Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TESK Genel Merkezi'ndeki, "TESK Başkanlar Kurulu Toplantısı"nın açılışında, Türkiye'nin küresel ekonomiyle bütünleşmiş bir ülke olduğunu, dünyada yaşanan gelişmelerden etkilediğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Merkez Bankası rezervine ilişkin konuştu. Yılmaz, "22 Eylül itibarıyla brüt rezervimiz 125,5 milyar dolar seviyesine ulaştı. Yani sadece geçtiğimiz 3-3,5 aylık dönemde 27 milyar dolar rezerv artışı gerçekleşmiş oldu." diye konuştu.
"Son 3 Senede Dünya Ekonomisinin Büyüme Hızı Yüzde 2'lere Düştü"
Küresel düzeydeki enerji, gıda, iklim değişikliği ve jeopolitik gerilimlerden kaynaklı sorunlara dikkati çeken Yılmaz, birçok ülkede enflasyon oranlarının, önlemlere rağmen yüksek seviyelerde olduğunu anlattı. Küresel büyümedeki zayıf seyrin devam ettiğini dile getiren Yılmaz, son 3 senede dünya ekonomisinin yıllık ortalama büyüme hızının yüzde 2 seviyelerine kadar düştüğünü hatırlattı.
Yılmaz, "Son 20 yılda dünya yıllık ortalamada 3,6 büyürken, biz yıllık ortalama 5,5 büyüdük. Dünyanın yaklaşık 2 katının üzerinde. Son üç yılda dünya yüzde 2 ortalamayla büyürken biz yüzde 6 ortalamayla büyüdük. Neredeyse dünyanın 3 misli bir ortalamayla ekonomimizi büyüttük. Bu Türkiye'nin, 85 milyonun başarısıdır." diye konuştu.
Zor zamanlarda böyle bir performans sergilenmesinin önemli olduğunu, her dönemin kendi şartları içinde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Önümüzdeki 3 yılda dünya ekonomisinin, ortalamanın altında, yüzde 3 civarında büyümesini bekliyoruz. Türkiye ekonomisi ne kadar büyüyecek? Orta Vadeli Program'da 4,5 olarak tayin ettik. Dünya ortalamasının 1,5 puan üzerinde." dedi.
"Ekonominin En Büyük Düşmanı Belirsizlik"
Nice badirelerin atlatıldığını, Türkiye’nin hedeflerinden kopmadan yolunda ilerlemeye devam ettiğini vurgulayan Yılmaz, enflasyon kaynaklı sıkıntıların, esnafın talep ve beklentilerinin farkında olduklarını belirtti.
Yılmaz, Orta Vadeli Program ile öngörülebilirlik sağladıklarını dile getirerek, ekonominin en büyük düşmanını "belirsizlik" olarak tanımladı.
Mayıs ayındaki seçimlerle siyasi belirsizliğin ortadan kalktığına, siyasi istikrar ve güven ortamının oluştuğuna dikkati çeken Yılmaz, şunları söyledi:
"Orta Vadeli Programı'mızı ilan ettik, burada öngörülebilirlik sağladık. Orta Vadeli Program'da, önümüzdeki 3 yıl için, 4 amaç belirledik. 11 ilimizi 14 milyon insanımızı doğrudan, tüm 85 milyonu da dolaylı olarak etkileyen, yüzyıllar içindeki en büyük felaketi yaşadık. Bunu unutmamamız lazım. Acil müdahaleleri tamamladık, asıl iş şu anda başlıyor. Kalıcı konutları inşa edeceğiz, altyapıyı tamir edecek, ekonomik-sosyal hayatı canlandıracağız. Bir taraftan da deprem riski olan diğer bölgelerimizde kentsel dönüşüm başta olmak üzere riskleri azaltacak yatırımları yapacağız.
Sadece bu yıl merkezi yönetim bütçemizde deprem bölgesi için koyduğumuz ödenek 762 milyar Türk lirası. Gelecek yılki bütçemizde bu rakam 1 trilyon liranın üzerine çıkıyor. Orta Vadeli Programı'mız döneminde, bu üç yıl içinde, deprem bölgesine harcayacağımız para 3 trilyon lirayı aşacak."
Bunun getirdiği zorluklarla hep beraber baş edileceğini, devlet-millet el ele bu yaraların sarılacağını belirten Yılmaz, "2023 ve 2024'te ağırlıklı harcamalarımız var. 2025'ten itibaren inşallah kademeli şekilde rahatlama sürecine giriyoruz. Önümüzdeki yılın büyük yükünü hep birlikte, milli dayanışma içinde omuzlamamız çok önemli. Bunu başardığımızda sadece deprem bölgelerimiz yenilenmiş, daha güçlü şekilde ülkemizin kalkınma sürecinde yer almış olmayacak, tüm Türkiye bundan istifade edecek." dedi.
"22 Eylül İtibarıyla Bu Brüt Rezervimiz 125,5 Milyar Dolar Seviyesine Ulaştı"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yeni istihdam müjdesi ve brüt rezerv konusuna da değindi. Yılmaz, "Üç yıllık süreç içinde 2,7 milyon yeni istihdam oluşturmayı öngörüyoruz. Gençlerimizin, kadınlarımızın istihdama katılması, girişimciliğin gelişmesi, yeni imkanların oluşturulması, mesleki eğitime daha fazla destek verilmesiyle bunları başaracağız. Gelecek yıldan başlayarak bir düşüş trendine giren enflasyonun 2026'da yüzde 8,5'lere kadar düşmesini bekliyoruz.
Geçtiğimiz mayıs ayında 98,5 milyar dolara kadar düşmüştü rezervimiz. 22 Eylül itibarıyla bu brüt rezervimiz 125,5 milyar dolar seviyesine ulaştı. Yani sadece geçtiğimiz 3-3,5 aylık dönemde 27 milyar dolar rezerv artışı gerçekleşmiş oldu. Bu da bünyemizi risklere karşı güçlendiren, Türkiye'nin geleceğe daha sağlam şekilde yürümesini sağlayacak bir rakam. Sadece geçtiğimiz hafta 4 milyar dolar rezervimiz arttı. Cari açığımızı finanse ettiğimiz halde bu rezerv artışının sağlanması aslında ekonomimize duyulan güvenin de önemli bir göstergesidir. Demek ki dışarıdan kaynak giriyor Türkiye'ye veya finansal sistemin dışında olan bazı kaynaklar yeniden sisteme dönmüş oluyor, bu da sevindirici.
Sadece bu yıl içinde esnaf ve sanatkarımıza 132 milyar lira kredi kullandırdık. Kredi ve kefalet kooperatiflerine olan gecikmiş borçların faizlerinin silinmesi anapara ödemelerinin de ertelemesi imkanını getirdik. Kazancı basit usulde tespit edilen mükelleflerin, yani pek çoğu esnaf ve sanatkarlardan oluşan kesimin, ticari kazançlarının gelir vergisinden istisna edilmesini sağladık." açıklamalarında bulundu.
AA