NECMETTİN KURUCU

Eğitimden örgütlenmeye, doğa savunuculuğundan kırsal projelere her alanda gönüllü olarak büyük bir katkı sağlayan TEMA Vakfı Ankara Temsilcisi Nevzat Özer, gazetemiz sorularını yanıtladı. 

Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Sivas ta doğdum. 1983 yılında Çukkurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunuyum. DSİ ve Şeker Fabrikaları’nda çalıştım. 1987’ den itibaren 30 yıl süreyle Rize Çaykur da çalıştım. Buradaki görevimden  2017 yılında ayrılarak Ankara’ya yerleştim. Okul yıllarından itibaren sivil toplum örgütlerinde görevler üstlendim. TEMA Vakfı’na kuruluşunun 3.yılında Rize Temsilcisi olarak katıldım. 28 yıldır aralıksız Rize, Doğu Karadeniz Bölge ve  Ankara Temsilcisi, iki dönemde TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. Derelerin Kardeşliği Platformu ve Türkiye Su Meclisi gibi sivil toplum birlikteliklerinde kurucu ve yürütme kurulu üyesi olarak görev yapmaktayım. Meslek örgütü TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ‘nın da iki dönemdir yönetim kurulu üyesiyim. 


TEMA Vakfı'nın doğayı koruma ve insanları bilinçlendirme adına yaptığı faaliyetler nelerdir? 
“TEMA Vakfı toplum sağlığından, güçlü ekonomiler inşa etmeye kadar sürdürülebilir bir yaşamın ancak doğaya dost politikalarla gerçekleştirilebileceğine inanmaktadır. Bu kapsamda doğal varlıkların yönetimi, arazi kullanımı, enerji ve hammadde ihtiyacı, iklim değişikliği gibi günlük hayatın etkinlikleri ile belirlenen temel meselelere karşı bilimsel  politikalar geliştirmektedir. Yukarıda sözü edilen odak alanlarında üretilen kamu politikalarının sürdürülebilir yaşamı merkez edinen bir yaklaşımla şekillenebilmesi için yerel ve ulusal düzeyde savunuculuk çalışmalarını yürütmektedir. Savunuculuk çalışmaları kapsamında, mevzuatlardaki değişiklikleri takip etmektedir. Bilgi, politika notları ve bilimsel raporlar üretip kamuoyu ile paylaşıyor yerel ve ulusal paydaşlarla çalışıyoruz, yerel örgütlenme ve farkındalık çalışmaları yürütüyoruz. İllerde ‘Toprak Koruma Kurulu’ aracılığı ile tarım  arazilerinin korunması,  enerji, maden, yapılaşma gibi doğal varlıkları tehdit eden projelerin ÇED süreçleri, Çevre Düzeni  Planları izlenmekte, olumsuz durumlarda hukuksal mücadele ile bu durumlara engel olunmaya çalışılmaktadır. Diğer taraftan yürütülen kampanyalarla toplumsal bilinç yükseltilmeye odaklanılmıştır. 

Tüm canlıların korunması için gönüllü bir birey olmanın sizde çağrıştırdığı duygular nelerdir?
TEMA Vakfı bir gönüllü hareketidir. Gönüllüğün gücüne, yaratıcılığına, dinamizmine inanır. 30 yılda 1 Milyon Gönüllü’ye ulaştık, üstelik bunu gönüllüğe katılımın çok düşük olduğu bir ülke de gerçekleştiriyoruz. Gönüllülerin doğa korumaya, toplumsal refaha, adalet, özgürlük, eşitlik gibi değerleri yükseltmede çok büyük payı var.  Onların ilham kaynağı, güven, dayanışma, şeffaflık, bilimsellik, yaratıcı katılımcılık, güvenilirlilik ve saygınlıktır.  Bu kaynakları beslediğinizde gönüllülük müthiş bir güce dönüşüyor.
Diğer taraftan gönüllülük, gençlerin psiko-sosyal gelişimine katkı sağlayan iki yönlü bir harekettir. Toplumsal fayda yanında, bireysel yetenek, paylaşım, takım çalışması, değer yargıları, özgüven, tecrübeler sunuyor.
 
Ağaçlandırma çalışması neden önemlidir?
Anadolu 5 bin yıl önce 2/3 si ormanlarla kaplıydı. Bugün bu ormanların yarısından fazlası ne  yazık ki yok, olanlarında önemli kısmı rehabilete edilmeye muhtaç durumda. Orman demek su, tertemiz hava, zengin bir canlı çeşitliliği, korunan topraklar demektir.
Ormanlar; iklimi düzenleme, su üretimi, sel, çığ ve taşkınları önleme, kuraklık etkilerini azaltma işlevleri ve sahip olduğu biyolojik çeşitlilik nedeniyle, iklim kriziyle mücadele ve biyolojik çeşitliliğin korunması konularında anahtar role sahip. 
 
Doğanın korunması açısından erken yaşta bilince sahip bireyler yetiştirilmesi için neler yapılabilir?

