Küresel enerji piyasaları, son günlerde Orta Doğu’dan gelen haberlerle sarsıldı. İsrail ve İran arasında artan karşılıklı çatışma ve tehditler yatırımcıların güvenli liman arayışını tetiklerken, petrol fiyatlarında yukarı yönlü bir baskı meydana getirdi. Brent petrolün varil fiyatındaki dikkat çekici artışın sürüp sürmeyeceği ise merak konusu olmaya devam ediyor.
Jeopolitik Riskler Fiyatlara Yansıyor
Enerji analistlerine göre, İsrail-İran gerilimi bölgesel değil, küresel sonuçlar doğurabilecek bir risk taşıyor. İran’a yönelik olası bir saldırı ya da misilleme, yalnızca petrol arzını değil; doğalgaz sevkiyatını, küresel tedarik zincirlerini ve deniz ticaret yollarını da etkileyebilir. Böylece fiyatlar sadece arz-talep dengesiyle değil, jeopolitik risk primiyle de yükselmiş olur.
Türkiye ve Diğer İthalatçı Ülkeler Zorlanabilir
Petrol fiyatlarındaki artış, Türkiye gibi enerji ithalatına bağımlı ülkelerde enflasyonist baskıyı artırabilir. Akaryakıt, doğalgaz ve elektrik fiyatlarında yaşanacak olası artış, hem üretim maliyetlerini yükseltebilir hem de tüketici harcamaları üzerinde olumsuz etkiler doğurabilir.
Hürmüz Boğazı Kritik Nokta
İran'ın petrol ihracatında kilit rol oynadığı Hürmüz Boğazı, küresel petrol sevkiyatının yaklaşık %30’unun geçtiği stratejik bir bölge olması nedeniyle önem arz ediyor.
İran-İsrail çatışmalarının tırmanması durumunda bu güzergâhın tehdit altına girmesi, dünya çapında arz krizine yol açabilir. Söz konusu senaryonun güçlenmesi bile petrol fiyatlarında sert yükselişler olmasına ve özellikle de enerjide büyük ölçüde dışarıya bağımlı olan ülkelerdeki sanayinin olumsuz etkilenmesine yol açabilir.
Enerji Güvenliği Yeniden Dünya Gündeminde
Gerilim, sadece fiyatları değil, uzun vadeli enerji politikalarını da tekrar tartışmaya açtı. Avrupa ve Asya ülkeleri, tedarik çeşitliliğini artırma ve yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırma yönünde adımlar atabilir. Ancak kısa ve orta vadede fiyatlardaki oynaklığın sürmesi öngörülüyor.