Liselere Geçiş Sınavı (LGS) yaklaştıkça kaygının arttığını ve buna neden olan en önemli etmenin belirsizlik olduğunu söyleyen Uzm. Psikolog Zeynep Göktuna, ebeveynlerin sınavın hayatın sonu olmadığını anlatmaları gerektiğini söyledi.

Belirli Dozda Kaygı Normaldir

“Çocuklar; hayatlarının akışını etkileyecek bir yarışa girecekler, bu ‘yarışta’ belirli dozda yaşanan kaygı normaldir” diyen Uzm. Psikolog Göktuna, “ Çocuk sınava farklı anlamlar yüklediğinde, sınavı mutlaka kazanılması gereken bir ‘savaş’ olarak algılamaya başladığında; her çalışma testini, hatta her soruyu bir savaş olarak görmeye başlar ve böylelikle kaygı gün geçtikçe artar. Dolayısıyla sınav dönemi atlatılması çok zor olan bir ‘kriz’ haline dönüşür ” diye konuştu.

Kaygıyı Artıran Nedenler

Göktuna, sınav kaygısını artıran nedenleri şu şekilde sıraladı: “Yanlış anne baba tutumları, çocuğun ‘ailemi hayal kırıklığına’ uğratırsam korkusu, huzursuz aile ortamı, sürekli ders çalış baskısı, ailenin sınav ve sınav sonuçlarıyla aşırı ilgilenmesi, ailenin sınavı çocuğun hayatının en önemli olayı olarak görmesi, çocuğa sınavı mutlaka kazanması gerektiği mesajının verilmesi, çocuğun sınava farklı anlamlar yüklemesi, ailenin beklentisinin çocuğun kapasitesinin üstünde olması, çocuğun başkalarıyla kıyaslanması, çocuğun sınavla ilgili korkularının yeterince önemsenmemesi.”

“Çocuğun Psikolojisini İyi Anlamak Gerekiyor”

Sınava hazırlanan öğrencinin içinde bulunduğu psikolojiyi iyi anlamak gerektiğini söyleyen Göktuna, “Bu dönemde çocuklar sınavı mutlaka kazanmak zorunda oldukları bir yarış olarak algılarlar. Aile, arkadaşlar ve yakın çevrenin sadece alacakları puanla ilgilendiklerini, sınavı kazanırsa etrafındaki herkesin kendisine daha çok değer vereceğini düşünürler bununla birlikte sınav döneminde ailelerin kendileri için yaptıkları fedakarlıklar nedeniyle ailelerine karşı borçlu ve suçlu hissederler. Bunun sonucunda da kendilerini daha çaresiz hissedebilirler. Bu hissettikleri de sınav döneminde davranış değişiklerinin baş göstermesine neden olur. Bunun sonucunda da kız öğrencilerde alınganlık, kolay ağlama, içe dönüklük, erkek öğrencilerde ise kolay öfkelenme gibi davranış değişiklikleri baş gösterebilir” dedi.

“Çelişkili Mesajlar Verilmemeli”

Zeynep Göktuna, bu konuda ailelerin tutum ve davranışlarının nasıl olması gerektiğine dair şu bilgileri verdi: “Çocuğunuza, onun başarısından çok önemli olanın ‘elinden gelenin en iyisini yapması’ olduğunu, sınavın onun kaderi olmadığını, sınavın ondan daha değerli olmadığını, sınavda başarısız olsa da ona karşı sevginizin devam edeceğini, sevginizden hiçbir şeyin eksilmeyeceğini, onu destekleyeceğinizi ve olumsuz bir yaklaşım sergilemeyeceğinizi ve onu her koşulda seveceğinizin mesajını verin. ‘sınav bizim için önemli değil’, ‘kazanamazsan da olur’ gibi sözler söylerken, ağzınızdan çıkanla beden dilinizin birbiri ile uyumlu olmasına da her zaman özen gösterin ve dikkat edin. Unutmayın ki çelişkili mesajlar verdiğinizde çocuğunuz daha çok beden dilinize dikkat edecek ve bunun sonucunda da ailenin kaygılı hali çocuğa yansıyacak.”

Altın Portakal'da Jüri Başkanı Ferzan Özpetek Olacak Altın Portakal'da Jüri Başkanı Ferzan Özpetek Olacak

“Çocuğunuzla İlgili Gerçekçi Beklentiler İçinde Olun”

Ebeveynlerin beklentileri ile çocuğun yapabileceklerinin birbiriyle uyumlu olması gerektiğini söyleyen Göktuna, “Her anne baba çocuğunun özel olduğunu düşünür, her çocuk belli alanlarda kuvvetli olabildiği gibi belli alanlarda da zayıf olabilir. Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa, çocuğunuz daha az kaygı yaşayacaktır. Yapabileceklerinin çok daha fazlasını çocuktan beklemeyin sınırlarının üstünde zorlamayın” dedi.

“Her Zamanki Gibi Davranın”

Çocuğun sürekli olumsuz yanlarını vurgulamak yerine, olumlu yanlarını görmenin kendisine olumlu bakmasını kolaylaştıracağını hatırlatan Göktuna, şunları ekledi: “Sık sık eleştirmek yerine, geçmişteki başarılarını onaylayın. Olumlu yanlarını ve çabalarını tespit ederek övmeyi deneyin. Çocuklarınıza, başarı ve başarısızlık durumunda, onları destekleyeceğinizi ve olumsuz bir yaklaşım sergilemeyeceğinize inandırın. Bunun için de olabildiğince normal ve her zamanki gibi davranın. Çok fazla hoşgörülü, çok yumuşak davranmaktan kaçının. Çocuğu rahatlatayım diye abartılı davranışlara girişmeyin. Çünkü bu tutum karşısında çocuk, ‘evet gerçekten çok kötü bir durumla karşı karşıyayım bu nedenle bana çok hoş görülü davranılıyor’ gibi bir düşünceye kapılabilir.”