Çok erken yaşlarda başlayan doğa çevre eğitimlerine ihtiyaç var. Artık 7 yaş ilkokul bile çok geç, çocuk da olumlu tutum ve davranışlar geliştirmek istiyorsak daka erken yaşlara yönelmek gerekiyor. TEMA Vakfı’nın Minik TEMA, Yavru TEMA gibi eğitim programları tam  da bunun için hazırlandı ve uygulanıyor. Sadece Ankara’da 2 bin gönüllü öğretmen, 50 bin çocukla başlıyoruz yıla.
Doğa Eğitim programlarımız, çocukların doğada daha çok zaman geçirmelerini, gözlem yapmalarını, merak duygusu ile doğayı keşfetmelerini, onları ekolojik okuryazarlık becerilerini  güçlendirmeyi amaçlıyor.
Küresel anlamda yaşanan iklim değişikliğinin kısa sürede bütün dünyayı etkisi altına alması bekleniyor. Siz bu konuya ilişkin neler düşünüyorsunuz?
İklim değişikliğinin bugüne kadar insanlığın karşılaştığı en büyük ortak sorun olduğu bugün Dünya’nın en prestijli kurumları ve bilim insanları tarafından kabul edilmiş durumdadır. Bugün gelinen nokta itibarıyla iklim değişikliği, değişiklikte yaşanan hız ve bu değişikliğe karşı alınması gereken önlemlerin ivediliği sebebiyle iklim krizi olarak tanımlanmaktadır. TEMA Vakfı, iklim değişikliğinin; geri dönülemez noktaya gelmeden ve dünyanın üzerine medeniyetlerimizi kurduğumuz koşullarını kaybetmeden durdurulması gerektiğini savunmaktadır.

Tema Vakfı’nın iklim değişikliği konusundaki çalışmaları ve bu kapsamda geliştirdiği politikalar nelerdir? 
TEMA Vakfı, iklim değişikliği konusunda politikalar geliştirmekte ve bunları karar vericiler ile paylaşmaktadır. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine, Türkiye’den gözlemci olarak akredite olan ilk Sivil Toplum Kuruluşu olarak, uluslararası süreçleri yakından takip etmekte ve bu süreçleri etkileme konusunda diğer Sivil Toplum Kuruluşları ile birlikte çalışmaktadır.
Bir yandan iklim değişikliği ile mücadele için farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalar yaparken bir yandan da iklim değişikliğine sebep olan yatırımları ve hükümet politikalarını yakından izlemektedir. TEMA Vakfı, Türkiye’nin mutlak sera gazı azaltım hedefi belirlemesi ve iklim değişikliği ile mücadele ve uyum konularında doğru stratejilerin katılımcı yöntemle belirlenmesi için çalışmalarını sürdürmektedir.
Vakfın bu kapsamda yaptığı çalışmalardan biri İklim Elçileri Projesi’dir. Proje kapsamında TEMA Vakfı gönüllülerinin iklim değişikliğiyle ilgili kapasitesinin artırılmasına, gönüllülerin “iklim elçileri” olarak kentlerinde savunuculuk yapmasına, karar alıcılarla diyalogun geliştirilmesine ve yerel-ulusal medyada iklim konusunda haberler yayınlanmasına ilişkin çalışmalar yapılmıştır.

Ardahanlı Çocukların Hayalleri Başkentte Yeşeriyor Ardahanlı Çocukların Hayalleri Başkentte Yeşeriyor

Özellikle son zamanlarda yaşanan orman yangınlarının orman ekosistemine, canlılar ve çevreye karşı nasıl bir sorun oluşturdu? Bu sorunlar için neler yapabiliriz?
Ülkemizde, son 25 yıldaki orman yangınlarının çıkış sebebinin % 12’sinin doğal, %88'sinin ise kasıt, ihmal ve kaza ve sebebi bilinmeyen olarak tanımlanması yangınlarda insan etkisinin büyük olduğunu kanıtlıyor.
Orman yangın istatistikleri göstermektedir ki; her yıl çıkan orman yangınları doğrusal olarak artıyor. 2000-2010 yıllarında yılda ortalama yaklaşık 2.000 orman yangını çıkarken, 2010 yılından günümüze bu sayı %28 artarak 2.600’ü aştı. Bu artış da hiç şüphesiz yangın sezonunda orman-insan etkileşiminin artıyor olmasından kaynaklanıyor. Orman varlıklarımızın %60’ı yangın riskinin en yüksek olduğu yerlerde yer alıyor. Bu durum da ülkemiz için hayati olan ormanların korunması adına yangınlara karşı çok dikkatli olmamız gerekiyor.
 
 Orman alanlarında ve orman sınırlarına yakın alanlarda kesinlikle ateş yakılmamalı. Ormanlarda izin verilen piknik alanları dışında piknik yapılmamalı. Yakılan piknik ateşlerinin tamamen söndürüldüğünden emin olunmalı. Ormana çöp, plastik, cam şişe ve cam parçaları atılmamalı. Ormanlık alanlarda sigara içilmemeli ve orman kenarı karayollarına, ormana yakın alanlara sigara izmaritleri kesinlikle atılmamalı. Anız yakmaktan vazgeçilmeli.

Başkentin yeşil alanlarını daha da artırmak adına neler yapılabilir?
Ankara’nın en büyük yeşil alanları Mustafa Kemal ‘in  Atatürk Orman Çiftliği ve ODTÜ Ormanıdır.  Ne yazık ki yeşil alanları artırmak yerine, mevcut bu alanları korumak da bile zorlanılıyor. Ankara bir tarım şehridir,  Ankara sayısı 2400 bulan bitki türü ile onlarca ülkeden daha fazla bitki çeşitliliğine sahip bir şehirdir. Bu alanları korumak, doğru arazi kullanım planlarını yapmak uygulamak acil bir görev olarak bekliyor.