Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51. yıldönümünde Kıbrıs Barış Harekatı’na tanıklık eden iki gazi, yaşadıkları zorlu günleri ve vatan sevgisini yüreklere dokunan cümlelerle dile getirdi.

Şinasi Eryiğit, cephenin gerisinden mühimmat taşımanın ağırlığını anlatırken, tank subayı Osman Başer, esir düşen bir binbaşının ardından hissettiklerini hala unutamıyor.

İki farklı hikaye, aynı yeminde buluşuyor: Vatan için gerekirse yine gideriz…

“300 Mermiyi Taktım, Kalkamadım”

Kıbrıs Barış Harekâtı’na katılan Şinasi Eryiğit, Türkiye Muharip Gaziler Derneği’nin genel sekreteri. Henüz 26 yaşındayken, Kırıkkale’deki görev yerinden yola çıkıp Kıbrıs’a intikal etmiş.
Gazi Şinasi Eryiğit, cephane yüklü bedeniyle savaşın yükünü anlattı. “Herkese mermi dağıtıyordum. Kendime de alayım dedim. İki tane yüzlük çapraz taktım, bir de belime bağladım. Toplam 300 mermi taktım üzerime. Ayağa kalkmaya çalıştım, inanın kalkamadım.”

“Bir Mermiyi Esir Düşmemek için Sakladım”

Eryiğit’in anlattığı çarpıcı detaylardan biri de olası bir esaret durumuna karşı hazırlığını, “Artı bir tane mermiyi cebe ayırdım. O mermi, mermim biterse ve esir düşmem gerekirse kullanılmak üzereydi” sözleri ile anlattı.

“Ayşe Tatile Çıksın” Parolasıyla İkinci Harekat

1974’te ikinci harekâtın fitilini ateşleyen parola, Türk askerinin beklediği işaretti. Eryiğit, o anı, “Birileri sizi engellemeye çalışıyor. ‘Dur’ diyorlar. İşte o anda parola geldi ve ikinci harekât başladı. Magosa ele geçirildi” şeklinde ifade etti.

Savaşın İlk Dakikalarında Çöken Sessizlik

1974 yılında henüz 25 yaşında bir inşaat mühendisi olan Osman Başer, barış harekatına yedek subay olarak katılmış.

Ankara Etimesgut’taki eğitim tümeninden kura çekerek 28. Tümen Tank Taburuna yedek subay olarak dahil olmuş.

Osman Başer, “Kıbrıs’a ilk ayak bastığımda, bir astsubay bizi birliğe götürmeye geldi. Ona ‘tabur ne durumda?’ diye sordum. ‘Tabur komutanı esir düştü’ dedi. O an moralim çöktü. İçimden, ‘binbaşı esir düştüyse biz ne yapacağız?’ diye geçirdim” dedi.

Cephede Zırhın Ardında Bir Savaş

Başer, cephenin içinde ama zırhın ardında görev yaptı. Bu durumun psikolojik etkilerini azaltan bir faktör olduğunu, “Piyade ve komandolar birebir karşılaştı ama biz tanktaydık. Silahımız tanktı, dört gün yetecek erzağımız vardı. Elimizdeki gücün karşısında sadece atom bombası tehdit sayılırdı” şeklinde aktardı.

“Erata Söz Söylenmez”

Osman Başer, cephedeki dayanışmayı tek cümleyle özetliyor:
“Askerde ‘Erata söz söylenmez’ denir. Herkes birbirinin gözünün içine bakar. Bağırırsınız, kızarsınız ama herkes bunun iyilik için olduğunu bilir.”

Silah arkadaşlığının sadece savaşta değil, savaştan sonra da devam ettiğini, “Harekat bitince birbirimize sarıldık. Yaşayan bizdik çünkü. Ölen arkadaşlarımız çoktu” diyerek anlattı.

“Gençlerin Gözündeki Parıltıyı Görüyoruz”

77 yaşındaki Osman Başer, gençlere güveniyor ve tek bir mesaj veriyor:
“Vatana sahip çıkmalılar, çünkü biz gidiyoruz. En küçük gazimiz bile 73 yaşında. Ama gençlerin gözünde o parıltıyı görüyoruz. Bu vatan sahipsiz kalmaz.”

Anne Sütü Neden Bu Kadar Önemli? Uzmandan Açıklama
Anne Sütü Neden Bu Kadar Önemli? Uzmandan Açıklama
İçeriği Görüntüle

Vatan sevgisinin bir kuşaktan diğerine aktarılmasının önemine dikkat çeken Başer, gençliğe olan inancını da dile getiriyor. “Zaman bizden geçiyor ama gençliğin devlete ve vatana bağlı olması şart” diyen Başer, Türkiye’nin dört bir yanındaki insanların gerektiğinde nasıl tek yürek olduğuna da dikkat çekiyor.

Kıbrıs Barış Harekatı sırasında askerlerin yol boyunca halkın desteğiyle karşılandığını hatırlatan Başer, “Ankara’dan yola çıkan askere milletimiz avucundaki her lokmayı verdi. Bugün de bir çatışma olsa, aynı ruhla herkes kenetlenir. Türkiye'nin her köşesi, her bölgesi vatanseverdir” sözleriyle geçmişten bugüne değişmeyen milli birlik duygusunu vurguluyor.

Muhabir: Tuğba Ergen