Dirck van Baburen, kısacık ömründe bile Hollanda sanatına büyük izler bırakan bir isim. Roma'da Caravaggio'nun etkisine kapıldı, Utrecht'e döndü, ışıkla gölgeyi harmanladı. Tabloları bazen müstehcen, bazen hüzünlü ama her zaman hayattan bir kesit gibi… Şimdi bu unutulmaz sanatçının öyküsüne birlikte bakalım.
Barok’un Sıradışı Yüzü
Dirck van Baburen 1595’te doğdu. Tam yeri net olmasa da Hollanda’da, Wijk bij Duurstede çevresinde dünyaya geldiği düşünülüyor. Genç yaşta Utrecht’e taşındı ve orada ressam Paulus Moreelse’in öğrencisi oldu. Çok geçmeden Roma yollarına düştü. Roma’da Caravaggio’nun gölgeli dünyasıyla tanıştı ve bu etki sanatının tümüne yansıdı.
Roma’dan Gelen Etki
Roma’da, Bartolomeo Manfredi ile dostluk kurdu, dönemin güçlü koleksiyoncuları Giustiniani ve Kardinal Borghese’nin dikkatini çekti. O dönem yaptığı Pieta ve İsa'nın Yakalanışı gibi resimler, Barok’un karanlık ve dramatik yüzünü taşır.
Utrecht’e Dönüş ve Yeni Bir Soluk
1620’de memleketine döndü. Bu kez elinde Roma’nın havası, fırçasında ise hikaye anlatma tutkusu vardı. Muhabbet Tellalı (The Procuress) gibi eserlerde gündelik hayatı, insan ilişkilerini biraz alaycı ama oldukça gerçekçi bir dille ele aldı.
Bu eser, Vermeer’in tablolarında arka planda yeniden karşımıza çıkar. Hatta sahteciliğe bile ilham verecek kadar etkileyici bulundu.
Sanatına Dair Birkaç Not
Baburen’in işleri tam da hayat gibi karmaşık, bazen gürültülü ama hep gerçek. Renkleri sert, figürleri güçlüdür. Özellikle müzisyenleri ve masalarını resmettiği tabloları, seyirciye sahnenin içindeymiş hissi verir.
Işığı figürlerin üstüne adeta bir spot gibi düşürür. Lavta çalan adamlar, para sayan kadınlar, kaşları çatık azizler... Hepsi onun fırçasında hayat bulur.
Kısa Süre, Büyük Etki
Ne yazık ki Dirck van Baburen çok uzun yaşamadı. 1624’te, henüz 30'una bile gelmeden hayata veda etti. Ama ardında bıraktığı eserler, hem dönemin hem de sonrasının sanatçılarına ışık tuttu. Onun dünyası, bugünün gözünden bakıldığında bile hala samimi, çarpıcı ve oldukça cesur.
Bazı Ünlü Eserleri
Dirck van Baburen’in en dikkat çekici eserleri arasında 1622 tarihli Muhabbet Tellalı, Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde yer alır ve gündelik hayattaki ahlaki ikilemleri teatral bir anlatımla işler.
Aynı yıl yaptığı Lavta Çalan Adam tablosu ise Utrecht’te sergilenmektedir, bu eser, sanatçının müzikal temalara duyduğu ilgiyi ve otoportreye yakın yüz anlatımını yansıtır.
İsa’nın Yakalanışı adlı dramatik sahneleme Roma’daki Borghese Galerisi’nde yer alırken, Vulcanus’un Zincire Vurduğu Prometheus adlı mitolojik yorum da Amsterdam’daki Rijksmuseum koleksiyonunda öne çıkar.
Ayrıca, Norveç Ulusal Galerisi’nde bulunan İsa Doktorların Arasında tablosu, genç İsa’nın bilgelik dolu duruşunu ve çevresindekilerle kurduğu etkileyici göz temasını konu alarak sanatçının dinsel kompozisyonlarındaki derinliğini gösterir.
İsa Doktorların Arasında tablosu hakkında ayrıntılı bilgi almak için ‘İsa Doktorların Arasında Tablosu: Işığın ve Bilgeliğin Dansı’ isimli haberimize göz atabilirsiniz.