Bir yılanın kıvrımlarında gizlenmiş efsaneler... Başlarının üzerinde çoğalan gölgelerle, sessizce koruyan bir bakış... Naga figürleri, tapınak girişlerinden kutsal metinlere kadar uzanan bir hatırlatma gibidir: doğanın kudreti, ölümün soğukluğu ve korumanın sıcaklığı aynı bedende birleşebilir. Bu varlıklar, anlatılardan çok daha fazlası.

Yeryüzü ile Ötesi Arasında

Sanskritçe'de yılan anlamına gelen Naga, Asya’nın birçok dini geleneğinde kutsal bir figür olarak kabul edilir.

Yeraltı dünyasında (Patala’da) yaşadıklarına inanılan bu varlıklar, kimi zaman tamamen yılan, kimi zaman başında çok başlı kobra örtüsü olan bir insan olarak tasvir edilirler.

İstanbul’da 8 Eylül’de Eğitim Saatleri 10.00-15.00 Arasında
İstanbul’da 8 Eylül’de Eğitim Saatleri 10.00-15.00 Arasında
İçeriği Görüntüle

Kadim metinler, Naga’ların tanrı Brahma tarafından yeraltına sürüldüğünü ve yalnızca gerçekten kötü olanlara zarar vermek üzere görevlendirildiklerini aktarır. Yılanlarla özdeşleşen güç ve tehlike, bu efsanevi varlıkların hem korku hem de hayranlıkla anılmasına neden olmuştur.

Naga Figürleri: Koruyan, İzleyen, Hatırlatan

Sanatta Naga, bir ile dokuz arasında değişen baş sayılarıyla, kobra başlıkları taşıyan koruyucu varlıklar şeklinde görülür. En yaygın tasvirler arasında:

  • 1 başlı Naga: Sadelik ve sürekli varoluşun sembolüdür.
  • 3 başlı Kalyak: Trimurti’yi (Brahma, Vishnu, Shiva) ve üç alemi simgeler.
  • 5 başlı Anontak: Doğu, Batı, Kuzey, Güney ve Orta yönleriyle beş kutsal nehri ve beş Buda'yı temsil eder.
  • 7 başlı Muchlentak: Gökkuşağının yedi rengini, yedi okyanusu ve yedi dağı simgeler. Gautama Buda’yı 7 gün 7 gece koruyan figürdür.
  • 9 başlı Vasukak: Ölüm ve reenkarnasyonu, evrensel güçlerin döngüsünü sembolize eder.

Bu figürler sadece fiziksel koruyucular değil, ruhani geçitlerin de muhafızıdır. Tapınak girişlerine yerleştirilen Naga heykelleri, ziyaretçilere görünmeyen bir dünyanın kapısından geçtiklerini fısıldar.

Görkemin ve Görevin Ötesinde

Naga’lar yalnızca bir inanç sistemiyle sınırlı değildir. Hinduizm’de Vishnu, Şeşa Naga üzerine uzanırken betimlenir; Shiva’nın boynunda Vasuki dolanır.

Budizm’de ise Gautama Buda’yı yağmurdan koruyan Muchalinda, Naga kralı olarak bilinir. Jainizm’de kurtarıcı Parshvanatha’nın başı daima yılan başlıklarıyla örtülüdür.

Bu figürler, bazen yağmurun taşıyıcısı, bazen göğün bekçisi, bazen de servetin koruyucusudur. Kimi zaman korkutucu bir düşman, kimi zamansa efsanevi bir dost.

Mit, Metal ve Mermerde Saklı Ruhlar

Naga tasvirleri sadece kutsal metinlerde değil, günlük yaşamın içinde de yer bulmuştur. Tapınak kapılarında oyulmuş yılan başlı sütunlar, kral saraylarında kabartmalar, pirinçten yapılmış minyatür heykeller… Her biri, kadim bir nefesi modern zamana taşıyan hatıralardır.

Sumatra’dan Tayland’a, Hindistan’dan Kamboçya’ya kadar birçok kültür, bu figürü tapınaklarını, manastırlarını ve şehirlerini korumak için kullanmıştır.

Naga figürleri, yalnızca mitolojik bir süsleme değil; dünyanın doğasıyla, ölümle, bilinmeyenle kurduğumuz ilişkinin görsel bir ifadesidir. Onlar hem bizi gözleyen bir bilinç, hem de içsel karanlığımıza ışık tutan bir hatırlatmadır. Yeryüzü sarsılsa bile, kutsal kıvrımlarıyla bizi sarmaya devam ederler.

Muhabir: Tuğba Ergen