Yaşam

Angelica Kauffman Kimdir? Neoklasik Sanatın Kadın Devrimi

Neoklasik dönemin yıldızı Angelica Kauffman, Avrupa’yı aşan yeteneği, şaşırtıcı hayat hikayesi ve ardında bıraktığı güçlü sanat mirasıyla hâlâ ilham veriyor.

Abone Ol

18. yüzyılın sanat sahnesine adeta bir fırtına gibi giren Angelica Kauffman, hem ustalığı hem de cesaretiyle döneminin çok ötesine geçen bir isimdi.

Portrelerden tarih resimlerine uzanan geniş yelpazesi, Avrupa'nın kültürel merkezlerinde yankı uyandırdı. Peki Kauffman kimdi, nasıl yaşadı ve onu bu kadar özel yapan neydi? Aynı anda hem kırılgan hem de devrimci olan bu sanatçıya daha yakından bakalım.

Angelica Kauffman Kimdir?

Angelica Kauffman, 1741’de İsviçre’nin Chur kentinde doğan, 18. yüzyıl Avrupa’sının en etkileyici kadın ressamlarından biri. Henüz çocuk yaşta dört dili konuşuyor, portre siparişleri alıyor ve babasının asistanı olarak kıtalar arası yolculuklara çıkıyordu. Onu özel yapan şey yalnızca yeteneği değildi; kadınların sanat alanında görünmez kılındığı bir dönemde, kendi ışığını cesurca parlatmayı başarmasıydı.

Angelica Kauffman’ın Hayatı

Kauffman’ın sanat yolculuğu babasının fırçasıyla başladı. Babası Joseph Johann Kauffman duvar ressamıydı ve Angelica’yı küçük yaşlardan itibaren işinin içine kattı. Bu sayede Avrupa’nın sanat merkezlerini dolaştı, Floransa’da neoklasik akımı keşfetti, Roma’da sanat çevrelerinin sevdiği bir portrist oldu.

1760’ların ortasında Londra’ya yerleşmesi onun için dönüm noktasıydı. Kraliyet Akademisi’nin kurucu iki kadın üyesinden biri olarak tarihe geçti; bu bile başlı başına çığır açıcı bir başarıydı. İngiliz aristokrasisi tarafından aranan bir ressam haline gelirken, ünlü isimlerle dostluklar kurdu.

Son yıllarında Roma’ya döndü, sanatıyla ilgili daha dingin bir hayat sürmek istedi. 1807’de hayata gözlerini yumduğunda, cenazesi Raffaello’nunki kadar büyük bir törenle kaldırılarak ne kadar saygı gördüğünü bir kez daha kanıtladı.

Unutulmaz Eserleri

Angelica Kauffman, yalnızca usta bir portre ressamı değil, aynı zamanda tarih resminin güçlü ve cesur temsilcilerinden biriydi. Mitolojik sahnelerden alegorik figürlere, dramatik duygu geçişlerinden yumuşak ve zarif renk paletine kadar uzanan geniş bir ifade alanı vardı.

Özellikle ‘İcat’, ‘Tasarım’, ‘Kompozisyon’ ve ‘Renk’ gibi akademik alegorileri konu alan çalışmaları, bugün İngiltere, Almanya ve İtalya’daki önemli müzelerde sergilenmeye devam ediyor.

Üstelik dönemin kadın sanatçılarının erkek anatomisini inceleyemediği düşünüldüğünde, Kauffman’ın antik heykelleri kopyalayarak kendi tekniğini geliştirmesi onun ne kadar kararlı, yaratıcı ve ileri görüşlü olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.

Hakkında Şaşırtıcı Detaylar

Angelica Kauffman’ın hayatı yalnızca sanatsal başarılarla değil, romanlardan fırlamış gibi duran ilginç olaylarla da doluydu. Gençliğinde aslında çok güçlü bir soprano olduğu biliniyor, ancak bir rahibin operanın ahlaken tehlikeli bir ortam olduğu uyarısı üzerine müziği bırakıp resme yönelmesi hayatındaki ilk büyük dönemeçlerden biri olmuştu.

Ne yazık ki aşk konusunda bu kadar şanslı değildi, sahte bir kont tarafından kandırıldığı ilk evliliği tam anlamıyla bir hayal kırıklığıydı. Buna rağmen Londra yıllarında Sir Joshua Reynolds ile kurduğu güçlü dostluk sanat çevrelerinde sık sık konuşuluyor, neredeyse dönemin magazin gündemini oluşturuyordu.

Bugün Hermitage, Tate, Uffizi ve Neue Pinakothek gibi dünyanın dört bir yanındaki büyük müzelerde eserlerine rastlamak hâlâ onu zamansız bir sanatçı olarak hatırlatıyor.