SİBEL BAY

İlk kez 2019 yılının sonlarında Çin’de görülen ve tüm dünyaya yayılan “Covid-19”, yeni varyantı “Eris” ile tekrar gündeme geldi.

Covid ilk ortaya çıktığı günden bu yana mutasyona uğruyor, şekil değiştiriyor ve giderek farklılaşıyor. Ortaya çıkmaya devam eden yeni genetik versiyonlara ise varyantlar adı veriliyor.

Âşıkların Dili, Halkın Sesi: Bağlamanın Kültürümüzdeki Yeri
Âşıkların Dili, Halkın Sesi: Bağlamanın Kültürümüzdeki Yeri
İçeriği Görüntüle

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından Covid virüsünün yeni varyantı olan ve "Eris" olarak adlandırılan EG.5'in ilk kez Şubat 2023’te görülmüş olup, hızlı bir biçimde yayıldığı açıklanmıştır.

Mevcut kanıtlara dayanarak DSÖ yetkilileri, alt değişkenin daha ciddi hastalığa neden olduğuna dair bir öneri bulunmadığını ve risklerin diğer mevcut değişkenlerden daha yüksek olmadığını söylemektedir.

Yunan anlaşmazlık tanrıçası ile benzeştirilerek isimlendirilen Eris varyantının belirtileri arasında ise, boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı, baş ağrısı, yorgunluk, ateş, nefes darlığı, vücut ağrıları ve tat-koku kaybı bulunuyor. Aynı zamanda diğer Covid varyantlarında olduğu gibi, hastalık ileri yaş grubu ve sağlık sorunu olan kişiler için daha büyük bir tehlike düzeyi gösteriyor.

Günümüzde dünya Covid ile savaşırken, tarihin her döneminde insanlar, farklı ve tehlikeli birçok salgının etkisi ile mücadele etmişlerdir. Peki, bu salgınlar nelerdir? İşte detaylar…

Sıtma

Sivrisineklerde bulunan bir parazit nedeniyle ortaya çıkan sıtma, her yıl 200 milyon kadar insana bulaşıyor. Özellikle ilaçlara dirençli olması nedeniyle en tehlikeli salgınlardan biri olarak biliniyor. Yoğunluklu olarak sivrisinekler aracılığıyla yayılıyor ve daha az gelişmiş ülkeleri en çok etkilediği biliniyor.

Sıtmayla eşleşen ilk belgelenmiş açıklamalar M.Ö. 2700'lere kadar uzanmakla birlikte, bilim adamları 1800'lerin sonlarına kadar bunun ne olduğunu veya nasıl yayıldığını bilmiyorlardı. Bazı tahminlere göre Cengiz Han'ın ve Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün nedeni olarak da sıtma hastalığı gösteriliyordu.

Çiçek Hastalığı

Çiçek hastalığı, variola virüsünün neden olduğu oldukça bulaşıcı bir hastalıktır. İlk kez 17. yüzyılda Amerika'ya geldiği tahmin edilen hastalığın Avrupalı ​​yerleşimcilerce taşındığı ileri sürülüyor. Çiçek hastalığı aynı dönem Amerika Birleşik Devletleri ve Orta Amerika yerlisi milyonlarca insanın ölümüne yol açtı. Çiçek hastalığı salgınlarının Aztek ve İnka uygarlıklarında, Orta Çağ'da ve ayrıca Roma İmparatorluğu'nda çok sayıda can kaybına neden olduğuna inanılıyor.

Çiçek hastalığının kökeni Mısır ve Hindistan ile ilişkilidir ve en eski kanıtlar Mısır Firavunu Ramses’in mumyasından gelmektedir. Kendisi MÖ 1145'te ölmüştür ve kalıntılarında çiçek çiçeği izleri görülmektedir. Araştırmacılar bunun izini sürse de çiçek hastalığının tam olarak nasıl ortaya çıktığından ve nasıl bu kadar hızlı yayılmaya başladığından hala emin değillerdir.

Kara Veba

Tarihin en tehlikeli hastalığı şüphesiz ki kara vebadır. Bu veba salgını, 1300'lerin çoğunda Avrupa'nın nüfusunu yok etmiştir. “Yersinia pestis” adlı bir bakterinin neden olduğu salgının pireler tarafından yayıldığı ortaya çıkmıştır. Bakteriler insanlar için öldürücü olsa da pireleri etkilememektedir. Sızıntı şeklindeki kanama yaraları ve yüksek ateşin eşlik ettiği bu vebanın,  14. yüzyılda Asya, Avrupa ve Afrika'da 50 milyondan fazla insanın hayatına mal olduğuna inanılıyor. Avrupa'nın toplam nüfusunun ise yüzde 30 ila 60'ının yok olduğu tahmin ediliyor.

Jüstinyen Vebası

Justinianus Vebası, tarihte kaydedilen ilk salgın hastalıklardan biri olarak kabul edilir. Bu veba, MS 541 civarında Bizans İmparatorluğu'na bulaştı ve dünya çapında yaklaşık 100 milyon insanın hayatına mal olduğuna inanılmaktadır. Hatta zirve noktasında günde 10.000 kişiyi öldürmüş olabilir.

