Cafer Tayyar Bey
Türk asker ve siyasetçi. Balkan ve I. Dünya savaşlarında önemli görevler üstlenmiş ve Millî Mücadele döneminde “Trakya Millî Kumandanı” olarak tanınmıştır. Kırmızı-Yeşil şeritli İstiklâl Madalyası sahibidir. Millî Mücadele sonrasında TBMM'de II. dönem Edirne Milletvekili olarak yer aldı.
1924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’na katıldı. 1 Ocak 1901 tarihinde Harp Okulu'ndan Teğmen, 4 Ocak 1904 tarihinde de Harp Akademisi'nden Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. İlk görev yeri olan Makedonya'dayken İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkmasından itibaren kendisiyle temas kurması sonucu Trakya'da Müdafaa-i Hukuk teşkilatına katıldı.
12 Kasım 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa'ya çektiği telgrafla bağlılığını bildirdi. 11 Nisan 1923 tarihinde Ankara'ya gelerek TBMM'ye katıldı. 1924 yılında Güneydoğu Anadolu’da çıkan Nasturi Ayaklanması’nı bastırmakla görevlendirildi. İsyan 26 Eylül'de bastırıldı. Savaştaki hizmetlerinden ötürü 21 Kasım 1923 tarihinde Kırmızı-Yeşil şeritli İstiklâl Madalyası ile taltif edildi.
17 Kasım 1924 tarihinde kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kurucuları arasında yer aldı. 1926 yılında Mustafa Kemal Paşa'ya karşı düzenlenen İzmir Suikastı olayına adı karıştığından İstiklal Mahkemesi'ndeki yargılama sonucu aklandı. 3 Ocak 1958 tarihinde İstanbul'da öldü.
Binbaşı Eyüp Sabri
Türk asker, siyasetçi. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kurucularındandır. 13 Nisan 1909'da 31 Mart Olayı'nı bastırmak için Selanik'ten İstanbul'a gelen Hareket Ordusu'nda yer aldı. 10 Mayıs 1910’da ordudan istifa etti. İttihat ve Terakki’nin genel merkez üyeliğine seçildi. 1. dönem TBMM Eskişehir, V., VI., VII. dönem TBMM Çorum ve VII. dönem TBMM Erzurum milletvekili. İzmir Suikastı sanıklarındandır.
Yeşil ordu cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. 1923’te Meclis dışında kaldı. 1926’da Atatürk’e karşı düzenlenen İzmir Suikastı’yla ilgili olarak bir kısım eski İttihatçılarla birlikte İstiklal Mahkemesi’nde yargılandıysa da suçsuz bulundu. 16 Ağustos 1950'de İstanbul'da yaşamını yitirdi.
Albay Selahaddin
Türk asker ve siyasetçidir. Nûr-u Osmaniye Mektebi, Numune-i Terakki İbtidai Mektebi ve Kuleli Askerî İdadisi'nde okuduktan sonra Mart 1896'da Harbiye Mektebi'ne girdi. Ocak 1898'de, piyade teğmen rütbesiyle mezun oldu. 1902 yılında Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Mekteb-i Erkân-ı Harbiye'yi bitirdi.
I. Dünya Savaşı'nda 1. Ordu Menzil Müfettişliği Kurmay Başkanlığına atandı ve Kaymakam rütbesine terfi etti. İstanbul'un İşgalinin ertesi günü Menzil Genel Müfettişi, Ocak 1919'da Harbiye Dairesi Başkanı, 13 Temmuz 1919 tarihinde Sivas'ta bulunan 3. Kolordu Komutanı oldu ve Sivas Kongresi'ne katıldı.
TBMM 1. Dönem'de Mersin'den milletvekili seçildi ve İstanbul'daki Divan-ı Harb tarafından gıyaben ölüm cezasına mahkûm edildi. 23 Kasım 1923 tarihinde Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat yazdığı takrirle Kırmızı-Yeşil Şeritli İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilen 25 kişi arasında yer aldı. 1926 yılında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'ya suikast girişimi olayı ile ilişkisi olduğu iddiasıyla yargılandıysa da beraat etti.
Yakub Cemil
Osmanlı subayı ve İttihat ve Terakki'nin fedailerindendir. Askeri rüştiye ve Kuleli Askerî Lisesi’nin ardından 25 Ağustos 1903'te teğmen rütbesiyle Harp Okulu'ndan mezun oldu. İlk görev yeri Manastır'da konuşlanan 6. Nizamiye Piyade Tümeni'ydi. Burada Enver Paşa'nın emrinde bulunmuş ve hayatı boyunca da Enver Paşa'nın en yakınındaki adamlarından biri olmuştur.
1911'de İtalyan işgaline maruz kalan Kuzey Afrika'daki son Osmanlı toprağı Trablusgarp'ı kurtarmak amacıyla başlatılan mücadeleye katıldı. Trablusgarp yoluna Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal Bey ile çıktı. Yakub Cemil yine Enver Bey'in emrindeydi.
