Amerikalı ressam John Singer Sargent (1856-1925), Edward dönemi İngiltere’sinin zengin ve aristokrat kesimlerini konu alan portreleriyle tanındı.
Floransa doğumlu olan Sargent, Paris ve Londra’da eğitim aldı, Avrupa’da uzun yıllar yaşadı ve yaklaşık 900 yağlı boya ve iki binden fazla suluboya çalışması yaptı.
Portrelerin yanı sıra manzara ve günlük yaşam sahneleri de eserlerinde yerini alarak sanateverleri ile buluştu.
Erken Yaşam ve Sanat Eğitimi
John Singer Sargent, 12 Ocak 1856’da Floransa’da Amerikalı bir doktorun oğlu olarak dünyaya geldi.
Çocukluğu ailesiyle Avrupa’da seyahat ederek geçti. 13 yaşında Roma’da Alman-Amerikan ressam Carl Welsch’den ders aldı, 1874’te Paris’te Carolus-Duran’ın atölyesine girdi.
Paris Salonu ve Skandal: Madame X
Sargent, 1884’te Paris Salonu’nda Madame X Portresini sergiledi. Kadının omuzlarını açıkta bırakan elbisesi, dönemin muhafazakâr çevrelerinde tartışma yarattı. Eleştiriler, ressamın Londra’ya taşınmasına yol açtı ve burada seçkin portre siparişleri almaya başladı.
Madame X’in Portresi hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için lütfen tıklayınız.
Londra Yılları ve Ünlü Portreler
1886’da Londra’ya yerleşen Sargent, Chelsea’de James McNeill Whistler’in eski stüdyosunda çalışmalarını sürdürdü.
Joseph Chamberlain (1896), Frank Swettenham (1904) ve Henry James (1913) gibi isimlerin portrelerini yaptı. Ayrıca Boston Halk Kütüphanesi ve Güzel Sanatlar Müzesi gibi kamu binaları için dekoratif resimler üretti.
Şehirlerin ve birçok mimari yapının süslenmesinde, göz kamaştırıcı bir hal almasında imzası bulunuyor.
Kariyerinin ilerleyen dönemlerinde manzara ve açık hava suluboyalarına yöneldi, dünya çapındaki seyahatlerinden Venedik, Tirol, Korfu ve Florida manzaralarını eserlerine taşıdı.
Geç Dönem ve Miras
1907’den itibaren portre çalışmalarını azaltan Sargent, suluboya ve manzara resimlerine odaklandı. 1918’de I. Dünya Savaşı sırasında Britanya Enformasyon Bakanlığı tarafından savaş ressamı olarak görevlendirildi.
14 Nisan 1925’te Londra’da yaşamını yitiren sanatçının eserleri, günümüzde Avrupa ve ABD’deki prestijli müzelerde sergilenmeye devam ediyor.