Bu salgına hangi virüsün veya hastalığın neden olduğu belli olmasa da, Bizans İmparatorluğu'nda varlığını gösteren salgın Avrupa tarihini de derdinden etkilemiştir. Tamamen yok olana kadar ise 225 yıl geçmiştir.

İspanyol Gribi

İspanyol Gribi 1918 yılında başlamış ve dünya nüfusunun üçte birine bulaşmıştır. Bu hastalığın sadece iki yıl içinde dünya çapında 20 ila 50 milyon insanın hayatına mal olduğu ve 500 milyondan fazlasını etkilendiği tahmin edilmektedir. Daha sonra bunun, gribin özellikle acımasız bir varyantı olan H1N1'in bir türü olduğu tanımlanmıştır.

Tarihin en acımasız salgınlarından biri olmasına ve toplulukları dalgalar halinde yok etmesine rağmen, gerçek yıkımın büyük kısmı savaş sırasında etkisini göstermiştir. İspanya Birinci Dünya Savaşı sırasında tarafsız bir ülke olduğundan pandemiyi haber yapan tek gazete İspanya gazeteleriydi. H1N1'in bu özel türü bu şekilde İspanyol Gribi olarak bilinmeye başlandı.

Antoninus Vebası

Galen Vebası olarak da bilinen Antoninus Vebası,  MS 165'ten 180'e kadar Roma İmparatorluğu'nu olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Salgının kızamık veya çiçek hastalığı olabileceği öne sürülmektedir.

Antoninus Vebası, yıkımının zirvesindeyken, enfekte olan herkesin yaklaşık dörtte birinin ölmesine neden olmuştur. Toplamda, birkaç Roma imparatoru ve onların geniş ailelerinin üyeleri de dâhil olmak üzere 60 milyon kadar insanın hayatına mal olmuştur.

Domuz Gribi

2009'dan 2010'a kadar süren Domuz Gribi salgınının dünya çapında 203.000 kadar insanı öldürdüğüne inanılmaktadır.

Bu virüs türü büyük bir sorun teşkil etmektedir çünkü daha önce hayvanlarda veya insanlarda tanımlanmayan benzersiz grip virüsü genlerinden oluşmaktadır. H1N1 salgını, grip türlerine karşı hâlâ ne kadar ölümcül derecede savunmasız olduğumuzu gösterdiği için, en kötü modern salgınlardan biri olarak kabul edilmektedir.

Atina Vebası

Atina Vebası, Peloponnesos Savaşı sırasında MÖ 430 civarında başlamıştır. Veba, üç yıllık bir süre içinde 100.000 kadar insanı öldürmüştür. Bu, o zamanki Atina nüfusunun yaklaşık yüzde 25'ine karşılık gelmektedir.

Tarihçi ve Atinalı bir general olan Thukydides, başkalarının daha sonra onu tanımlamasına yardımcı olmak için bir görgü tanığının anlatımının yanı sıra bu vebanın ayrıntılı bir tanımını da yazmıştır. Ona göre salgında döküntü, yüksek ateş ve ishal bu veba türünün belirtileri arasındadır.

Moskova Vebası

Bir hıyarcıklı veba salgını olan Moskova Vebası, 1770 yılında 50.000 ila 100.000 kişiyi öldürmüştür. Kesin bir sayı bilinmemekle birlikte, bu veba, o dönemde şehir nüfusunun neredeyse üçte birini yok etmiştir. Hastalık kontrol altına alınmadan önce yoğun isyanlar ve yiyecek kıtlıkları yaşanmıştır.

Ebola Salgını

2014’te ilk kez görülen Ebola salgını Batı Afrika halkı için son derece zararlı olmuştur. Mart 2016'da, Ebola salgını nedeniyle Uluslararası Önem Arz Eden Halk Sağlığı Acil Durumu sonlandırılsa da ne yazık ki, Gine, Liberya ve Sierra Leone'deki 28.616 doğrulanmış vaka ve 11.310 ölüme neden olmuştur.

HIV/AIDS

AIDS (Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) milyonlarca insanın ölümüne yol açmıştır ancak modern tıp antiretroviral tedaviye erişimi aktif olarak geliştirmiştir. Bilim insanları hastalığın 1920'lerde Afrika'da ortaya çıktığına ve 1981'de bilinen ilk HIV/AIDS vakasının Los Angeles'ta rapor edildiğine inanmaktadır.

HIV, hastalığın virüs formudur ve bağışıklık sistemine saldırır. HIV ile enfekte olan kişilerin hepsi AIDS'e yakalanmamaktadır ve virüse sahip olan birçok kişi, antiretroviral tedaviler sayesinde nispeten sağlıklı yaşamlar yaşayabilmektedir. HIV ile enfekte olan bir kişinin vücudu enfeksiyonla mücadele edemeyecek kadar zayıf olduğunda AIDS geliştirebilir.

Muhabir: Sibel BAY