1914'te Teşkilat-ı Mahsusa'nın resmen kurulmasıyla bu kuruma alındı ve ilk görev yeri olarak da Doğu Anadolu Bölgesi belirlendi. İttihat ve Terakki içindeki entrikaların sonucunda Talat Bey grubunun Enver Paşa'yı kandırması sonucunda hükümeti devirmeye teşebbüs ve Harbiye Nazırı Enver Paşa'ya suikast suçlamasıyla tutuklandı. 11 Eylül 1916 günü kurşuna dizilerek idam edildi.
Sapancalı Hakkı
Osmanlı Asker ve siyasetçi. Sırasıyla Beşiktaş Askerî Rüştiyesi, Edirne Askerî İdadisi ve Mekteb-i Harbiye'ye gitmiştir. 1 Eylül 1903'te merkezi Selanik olan 3. Ordu’ya teğmen olarak tayin edilmiştir. Bölgede etkin olan İttihat ve Terakki'nin önde gelenleriyle tanışmış, onların vasıtasıyla cemiyete girmiştir. Siyasi faaliyetlerinin İstanbul’da duyulması üzerine hakkında yakalama kararı çıkınca Karadağ’a firar etmiş ve bir yıl kadar orada kalmıştır. II. Meşrutiyet'in ilanı ile birlikte Selanik’e gelmiştir.
Bâb-ı Âli Baskını'nda aktif rol üstlenenlerden biri olan Hakkı Bey, Enver Bey'e hazırlıkların tamamlandığını bildiren ve baskının başlamasını sağlayan kişidir. Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı sırasında İttihat ve Terakki’nin gizli örgütü olan Teşkilat-ı Mahsusa adına Trablusgarp, Balkanlar, İran, Suriye ve Filistin’de görev yapmıştır. Meclis-i Mebûsan için yapılan 1919 seçimlerinde aday olmuş ve 6. dönem İzmit mebusu seçilmiştir. Hakkı Bey, 1937’de İstanbul’daki evinde vefat etmiştir.
Süleyman Askerî
Osmanlı askeri. 1902 yılında Mekteb-i Harbiye'den, 5 Kasım 1905 tarihinde de Mekteb-i Erkân-ı Harbiye'den Mümtaz Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Selanik'teki Üçüncü Ordu'ya bağlı olarak Manastır'a atandı. Manastır'da kaldığı günlerde İttihad ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. 1909 yılında Kolağası rütbesine terfi etti ve Bağdat Jandarma Alayı'na atandı. 1911 yılında İtalya'nın Trablusgarp'a saldırması üzerine oraya gitti ve Bingazi'deki savaşlara katıldı. 1912 yılında Balkan Savaşları sırasında Trabzon Redif Tümeni Kurmay Başkanlığı görevine atandı. 13 Kasım 1913 tarihinde kurulan Teşkilât-ı Mahsusa'nın Başkanı olarak görevlendirildi.
Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na Almanya'nın safında katılması üzerine Teşkilât-ı Mahsusa Başkanlığı görevinin yanında 20 Aralık 1914 tarihinde Irak ve Havalisi Genel Komutanı olarak atandı. Irak Cephesi'nde Osmancık Taburu ile Rota Muharebesi'nde İngilizleri durdurdu ama ayağından yaralandı ve Bağdat'a hastaneye kaldırıldı burada yaralı halde Basra'yı geri almak için planlar yaptı ve harekete geçti. Şuaybiye Muharebesi'nde komutası altındaki birliklerin 14 Nisan 1915 tarihinde İngiliz Ordusu'na mağlup olması üzerine tabancasıyla yaşamına son verdi.
Eşref Sencer Kuşçubaşı
Çerkes asıllı Türk istihbaratçı ve savaşçıdır.Harp okulunun son sınıfında iken Jön Türkler'le ilişkisi yüzünden II. Abdülhamid tarafından Hicaz'a sürgün gönderildi. II. Abdülhamid meşrutiyeti ilan etmek zorunda bırakılıp, aralarında Kuşçubaşı'nın da bulunduğu pek çok kişiye af çıkarmasıyla birlikte isyanına son verdi. İsyan sırasında etrafına topladığı kendisine bağlı silah arkadaşlarıyla beraber, kurulan Teşkilat-ı Mahsusa adlı istihbarat örgütüne katıldı.1911 yılında Trablusgarp'ta Enver Bey ile birlikte direniş hareketlerini örgütledi. Batı Trakya Bağımsız Hükûmeti adıyla ilk Türk Cumhuriyeti'nin kurulmasında rol oynadı.
Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla birlikte 1914-1915 yılları arasında Teşkilat-ı Mahsusa'nın Arap Yarımadasında görev yaptı. Türk Kurtuluş Savaşı'na katıldı. 1920 yılı boyunca kendi yetiştirdiği Çerkez Ethem'le beraber Kuva-yi Seyyare'de Yunan işgaline karşı savaştı. Lozan Antlaşması'ndan sonra Yunan ve İngiliz iş birlikçisi olması iddiasıyla, Çerkez Ethem'le birlikte Yüzellilikler listesinde yer alarak vatandaşlıktan çıkarıldı. Türkiye'ye girişi 1936 yılına kadar yasaklandı. 1964 yılında öldü.
