1982 yılında başlatılan arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılan Roma Tiyatrosu, mimari planı, yapım teknikleri ve estetik unsurlarıyla klasik Roma dönemi tiyatrolarının Anadolu’daki özgün örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Aradan geçen yıllara rağmen yapının büyük bölümü hâlâ toprak altında veya özel mülkiyetler nedeniyle kapalı alanlarda bulunuyor. Tiyatro, hem mimari bütünlüğü hem de sosyal tarih açısından taşıdığı önemle dikkat çekiyor.

Roma dönemine ait yapının büyük kısmı hâlâ gün yüzüne çıkmadı

Ulus’ta Hisar Parkı Caddesi ile Pınar Sokak arasında kalan tiyatro alanı, Roma İmparatorluğu döneminde Ankyra ismiyle bilinen antik yerleşimin merkezinde konumlanıyordu. Yapının sahne binası, oturma sıraları (cavea) ve orkestra bölümü gibi ana kısımlarından bazıları arkeolojik kazılarla açığa çıkarılmış durumda. Ancak tiyatronun tamamı henüz kazılamadığı için yapının gerçek ölçeği ve mimari detayları tam olarak görülemiyor.

Arkeologlara göre tiyatro yaklaşık 5 bin kişilik kapasiteye sahipti. Bu da, dönemin Ankara’sının yalnızca bir garnizon kenti olmadığını, aynı zamanda kültürel faaliyetlerin de gelişmiş olduğunu ortaya koyuyor. Tiyatroda gladyatör dövüşlerinin, müzikli gösterilerin ve kamu duyurularının yapıldığı tahmin ediliyor. Yapı, Roma kent mimarisinde görülen “yamaca yaslanma” tekniğiyle inşa edilmiş, yani doğal eğimden faydalanılarak oturma bölümü oluşturulmuş.

Bugün tiyatronun çevresindeki binaların altında kalan kısımlar nedeniyle, kazılar yalnızca kamuya ait alanlarda sürdürülebiliyor. Özel mülkiyetler üzerinde kalan kısımların kamulaştırılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çeşitli çalışmalar başlatılmış durumda. 2021 yılında restorasyon ve yeniden işlevlendirme süreci resmen başlatıldı ancak yapının bütünüyle açığa çıkarılması için daha fazla kamusal alan oluşturulması gerekiyor.

Tiyatronun farkında olmayan binlerce kişi her gün önünden geçiyor

Ankara'nın en işlek bölgelerinden biri olan Ulus, tarih boyunca ticaretin, idari yönetimin ve kamusal yaşamın merkezi oldu. Bugün de aynı bölge, çarşıları, kamu binaları ve ulaşım noktalarıyla başkentin önemli odaklarından biri olmayı sürdürüyor. Ancak Roma Tiyatrosu’nun bulunduğu alan, bu yoğun trafiğe rağmen yeterince tanıtılmadığı için pek çok kişi yapının farkında değil.

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre, tiyatronun bazı bölümlerinde özgün mimari öğeler hâlâ sağlam durumda. Taş basamaklar, oturma alanları ve sahne duvarı parçaları arkeolojik belgelerde detaylı şekilde tanımlanmış. Ancak bu bölümler, ziyaretçilere açık değil ve çoğu zaman çitler, duvarlar ya da geçici örtülerle çevrelenmiş halde. Uzmanlar, yapının hem turizme kazandırılması hem de arkeolojik araştırmalara tam kapasiteyle açılması gerektiğini vurguluyor.

Ankara’da Su Kesintisi: 5 İlçe Etkilenecek! (2 Ağustos 2025)
Ankara’da Su Kesintisi: 5 İlçe Etkilenecek! (2 Ağustos 2025)
İçeriği Görüntüle

Restorasyon çalışmaları tamamlandığında tiyatronun açık hava müzesi olarak düzenlenmesi hedefleniyor. Bu doğrultuda, alanın çevresindeki bazı yapıların kaldırılması, mevcut kalıntıların korunması ve ziyaretçi rotalarının oluşturulması planlanıyor. Kent merkezindeki bu yapının işlevsel hale getirilmesi, Ankara’nın antik dönem mirasının görünürlüğünü artırma potansiyeli taşıyor.

Roma Tiyatrosu’nun gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen bölümleri, başkentin geçmişine dair pek çok soruya da ışık tutabilir. Özellikle tiyatronun alt katmanlarında başka yapı izlerine ya da yer altı bağlantılarına rastlanma ihtimali, yapının arkeolojik önemini daha da artırıyor. Bu nedenle restorasyon süreci yalnızca kültürel değil, bilimsel açıdan da büyük değer taşıyor.

Muhabir: Haber Merkezi