“Sınav Çocuğunuzun Kaderi Değil”

Çocuğunuzun bu süreçte neleri yapmadığına ve yapamadığına değil, neleri yapabildiğine odaklanmak gerektiğini söyleyen Göktuna, “Özellikle sınava az bir zaman kala çocuklarınıza, işlerinize ayırdığınız kadar zaman ayırmaya, onlarla birlikte keyif alabileceğiniz etkinlik ve faaliyetlere katılmaya özen gösterin. Sınav önemli olmakla birlikte, çocuğunuza sınavın onun kaderi olmadığını hissettirin” dedi.

Aile içinde Huzurlu ve Sakin Bir Ortam Yaratılmalı

Gençlere aile ortamında kendilerini ifade etme imkanı sağlayarak ona güvenildiği ve birey olduğu hissettirmenin her zaman çok önemli olduğunu söyleyen Göktuna, “Ancak bu dönemde çocuk ve ebeveynler arasındaki anlaşmazlıkları konuşarak halletmeye çalışmak, bu dönemde çocuklara ağır cezalar vermemek, aile içinde huzurlu ve sakin bir ortam yaratmak sınava hazırlanan çocuğun psikolojisi açısından oldukça önemlidir” diye konuştu.

“Ebeveynler Kaygılarını Çocuğa Yansıtmamalı”

Ebeveynlerin gelecekle ilgili kaygılarını, kendi gerginliğini, stresini ve çocuğa yansıtmaması gerektiğinin altını çizen Göktuna, “Kaygının bulaşıcı bir duygu olduğu hatırlanmalı. Unutulmamalıdır ki çocuğunuzun geleceği konusundaki endişeleriniz çocuğa yansır. Çocuğunuza yansıtmadığınızı düşündüğünüz her olumsuz duygu ve düşünce çocuk tarafından hissedilir bu nedenle aileler kaygılarını azaltmaya çalışmalı” diye konuştu.

SINAVDAN BİR GÜN ÖNCE ÇOCUKLARA NASIL DAVRANILMALI?

Sınava bir gün kala, olağanüstü davranışlar sergilememek gerektiğini ifade eden Zeynep Göktuna, şu bilgileri aktardı: “Akşamınızı rutin olarak sürdürün. Sınavdan bir önceki akşam, çok fazla yorucu aktivitelerden kaçının, belki küçük bir gezi veya havadar bir alanda keyifli etkinlikler yapabilirsiniz. Bu tür zamanlarda çocuklar genellikle konuşmak istemezler, bu nedenle konuşmak istemediği için ona kızmayın ve bu isteğine saygı gösterin. Kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte son gün ders çalışmak kaygıyı arttıracağından çocuğunuza bir gün öncesinden ders çalışmayı bırakmasını tavsiye edebilirsiniz. Bir gün öncesinde sınavla ilgili haberler duymak, görsel ve yazılı basında çıkan haberleri görmek ve takip etmek zorunda kalmak çocuğunuzun kaygısını attıracağından sınavla ilgili haberler verebilecek televizyon, bilgisayar, gazete gibi kitle iletişim araçlarından uzak durun benzer bir şekilde yakınlarından gelebilecek olan ‘Başarı’ telefonları için de önlem alın. Çocuğunuzun sınav evraklarını önceden hazırlayın ve çocuğunuza her şeyin tam olduğunu önceden söyleyin. Sınav öncesi en geç 22.30- 23.00 gibi yatmasına özen gösterin, gece uyumakta zorlanıyorsa, ılık bir duş ve dinlendirici bir müzik uyumasına yardımcı olabilir.”

Sınav Sabahı Rutin Bozulmamalı

Sınav sabahında normal bir günmüş gibi hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Göktuna, “Çocuğunuza, onun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde normal bir kahvaltı hazırlayın ve sınavda rahat edeceği kifayetler giymesini sağlayın. Sınav günü, çocuğun en önemli anıymış gibi davranmayın, sıradan bir gün gibi davranın ve asla rutininizi bozmayın. Benzer bir şekilde çocuğunuzu törenle, okunmuş şekerle, cümbür cemaat tüm aile sınava yollamayın. Sınava çok erken gitmek çocuğunuzun kaygısını arttırabileceği gibi çok geç gitmek de hem sizde hem de çocuğunuzda stres yaratabilir. Bu nedenle sınav saatine 45 dakika kala okulunuzda olun” diye konuştu.

AİLELERE ÖNERİLER

Çocuklar için en büyük tehlikenin sınav anında sınavla ilgili şeyler düşünmek olduğunu söyleyen Göktuna, ailelerin sınav anı için çocuklara verebileceği önerileri şöyle sıraladı: “ Ailelerimiz çocuklarına sınav anında sınavı değil, sorular üzerinde odaklanmasını; heyecanlandığı zamanlarda üçe kadar sayıp nefesini tutup bırakmasını, sınav geçişlerinde birer ikişer dakika mola vermesini öğütleyebilirler. Sınav bittikten sonra, çocuk sınav hakkında konuşmak istemiyor ise ona saygı gösterilmeli ve sınavla ilgili sorular sorulmaması gerektiği akıldan çıkartılmamalıdır buna ek olarak çocuğunuza beslediğinizin sevginin sınavla ilişkili olmadığını göstermek amacıyla, sınav sonrasında tüm aile üyeleri hep birlikte eğlenceli şeyler yapılması, çocuğunun gerçekten sevildiğini hissetmesini sağlayacak.”

Kaynak: DHA