Okul öncesi eğitim, çocukların erken yaşta gelişim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hazırlanan ve özellikle 0-6 yaş grubunu kapsayan yapılandırılmış bir eğitim süreci olarak öne çıkıyor.
Bu döneme yönelik hazırlanan programlar; çocukların sosyal, bilişsel, duygusal ve motor becerilerinin çok yönlü biçimde desteklenmesini hedefliyor.
Oyun temelli etkinlikler, günlük yaşam deneyimleri ve rehberli uygulamalarla şekillenen okul öncesi eğitim, çocukların öğrenme süreçlerine güçlü bir temel oluşturuyor.
Okul Öncesi Eğitimde Uygulanan Program Modelleri
Erken çocukluk eğitiminde dünya genelinde farklı yaklaşımlar uygulanıyor.
Bazı eğitim kurumları, benimsedikleri program modelleriyle eğitim süreçlerini şekillendirirken, bu yaklaşımların ortak amacı çocukların gelişimini destekleyen olumlu davranışları teşvik etmek oluyor.
Programların içeriği; çocuğun gelişim düzeyi, yaşadığı çevre ve bireysel ihtiyaçları dikkate alınarak oluşturuluyor.
Uzmanlar, hedeflenen yaş grubunun özelliklerine uygun hazırlanan programların, eğitimden alınan verimi artırdığını belirtiyor.
Bu yaklaşımlar arasında yer alan High/Scope Eğitim Modeli, 1962 yılında David Weikart ve çalışma arkadaşları tarafından geliştirildi.
Günümüzde birçok ülkede uygulanan bu model, çocukların aktif katılım yoluyla öğrendiği görüşünü temel alıyor.
Çocukların kendi seçimlerini yapmalarına olanak tanıyan sistem, bireysel sorumluluk, özgüven ve öz disiplin gelişimini destekliyor.
Okul Öncesi Eğitimin Çocuk Gelişimine Katkıları
Uzmanlara göre okul öncesi eğitim, çocukların yalnızca akademik değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal gelişimlerinde de belirleyici rol oynuyor.
Bu dönemde çocuklar, akranlarıyla iletişim kurmayı öğreniyor ve sağlıklı ilişkiler geliştirme fırsatı buluyor.
Eğitim sürecinin temel hedefleri arasında, çocukların benlik algısını güçlendirmek ve özgüvenlerini artırmak yer alıyor.
Bilimsel araştırmalar, 0-4 yaş arasında beynin büyük bir bölümünün gelişimini tamamladığını ortaya koyuyor.
Okul öncesi eğitime katılan çocukların; iletişim, yaratıcılık ve motor beceriler alanlarında daha hızlı gelişim gösterdiği belirtiliyor.
Aynı zamanda bu çocukların özgüven düzeylerinin daha yüksek olduğu ve sosyal ortamlarda daha olgun davranışlar sergiledikleri ifade ediliyor.
Okul öncesi eğitim, çocukların toplumsal hayata uyum sağlamasında kritik bir basamak olarak değerlendiriliyor.
Evde Okul Öncesi Eğitim Uygulamaları da Destekleniyor
Okul öncesi eğitimin yalnızca kurumlarla sınırlı kalmadığını belirten uzmanlar, evde uygulanan eğitim programlarının da önemli katkılar sunduğunu vurguluyor.
Ev ortamında hazırlanan okul öncesi eğitim çalışmaları; çocukların temel gelişim becerilerini kazanmalarını, öğrenmeye erken yaşta alışmalarını ve ilkokula hazır hale gelmelerini amaçlıyor.
Evde yürütülen bu süreçte, çocuklara karar verme fırsatı sunulmasının sorumluluk bilincini güçlendirdiği ifade ediliyor.
Hareket alanı sağlanarak kaba motor gelişimin desteklenmesi, hikâye anlatımı ve şarkılarla dil becerilerinin geliştirilmesi öneriliyor.
Bunun yanı sıra, paylaşma, yardımlaşma ve çevreye saygı gibi sosyal değerlerin erken yaşta kazandırılması gerektiği belirtiliyor.
Uzmanlar, temel hijyen alışkanlıklarının da bu dönemde edinilmesinin, çocukların günlük yaşam becerileri açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor.





