlice tükettiği ve hatta sarayda içki içtiği rivayet edilir.
II. Selim (1524-1574): "Sarı Selim" olarak da bilinen II. Selim, hükümdarlığı sırasında büyük savaşlara girmemiş ve daha çok iç işlerine odaklanmış bir padişahtı. En ilginç yönlerinden biri, II. Selim'in mükemmel bir aşçı olması ve özellikle turşu yapımında usta olduğu söylenir. Saray mutfağına büyük ilgi göstermiş ve zamanının birçok saatini mutfakta geçirmiştir.
Yavuz Sultan Selim (1470-1520): Yavuz Sultan Selim, cesareti ve askeri başarılarıyla tanınır. Ancak az bilinen bir yönü, çok güçlü bir hafızaya sahip olması ve büyük bir kitap koleksiyoncusu olmasıdır. Yavuz, fethettiği topraklardan elde ettiği kitapları toplamış ve bunları İstanbul'daki saray kütüphanesine eklemiştir. Bu kütüphane, daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli bilgi merkezlerinden biri haline gelmiştir.
Bu padişahlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun sadece siyasi ve askeri yönünü değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal yönünü de şekillendiren kişiliklerdi. Her birinin özel ilgi alanları, hobileri ve kişisel özellikleri, onların sadece tahtta oturan hükümdarlar değil, aynı zamanda dönemlerinin önemli kültürel figürleri olduklarını gösterir.
Osmanlı hükümdarlarından bu kadar söz etmişken, Dolmabahçe Sarayı'nın muhteşem görsellerini siz değerli okurlarımızla paylaşmamak olmazdı. Görsel şöleniyle 6 fotoğrafla Dolmabahçe Sarayı...
Dolmabahçe Sarayı'nın yeri, antik dönemlerden bu yana gemilerin korunak bulduğu doğal bir liman olarak tanınır. Özellikle, 15. yüzyılda İstanbul'un fethi sırasında Fatih Sultan Mehmet'in gemilerini karaya çıkarma noktası olarak bilinir. Osmanlı döneminde, bu alan donanma için bir demirleme yeri ve denizcilik etkinliklerinin merkezi olmuştur. 17. yüzyılda bu koy doldurulmuş ve "Dolmabahçe" adını alarak sarayın bahçesi haline getirilmiştir. 19. yüzyıla kadar burada bulunan ahşap yapılar "Beşiktaş Sahil Sarayı" olarak adlandırılmıştır.
1839-1861 yılları arasında Sultan Abdülmecid döneminde, eski Beşiktaş Sahil Sarayı'nın yerine daha modern Dolmabahçe Sarayı inşa edilmiştir. Sarayın inşası Karabet Balyan, Ohannes Serveryan, Nikoğos Balyan ve James William Smith gibi ustalar tarafından yönetilmiştir. 1856 yılından itibaren saray, altı Osmanlı padişahına ve son Halife Abdülmecid'e ev sahipliği yapmıştır.
Cumhuriyetin kuruluşu sonrasında Atatürk, 1927 ile 1938 yılları arasında Dolmabahçe Sarayı'nda zaman geçirmiş, çalışmalarını burada sürdürmüş ve 1938'de vefat etmiştir. Daha sonra İsmet İnönü döneminde de kullanılan saray, 1984'te müze-saray olarak halka açılmıştır.
Dolmabahçe Sarayı, geniş bir alana yayılan ve çeşitli amaçlara hizmet eden yapılar grubundan oluşur. Ana yapı, Veliahd Dairesi, Saat Kulesi ve Hareket Köşkleri gibi özellikli yapıları içerir. Saray, devlet işleri, padişahın özel yaşamı ve devlet törenlerinin yapıldığı bölümlere ayrılmıştır. Toplamda 285 oda, 44 salon, 68 tuvalet ve 6 hamamı barındırır ve Türkiye'nin en büyük sarayıdır.
Mimari ve dekorasyon açısından, saray Osmanlı geleneği ile Batı estetiğinin birleşimi olarak öne çıkar. Barok, Rokoko, Neo-klasik gibi Batılı mimari unsurlar kullanılmış, Osmanlı sanatı ve kültürü modern bir anlayışla harmanlanmıştır. Sarayın iç mekan süslemelerinde, Hereke halıları, Baccarat kristalleri ve Sèvres porselenleri gibi değerli materyaller kullanılmıştır.