Mülazım Atıf
Türk asker ve siyasetçi. 1904 yılında Harbiye Mektebi'nden Piyade Mülazımı rütbesiyle mezun olarak Manastır'da bulunan 3. Ordu'ya atanmıştır. İkinci Meşrutiyet'in ilanından yaklaşık bir sene önce İttihat ve Terakkî'ye katılmıştır, cemiyetin Fedâi Zâbitan şubesine üye olmuştur. Meşrutiyet'in yeniden ilan edilmesinde büyük bir rol oynamıştır. TBMM VI. ve VII. Dönem Çanakkale milletvekili olarak görev yapmıştır. Hayatının son döneminde Sular İdaresi'nde çalışmış, 21 Ocak 1947 tarihinde vefat etmiştir.
Mustafa Necip
İttihat ve Terakki üyesi fedai. Bâb-ı Âli Baskını'nda aktif rol üstlenenlerden biri olan Mustafa Necip, Enver Bey ve yanındakilerle birlikte Bâb-ı Âli'ye girmiştir. Mustafa Necip, baskın sırasında silahlı çatışmaya giren ve ölen ilk kişidir. Baskın sırasında Sadaret Yaveri Ohrili Nâfiz Bey, Enver Bey'in öncülüğündeki darbecilere ateş açmış fakat hiçbirinde isabet bulamamıştır. Yaralanan Nâfiz Bey yaver odasına sığınmış, kendisinin ardından odaya giren Mustafa Necip'i ise tek kurşunla öldürmüş fakat kendisi de Mustafa Necip'in silahından çıkan kurşunlarla ölmüştür.
Yenibahçeli Kardeşler
Yenibahçeli Şükrü
Türk asker ve siyasetçi. Harp Okulu'nu bitirerek teğmen rütbesiyle orduya katılmıştır. Avusturya Ordusu Atış Okulu mezunudur. Kardeşi Yenibahçeli Nail Bey'le birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin militan kadrosu içinde yer almıştır. I. Dünya Savaşı sırasında Teşkilat-ı Mahsusa'da görev yapmıştır. Kırmızı-yeşil şeritli İstiklal Madalyası sahiplerindendir. I. dönem İstanbul milletvekili olarak TBMM'de görev yapmıştır. Gürcüler TBMM'nin verdiği nota üzerine Artvin'i boşalttıktan sonra, Artvin ilini TBMM adına teslim almakla görevlendirilen ordu birliğinin başında görev yapmıştır.
1926 yılında İzmir Suikastı davasında idamla yargılanmıştır. Kendisi beraat etmiş, kardeşi Nail idam edilmiştir.
Yenibahçeli Nail Bey
İstihbaratçı, stratejist, yazar. İttihat ve Terakki'nin kurucu kadrosundandır. Özellikle İtalyanlara ve İngilizlere karşı yürüttüğü istihbarat faaliyetleriyle bilinmektedir.
1908'den sonra Libya'da ve Balkanlar'da İtalyanlara, İngilizlere ve Ruslara karşı istihbarat faaliyetleri yürütmüştür. I. Dünya Savaşı esnasında, Teşkilat-ı Mahsusa'nın Trabzon ve yakın çevresindeki Doğu Karadeniz yörelerinden sorumlu olan komutanıydı.
1926 yılında İzmir Suikasti’nden yargılanmış ve suçlu bulunmuştur. İdam edilen Yenibahçeli Nail Bey'in naaşı son olarak 1953 yılında Ankara'da bulunan Asri Mezarlığı'na nakledilmiştir.
Resneli Niyazi Bey
Arnavut kökenli Türk askeri. 1897 Türk-Yunan Savaşı’ndaki başarıları ile tanınmış bir askerdi. İttihat ve Terakkî Cemiyeti’ne katılarak cemiyetin ileri gelenleri arasına girdi. 3 Temmuz 1908 Cuma günü, emrindeki askerlerle Makedonya dağlarına çıkarak II. Meşrutiyet’in ilanına yol açan ayaklanmanın lideri oldu.
Meşrutiyet’in ilanından sonra döndüğü Selanik’te “Hürriyet kahramanı” olarak karşılandı. 31 Mart Olayı’nda yanındaki fedailerle Hareket Ordusu’na katıldı, isyan bastırılınca Resne’ye çekildi. Balkan Savaşı sırasında birlikleriyle orduya katıldı. Savaştan sonra 17 Nisan 1913’te Arnavutluk’un Avlonya Limanı'nda İstanbul’a gitmek üzereyken İttihat ve Terakkî’nin ona muhafızlık edip korumalık yapmakla görevlendirdiği kişi tarafından vuruldu.
Öldürülme sebebi karanlıkta kaldı. Mezarının Avlonya’da olduğu düşünülür. Buraya bir heykeli dikilmiştir.
Öldürülme sebebinin karanlıkta kalmış ve kendi koruması tarafından vurulmuş olması "Ne şehittir ne de gazi, pisi pisine gitti Niyazi" deyiminin kaynağı olmuştur.