Bankalar, finansal sistemde tasarruf sahiplerinin birikimlerini değerlendiren ve ekonomiye kredi vasıtasıyla likidite sağlayan kurumlardır.
Bir örnekle, bir kişi bankaya 100 TL yatırır. Banka, bu parayı kredi olarak başka bir kişiye verir. Kredi kullanılırken banka, mevduat sahibine faiz öder. Bu süreçte fiziksel para miktarı değişmese de mevduatlar ve krediler aracılığıyla banka kazanç elde eder.
Kredi ve Menkul Kıymet İşlemleri
Bankalar, kasalarındaki aktifleri hem kredi vererek hem de menkul kıymetler aracılığıyla gelir elde eder. Menkul kıymetler, merkez bankası vasıtasıyla yapılan repo işlemleri veya hazine tahvilleri alımları ile portföye eklenir.
Merkez bankası faiz oranı yüksek olduğunda, menkul kıymet yatırımları bankalar için krediye göre daha cazip hâle gelir. Kredilerin faiz oranları, bu farklı getiri seçeneğine göre tayin edilir.
Kredi maliyetlerinin artması ve alternatif yatırımların cazip hâle gelmesi, sıkı para politikası olarak tanımlanır. Bu politika, kredi kullanımını kısıtlayarak ekonomik aktiviteleri dolaylı yoldan etkiler. Harcamalar azalır, üretim planları ertelenir ve enflasyon kontrol altına alınır.
Portföy Çeşitlendirme ve Uzun Vadeli Yatırımlar
Bankalar, risklerini dağıtmak ve uzun vadeli getiri elde etmek için birden fazla menkul kıymetlere yatırım yapar. 5–10 yıl vadeli sabit kuponlu veya enflasyona endeksli tahviller, değişken kuponlu menkul kıymetler ve kira sertifikaları bu araçlar arasında bulunur. Uzun vadeli tahviller, enflasyon düşse dahi bankaya istikrarlı bir getiri sunar.
Bireysel Yatırımcıların Sınırlı Katılımı
Bireysel yatırımcılar çoğunlukla birincil piyasadan tahvil satın alamaz. Bankalar, ikincil piyasadan aldıkları menkul kıymetleri müşterilere veya yabancı yatırımcılara satarak ek kazanç elde edebilir.
Bankalar, var olmayan parayı yaratmaz. Kredi verirken kasasındaki mevduatın mevduatının belirli oranını harcar. Örneğin, kasasında 1,89 trilyon TL mevduat bulunan bir banka, en fazla 1,56 trilyon TL kredi kullandırabilir.





