Yüzyıllardır Anadolu kültürünün ayrılmaz bir parçası olan bakırcılık, sanayileşme ve modern üretim tekniklerinin gölgesinde kaybolmaya başladı. El işçiliğiyle şekillendirilen bakır kaplar, tencereler, tepsiler ve süs eşyaları; artık sadece nostaljik ürünler olarak görülüyor. Bu durum, ustadan çırağa aktarılan bakırcılık sanatını bitme noktasına getiriyor.
Sanayi Üretimi El İşçiliğinin Yerini Aldı
Bakırcılığın gerilemesinde en büyük etken, sanayi üretiminin artması ve ucuz seri üretim ürünlerin piyasaya hâkim olması olarak görülüyor. Önceden her evde bulunan el yapımı bakır kaplar, bugün yerini çelik, teflon ve plastik ürünlere bıraktı.
Zanaatkârlar ise bu durumu büyük bir kayıp olarak görüyor. Bakırcı ustaları, her bir ürünün kişisel bir emeğin ve sanatın eseri olduğunu ifade ediyor.
Çırak Yetişmiyor, Atölyeler Kapanıyor
Bir başka önemli sorun ise usta-çırak ilişkisinin zayıflaması. Genç kuşaklar, bakırcılık gibi zahmetli ve sabır isteyen mesleklere ilgi göstermiyor.
Fiziksel emeğin yoğun olduğu bu alanda çalışmak yerine farklı sektörlere yönelen gençler, mesleğin devamlılığını da tehlikeye atıyor. Bu nedenle birçok atölye ya kapanıyor ya da mesleği sürdürecek kimse bulunamıyor.
Anadolu’nun Bakırcılık Merkezleri Sessizliğe Büründü
Gaziantep, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Erzincan ve Tokat gibi iller, geçmişte bakırcılığın kalbi sayılıyordu. Ancak günümüzde bu şehirlerdeki tarihi çarşılarda bile bakırcılık yapan dükkânların sayısı giderek azalıyor. Bakırcılar Çarşısı gibi simgesel yerlerde artık sadece birkaç usta kaldı.
Birçok bakırcı, turistlerin ilgisiyle ayakta durmaya çalışıyor. Ancak turistik satışlar, mesleğin devamı için yeterli görülmüyor.
Kültürel Mirasımızı Kaybediyoruz
Kültürel mirasın korunması gerektiğini savunan uzmanlar, el sanatlarının yok olmasının sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel bir kayıp olduğunu vurguluyor.
Bakırcılık gibi geleneksel sanatların yaşatılması için devlet teşvikleri, meslek okullarında eğitim programları ve toplumsal farkındalık kampanyalarının artırılması gerektiği belirtiliyor.
Ustalar ise "Bu meslek biterse bir daha geri gelmez. Herkesin evinde bir bakır eşya yoksa da bu sanatın yaşadığını bilmesi gerekir" diyerek çağrıda bulunuyor.
Geleneksel Sanatlara Sahip Çıkmak Bir Toplum Görevidir
Bakırcılığın ayakta kalabilmesi için hem üreticilere hem de tüketicilere büyük sorumluluk düşüyor. El emeği ürünleri tercih etmek, bu sanatın devamlılığını sağlamak adına atılabilecek en somut adımlardan biri olarak görülüyor. Aksi halde, bakırcılık gibi değerli zanaatlar yalnızca müzelerde ya da belgesellerde hatırlanan birer anıya dönüşebilir.