Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, hayvanlara karşı hep özel ilgi göstermişti. Bazı hayvanları sahiplenerek onların bakımıyla özel olarak ilgilenmişti. Bunlardan Alp, sonrasında Alber ve Foks… Bu köpekler Atatürk’ün yanında sadık dostları olarak tarihteki yerini aldı.
Foks, Yalova’da fotoğrafçılık işiyle uğraşan Hasan efendinin köpeğiydi. Henüz yavru olan kahverengi Alman Pointeri köpeğin adı olan Foks ismini de Hasan Efendi koymuştu. Atatürk bir gezisinde Foks’a denk gelir ve sever. Uzun sürecek dostluğa ilişkin aralarındaki ilk temas bu şekilde başlar.
Atatürk Foks’u sevdiğinde onun çok güzel bir köpek olduğunu söyler. Fotoğrafçı Hasan Efendi ise Foks’u Atatürk’e hediye etmek ister. Atatürk yardımcılarına “fotoğrafçıyı beyefendiyi memnun ediniz” der ve Hasan Bey’e 50 TL verilir. Ve Foks böylece Atatürk’ün yanına, Çankaya Köşkü’ne yerleştirilir.
Foks’un gelişi aslında Atatürk’e de bir neşe kaynağı olur. Atatürk, Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan mevzilerinde ortada kalan Alber adlı sarı beyaz renkli bir av köpeğini sahiplenmişti. Alber öldüğünde çok üzülen Atatürk'ün henüz üzüntüsü dinmemişken Foks onun yeni köpeği olur. Foks, Atatürk’ün yatak odasında, karyolasının ayak ucunda yatardı. Yemek salonunda masanın altına kıvrılır ve yemeğe eşlik ederdi. Atatürk’ün her gittiği yere yanında gider, gireceği salona herkesten ve Atatürk’ten daha önce koşar, adeta Atatürk’ün geldiğini haber veriyormuş gibi hareket ederdi.
Öyle ki onunla trende seyahat edecekleri zaman Foks’a da bilet alınırdı. Hatta bir seferine Foks’a alınan biletle birinci mevkide seyahat edilemeyeceğini söyleyen vagon görevlisi, Atatürk’ün isteğiyle Foks’u olması gereken vagona götürmek ister. Fakat tam Foks’u tutuğunda ise vagon görevlisinin elini ısırır. Atatürk ise bu duruma kahkaha ile “neden köpeğe bilet sorarsın be adam” der.
Foks oldukça zeki bir köpekti. Köşke gelen sevmediği kişilerin paçalarını ısırırdı. Atatürk’ün kıyafet dolabını karıştırır, bazı kıyafetlerini dişlerdi. Hareketli bir köpek olsa da Atatürk’ün çalışma odasına gittikleri zaman asla sesini çıkarmaz ve bir köşede çalışmanın bitmesini beklerdi. Atatürk’te Foks’un dilinden çok iyi anlardı. Ne yiyip ne içtiğini, bir hastalığının olup olmadığına kadar her şeyiyle yakından ilgilendirdi.
Günün birinde köşke ikinci bir köpeğin gelmesini kıskanan Foks Atatürk’ün elini ısırır. Fakat Atatürk bu duruma hiç sinirlenmez ve eline pansuman yapılırken “fenalık yapmak için ısırmadı” diyerek durumu anlar. Gezilerde birkaç kere ortalıktan kaybolan Foks her seferinde geri dönmüştü.
1933 yılında Foks hayatını kaybeder. Atatürk bu duruma çok üzülür. Günlerce yüzü gülmez. Foks’un konusu her açıldığında ise yüzünde acı dolu bir ifade belirirdi. Foks’un bedeni doldurulup camekana yerleştirilmiş ve Atatürk’e sürpriz yapılmıştı. Fakat Atatürk bu duruma çok da sevinemez ve hüzünlenir. Çektiği bir sandalye ile Foks’u uzun uzun seyretmişti.
Atatürk Foks’un bedeninin çiftlikte uygun bir yere gömülmesini ister fakat çiftliğin kurucusu Necdet Pençe Foks’u saklamıştı. 1969 yılında ise Foks’un bedeni Anıtkabir’e bağışlanır. Günümüzde Foks’un bedeni ise hala Anıtkabir müzesinde durmaktadır.