1876 yılının 3 Mart sabahı Amerika Birleşik Devletleri’nin Kentucky eyaletinin Bath County bölgesinde sıra dışı bir olay meydana geldi.
Gündüz saatlerinde gökten düşen et parçaları, hem yerel halkın hem de bilim insanlarının dikkatini çekti. Kısa sürede ülke genelinde yankı uyandıran olay, dönemin önemli yayınlarında geniş biçimde ele alındı.
Gökyüzünden Düşen Et Parçalarının Gizemi
Allen Crouch’ın çiftliğinde gerçekleşen olay, evin verandasında duyulan seslerle fark edilirken, daha sonra gökten et parçaları yağmaya başladı. Farklı büyüklükteki parçalar, hem çiftçilere, hem çatılara hem de toprağa saçıldı.
Yağmurun ardından alan, yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde, et ile kaplı bir manzaraya dönüştü. Meydana gelen olaya yönelik doğaüstü ve bilimsel açıdan pek çok tartışma geliştirildi.
Halk Arasında Farklı Tahminler Ortaya Atıldı
Olayın gerçekleşmesinin ardından yerel halk çiftliğe akın ederken, parçaların ne olduğu konusunda pek çok tahmin ortaya atıldı. Etlerin dokusuna bakarak hangi hayvana ait olduğunu anlamlandırmaya çalışanların yanı sıra, bazı kişiler ise etin tadına bakarak tahminde bulundu.
Yerel kasaplar ise parçaların hiçbir bilinen ete benzemediğini iddia ederek belirsizliği ve endişeleri daha da artırdı.

Bilim İnsanları Olayı Açıklamak için Bir Araya Geldi
Etlerden toplanan veriler ülkenin çeşitli üniversitelerine gönderildi. Kimyager Leopold Brandeis, parçaların hayvansal değil, Nostoc cranium adlı bir siyanobakteri türü olabileceğini öne sürdü. Bu organizmanın yağmur sonrası jelimsi bir yapı oluşturduğu ve et benzeri bir görünüm sağlayabildiği ifade edilirken, olayın gerçekleştiği günde yağmur yağmamış olması bu teorinin zayıflamasına neden oldu.
Daha sonra örnekleri inceleyen Dr. A. Mead Edwards ve Dr. J.W.S. Arnold, dokuların hayvansal kökenli olduğunu dile getirdi. İncelemeler sonucunda parçaların akciğer, kas ve kıkırdak dokularından meydana geldiği rapor edildi.
Akbaba Kusmuğu Teorisi
Olayın en akla yatan açıklaması Dr. L.D. Kastenbine tarafından yapıldı. Kastenbine, bölgede yaygın olan kara akbaba ve hindi akbabalarının stres anında mide içeriklerini kusmalarıyla bilindiğini kaydetti.
Kastenbine, gökyüzünde uçan bir akbaba kusması ve onu gören diğer akbabaların da refleks olarak aynı davranışı tekrar etmeleri ile bu eylemin gerçekleşmiş olabileceğini öne sürdü. Rüzgâr ise bu parçaları geniş bir alana yayarak “et yağmuru” görüntüsünü oluşturmuştu.
Gizem Etkisini Sürdürmeye Devam Ediyor
Elde edilen bulgular, parçaların hayvansal dokulardan oluştuğunu net biçimde ortaya koysa da, dokuların gökyüzüne nasıl çıktığı sorusu günümüzde dahi tam olarak bir yanıt bulamadı.
Akbaba kusmuğu teorisi en güçlü açıklama olarak kabul edilse de, 1876 Kentucky et yağmuru bilim dünyasında günümüzde de tartışmalı ve ilgi çekici bir fenomen olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.




