Joseph Kosinski, Hollywood’da herkesin ulaşamadığı bir eşiği sessiz ama kararlı adımlarla geçti.
2022'de “Top Gun: Maverick” ve 2025'te “F1: The Movie” filmleriyle arka arkaya gelen iki büyük gişe başarısı, onu yalnızca güvenilir bir yönetmen değil, aynı zamanda özgür bir film yapımcısı haline getirdi.
Bugün Kosinski, neredeyse istediği her projeyi masaya koyabilecek konumda.
Gişe Kazanınca Kapılar da Açılır
Hollywood’da özgürlük romantik bir kavram değil, matematiksel bir sonuç.
İki filmden 2 milyar dolarlık gişe kazandırıyorsan konuşursun, kazandıramıyorsan dinlersin. İş, bu kadar basit...
Kosinski, bu denklemde artık söz sahibi. Üstelik bu konuma bir gecede gelmedi. Kariyeri uzun süre “potansiyelli ama...” etiketiyle anıldı.
Aynı Anda İki Farklı Dünya
Kosinski şu sıralar iki ayrı projeye hazırlanıyor.
Universal Pictures bünyesinde, Dan Gilroy imzalı “Miami Vice” yeniden başlatması bunlardan ilki.
Proje, hem orijinal televizyon dizisinin mirasını hem de 2006’da Jamie Foxx ve Colin Farrell’lı sinema uyarlamasını takip ediyor.
İkinci projesi ise daha ilginç... Hükümet muhbirlerini merkeze alan, henüz ismi açıklanmamış bir UFO filmi.
Kosinski bu proje için net bir ayrım yapıyor: bunun “bilim kurgu” değil, “bilim gerçeği” olduğunu söylüyor.
Tür etiketini reddediyor ve hikayenin spekülatif fantezilerden (söylenti/tahmini) çok, artık yüzleşmeye başladığımız gerçeklere dayandığını vurguluyor.
Özgürlük Kolay Kazanılmıyor
Bu birbirinden farklı iki proje de aynı anda bir yönetmene verilmez. Ama Kosinski'ye verildi.
Hollywood’da bu noktaya gelmek için yalnızca yetenek de yetmez. Zamanlama, sabır ve sağlam gişe zaferi gerekir.
İşte, 51 yaşındaki Kosinski, sallantılı giden kariyerini adeta bir “sonradan açılan arap atı” gibi toparladı ve bugün A-list yönetmen statüsüne ulaştı.
Yolun Başlangıcı Pek Parlak Değildi
Kosinski’nin kariyer yolculuğu reklam filmleriyle başladı, ardından Disney tarafından “Tron: Legacy” ve “Oblivion” gibi büyük projeler için seçildi. Her iki film de görsel olarak dikkat çekti ama eleştiriler ortaya karışıktı.
Sonrasında gelen itfaiye draması “Korkusuzlar" (Only the Brave) olumlu karşılandı.
Ancak Chris Hemsworth’lu Netflix yapımı “Spiderhead”, beklenen etkiyi yaratamadı.
Bir noktada Kosinski, “yetenekli ama riskli” yönetmenler klasmanında sıkışıp kalmış gibiydi.
Kırılma Anı ve Yeni Statü
İşte, bu tabloyu değiştiren şey, arka arkaya gelen iki büyük başarı oldu.
Hem “Top Gun: Maverick” hem de “F1: The Movie” yalnızca gişede değil, eleştirmen ve izleyici nezdinde de çok güçlü karşılık buldu.
Öyle ki “Top Gun: Maverick” pandemi sonrası sinemalara "can suyu" veren film olarak tarihteki yerini aldı.
Hollywood için de bu yaşananlar altın değerinde olunca, Kosinski artık projeleri kovalayan değil, projeleri seçen/seçtiren tarafa terfi etti.
Sonuç Olarak
Joseph Kosinski’nin geldiği nokta, Hollywood’da nadiren görülen bir durumun özeti: gişe başarısıyla gelen yaratıcı özgürlük.
Reklam filmlerinden A-list yönetmenliğine uzanan bu yolda, Kosinski çok çekti ama muradına da erdi.
Bugün Kosinski, yalnızca film çekmiyor; ne çekeceğine kendi karar veriyor.
Kıssadan hisse: Hiçbir başarı acısız kazanılmıyor.
