NECMETTİN KURUCU
Dijitalleşme ile birlikte dönüşüme uğrayan kitap serüveni her geçen gün kendisini de değiştiriyor. Sanattan beslenen Yunus İkbal Kaya, kendisi gibi olan diğer engelli bireylere umut olmak ve engelli bireylerin her anlamda başarı elde edebileceğini göstermek istiyor.
1999 yılında Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinde doğan küçüklük yaşlarından itibaren avukat olmak isteyen İkbal Kaya , 2017 yılında Gaziantep’te bulunan Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi’ni kazanarak hayallerine bir adım daha yaklaştı. Şu an staj döneminde olan başarılı genç, yaklaşık 1 buçuk ay sonra ise avukat olarak mesleğime başlayabileceğini belirtti.
Birçok gençlik dergilerinde de yazılar yayımlayan İkbal Kaya, “2022 yılının Kasım aylarında depresyon sürecim gelişti. Toparlanma aşamasındayken ülkemizi yasa sokan deprem meydana geldi. Ben de depremde birçok yakınımı kaybettim. Bir gün rüyamda bir dörtlük gördüm. Uyandığımda aklımda aynı dörtlük vardı. O günden sonra şiir yazmaya başladım. Şu anda aktif olarak şiir yazmaktayım. Son olarak ise yeni çıkardığım şiir kitabım “Katre”nin heyecanını yaşıyorum diye konuştu.
Kitabına verdiği “Katre”nin anlamına değinen genç yazar,
“Kitabıma Katre, adını vermemin birkaç nedeni var. Bunlardan birincisi geçmişte okuduğum bir efsaneden kaynaklanıyor. Okuduğum efsaneye göre aşkın ilk başta bir damla olarak yaratıldığı, oradan büyüyerek ise bütün insanlığa yayıldığı anlatılıyordu. Diğer sebebi ise İskender Pala’nın “Katre-i Matem” adındaki kitabını çok sevmemden kaynaklanıyordu. Bir nevi o kitaba nazire yapmak istedim. Aynı zamanda katre kelimesi geçmişten beri çok sevdiğim bir kelimedir. Divan şairleri tarafından aruz ölçüsüne oldukça uyması bakımından sıklıkla tercih edilir” diye belirtti.
Genç yazar, şiire nasıl yöneldiğini ise şu sözlerle anlattı:
“Cahit Zarifoğlu’nun bir sözü vardır: “ Şairleri şair yapan şey delilik ile umut arasında kalan ince çizgidir.” Bütün şairlerin içinde ince bir keder vardır. O kederle bile umuttan asla vazgeçmezler. Ben de bir kederle başladım yazmaya şu an ise umut olabilmek için devam ediyorum. Kederle umut arasındaki ince çizgide ilerliyor ve kendim gibi engelli bireylere umut olabilmek amacı için çabalıyorum. Engellilerin de bir şeyler başarabildiğini herkese göstermek istiyorum. Başarılı insan profili çizebilmenin yanı sıra yalnızca iş anlamında değil, sanat ve özel yaşamda da engelli bireylerin başarılı olabileceğine yönelik bir perspektif oluşturmayı hedefliyorum. Çünkü ne yazık ki ülkemizde özellikle bazı bölgelerde engelli bireylere yönelik çok hoş bir bakış bulunmuyor. Ben bunu yıkmak ve umut olabilmek için çabalayamaya devam ediyorum.”
Az Okuyan ama Çok Yazan Milletiz
Biz hep çok şiir yazan ancak çok şiir okumayan bir milletiz. Hatta çoğu zaman şiire saçma olarak bakıyoruz. Belki bu durum geçmişte de böyleydi ancak tüketim o dönemler günümüzdeki kadar hızlı değildi. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte tüketim açısından da büyük bir hız söz konusu. Bu hızlı tüketim ise bizi okumamaya itti. Zaten az olan okuma oranı gitgide azalmasına neden oldu.
Ülkemizde ne yazık ki sanata yönelik çok olumsuz bir ön yargı olduğunu dile getirebilirim. Ben de şiirin yanı sıra tezhip sanatı ile uğraşıyorum. Tablolarımızı yaparken altın kullanıyoruz. İnsanlar tabloların değerlerini maalesef bilmiyorlar. Bunun sebebi de yine ekonomik gelirden dolayı kaynaklanıyor. Maddi imkânlar sanatı geri plana atmış oluyor. Ülkemizde ne yazık ki sanat yalnızca belli bir kesimin uğraş alanı olarak görülüyor. Ünlü yazar Dostoyevski de bunu belirtmiştir. Kendisinin fakir edebiyatı yaptığını ancak fakirlere yazmadığını söylemesi de bu tezi doğrulamaktadır. Ülkedeki refah seviyesi düştükçe maalesef sanata olan ilgi de azalmış oluyor. Eğer böyle devam ederse sanat yok olmaya yüz tutacak. Tüketim dünyasının hızla arttığı toplumlar ise üretmeyecek ve üretimin olmadığı yerde sanattan da söz edilmeyecek.
Dijitalleşme ile hem yazar hem de okuyucu kitlesinde büyük bir dönüşümün meydana geldiğinin altınız çizen İkbal Kaya, dijitalleşme ile beraber dijital kitapçılık anlayışı ortaya çıktığını belirtti. “Örneğin gençler tarafından kullanılan çevrimiçi kitap uygulamalara yönelimler arttı. Bu nedenle genç kesim “Wattpad” gibi uygulamalara yönelmeye devam ediyor. Burada çok kısa cümleler ve basit kurgularla kolay tüketim ağı oluşturuluyor. Sosyal medyanın bir sonucu olan bu uygulamalar ile betimlemelerden uzak bir anlatımlar meydana çıkıyor. Okuma oranlarını artırmak istiyorsak devletimizin yayıncıya büyük bir destek vermesi gerekiyor. Böylelikle kitapların fiyatları daha uygun hale getirildiğinde insanların kitaplara olan yönelimi de artabilir. Örneğin yerel yayınevleri yazarlara destek konusunda geri planda kalıyor. Normalinden fazla talep edilen basım maliyetleri kitap basmak isteyenler için büyük bir engel olarak karşımıza çıkıyor.” dedi.




